Kadıköy’de “sonucu” artık klasikleşen bir derbi daha yaşandı.
Fenerbahçe, diğer ezeli rakipleri Galatasaray ve Trabzonspor’a olduğu gibi Beşiktaş’a karşı da yıllardır evinde sürdürdüğü yenilmezlik serisine bir maç daha ekledi.
O kadar…
Halbuki 2’si penaltıdan atılan 3 gol ve 5 kırmızı kart, sayılamayacak kadar çok pozisyon vardı.
Hakem kararları çok konuşulacak cinstendi.
Doğal olarak birçok internet sitesi ve gazete “Tarihi Maç” diye manşet attılar.
Statta olmayanlar için bu başlık geçerli olabilir ama statta maçı izleyenler, bir nefes alıp “Bu maç neydi böyle” diye kendilerine sorduklarında, sadece ve sadece “utanç gecesi” diyeceklerdir.
Hayatımda küfürün bu kadar yoğun yaşandığı bir maç daha görmedim.
Hele maç sonunda Fenerbahçeli futbolcuların orta yuvarlakta toplanarak taraftara yaptırdıkları küfürlü tezahürat, yıllardır sarı lacivert renkler için kalbi atan beni bile utandırdı.
Bu yüzden diyorum ki: Bu derbi tarihe falan geçmesin…
Unutulsun gitsin.
Fenerbahçeli taraftara sorarsan, küfrün tek sorumlusu Caner…
Evet Caner’in taraftarın çağrısına dizlerinin üzerine çökerek karşılık vermesi abartı sayılabilir ama sonuçta taraftar ile futbolcu arasındaki bir olay.
Kime ne?
Caner’in Kadıköy’de yaptığı (Ki o hareket dışında futbolunu oynamaktan başka bir şey yapmadı), geçen sezon Robin Van Persie’nin Dolmabahçe’de yaptıklarının yanında hiç kalır.
Buna karşın 1. dakikadan 90. dakikaya kadar en ağır küfürlere maruz kaldı, her korner atışında üzerine yabancı maddeler yağdı. Bu yüzden son yarım saat korner bile kullanamadı.
Düşünebiliyor musunuz, Beşiktaş kendi oyuncusuna, en etkili olduğu korneri kullandırtamadı.
Yakışmadı Fenerbahçe taraftarına…
Maçın kazanılmasında futbolcusundan daha etkili oldu desek yalan olmaz ama yakışmadı.
Fenerbahçeli taraftarın öncelikle Caner ve Gökhan Gönül’ü kafalarından silmeleri gerekir.
Bu futbolcular, bugün Beşiktaş forması giyiyorlarsa suç onlarda değil, beceriksiz Fenerbahçeli yöneticilerde.
Tepki gösterecekse Fenerbahçe taraftarı, kendi yönetimine göstermeli.
Maça gelince, Fenerbahçe 4-3-3, Beşiktaş ise 4-2-3-1 düzeniyle maça başladı.
Aslında Şenol Güneş, Salı günü oynayacağı Leipzig maçını düşünerek, maçı kilitlemeyi düşünüyordu.
Önceliği gol yememeye veren bir görüntüde başladı Beşiktaş maça.
Fenerbahçe de bu taktiğe kolayca uyum sağlamıştı. 0-0’a razı olalım deseler, belki Aykut Kocaman da kabul edecekti.
Taraftarın agresifliği dışında süt liman geçen bir maç, daha ilk çeyrekteki penaltı ile bambaşka bir görünüm kazandı.
İki takımın da planları altüst oldu. Bir anda Beşiktaş evsahibi, Fenerbahçe deplasman takımı konumuna dönüştü.
İki takım adına da çok ciddi pozisyonlar kaçarken, Querasma ve Neto’ya gösterilen kırmızı kartlar maçı iyice çığırından çıkardı.
Her iki takım da ilk kırmızıdan sonra 4-4-1’e dönse de futboldan başka her şey vardı, sahada ve tribünlerde.
Bundan sonrasını futbol anlamında yorumlamanın da bir anlamı yoktu.
Sonuçta iki takımda çok ciddi kayıplar verdi.
Fenerbahçe kazandı ama;
1- Muhtemelen küfürler ve sahaya yağan yabancı maddelerden dolayı en az bir maç seyircisiz oynayacak.
2- Sakatlanan Hasan Ali’nin yanı sıra İsmail de kırmızı kart gördüğünden sol beksiz kaldı.
3- Skrtel’in sakat olduğu bir dönemde ikinci as stoperi Neto’yu da en az bir maç kaybetti.
4- Normalde maç sonunda tüm stada topluca küfürlü tezahürat yaptıran sarı lacivertli futbolcuların tamamının PFDK’ya sevk edilmesi gerekir. Ancak, TFF buna cesaret edemeyeceğinden toplu cezadan yırtacaklardır.
Beşiktaş hem maçı kaybetti hem de;
1- Şampiyonlar Ligi’nde Salı günü yapacakları Leipzig maçı öncesi hem moral kaybına uğradılar hem de yıprandılar. Bu maça bu saatten sonra nasıl motive olurlar, Şenol Güneş’in işi oldukça zor olacak.
2- Querasma, Atiba ve Oğuzhan kırmızı karttan dolayı Trabzonspor derbisinde yer alamayacaklar.
3- Şenol Güneş en az bir maç ceza alacağından o da 3 as futbolcusu gibi Trabzonspor maçını tribünlerden izleyecek.
4- Fenerbahçe kadar olmasa da seyircisinin küfürlü tezahüratından dolayı siyah beyazlılar da ceza alacak.
Son olarak hakem Ali Palabıyık’ı da değerlendirmek gerekirse;
1- Verdiği iki penaltı kararında da haklıydı.
2- 5 kırmızı kart kararından dördü tüm otoriteler tarafından doğru bulundu. Querasma’nın ilk sarı kartı direkt kırmızı olabilirdi ama ikinci hareketi basit bir fauldu.İkinci sarıdan kırmızı çıkması abartı oldu.
3- Cenk Tosun’a ceza sahası içinde yapılan hareket penaltıydı, atladı.
4- Negredo’nun pozisyonu ofsayt değildi. Burada hata Ali Palabıyık’ın değil, yardımcısına ait. Yalnız burada dikkate alınması gereken durum var. Negredo topla buluştuğu an, yardımcı ofsayt bayrağını kaldırınca bazı Fenerbahçeli futbolcular ve kaleci Kameni, kollarını kaldırıp pozisyona müdahale etmediler. Kameni’nin ofsayt diye pozisyon almadığı bir vuruşta topun filelere gitmesine “Başiktaş’ın golü verilmedi” denmesi , biraz abartı gibi geliyor bana.
5- Medel ve Pepe’nin sert faullerine sessiz kaldı.
Sonuçta iyi bir maç çıkaramadı. Kendisine güvenenleri mahçup etti.