Ankaragücü, ligin dibine demir atan, son 4 maçını kaybeden Pendikspor ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı.
Dejavu gibi bir maçtı.
Son 2 maçta olduğu gibi Başkent ekibi maça golle başladı ama gol, önceki maçlarda olduğu gibi VAR’dan döndü.
Beşiktaş maçında da Tasos’un pozisyonunu sayarsak son 4 maçta Ankaragücü’nün birer golü ofsayt gerekçesiyle iptal edildi.
Diğer maçlarda VAR’ın ekrana verdiği görüntü, tartışmalı olsa da bir şekilde ikna ediciydi.
Ama Pendikspor maçında, ekrana verilen görüntü tam anlamıyla evlere şenlik oldu.
Ali Sowe görüntüye göre ofsayt ama ana görüntüde top yok.
Ekrana verilen görüntü topun ayaktan çıkma anı mı öncesi mi sonrası mı muamma.
Maçın özet yayınını izleyin, topun ayaktan çıkma anı en iyi açıdaki kamera ile görünüyor.
Çizgi niye bu görüntüde değil de topun ayaktan çıkma anının olmadığı görüntüde çizilir ve ekrana verilir, sorgulanması gereken bir konu.
VAR’da Mete Kalkavan’ın olduğu bir maçta, 7’den 70’e tüm Ankaragüçlüler biliyordu bir şeylerin yaşanacağını.
Maalesef beklenen de başa geldi.
Arkasından henüz 18. dakikada Serkan Asan’ın Renaldo Cephas’ın kolundan çekerek düşürmesi ile kazanılan frikiği Efkan Bekiroğlu mükemmel kullandı ve takımını öne geçirdi.
Pendikspor son 4 maçını kaybetmiş, 7-8 as oyuncusu sakat ya da cezalı bir takım.
Ankaragücü de maça öyle bir başlamış ki en az 3, 4 fark atar diye düşünüyorsunuz.
Ama dedim ya dejavu gibi bir maç.
Beşiktaş maçı da dahil, son 3 maçta yaşananlar aynen tekrarlandı.
Görünmez bir el, el frenini çeker gibi Ankaragücü’nü bir anda oyundan düşürdü.
Maç tamamen Pendikspor’un kontrolüne geçti.
Öyle ki direkten dönen ikinci frikik 77. dakikada atıldı.
Topun başına Efkan Bekiroğlu gelince, gayri ihtiyari “Aaaa Efkan oyunda mıydı?” dedim kendi kendime.
Sadece Efkan mı sanki sahada sadece rakip 11 ile kaleci Bahadır Güngördü vardı.
Rakip vurdu, Bahadır kurtardı, zaten ayağı da eli de düzgün olmayan Bahadır’ın attığı her top duvara çarpar gibi Ankaragücü kalesine döndü.
Ali Sowe bile sisteme ayak uydurdu, ilk 20 dakika dışında rakip defansı rahatsız bile etmedi.
Eksik oyuncularından dolayı şu dönemde ligin en zayıf ekibi olan Pendikspor karşısında kaleci Bahadır Güngördü’nün dışında vasata biraz yaklaşabilen Olimpiu Morutan, Nihad Mujakic ve Atakan Çankaya oldu.
Pendikspor’un golünü bir defans oyuncusu Alpaslan Öztürk attı.
Allah’tan rakip forvetler çok beceriksiz.
Yoksa bu kadar ruhsuz oynayan Ankaragücü karşısında, bir başka takım olsun puan çıkarmak mucize olurdu.
Ankaragücü beraberlik golünü 77. dakikada yedi, maç 3 dakika uzadı.
Takım, kalan 16 dakikada bile tepkisizdi, bırakın gol aramayı kalesinde en az 3-4 net pozisyon verdi.
40’ına merdiven dayamış Erdem Özgenç oyuna girdi, 15 dakikada Ankaragücü’nü felç etti, kimse önlem alamadı.
Bardağın dolu tarafından bakarsan Ankaragücü, 5 maçtır kaybetmiyor.
Tersinden bakarsan, bardağı, hatta sürahiyi dolduracak fırsatları kaçırıyor.
Kırmızı bölgeyle arasına çok rahat mesafe koyacağı bir dönem heba oldu gitti.
Bundan sonra Sarı Lacivertli ekibi zor maçlar bekliyor.
Bu süreci de olağanüstü bir dönemde aşmak zorunda.
Başkanı istifa etmiş cezaevinde yatıyor, taraftar 15 gün oldu, dondurucu soğukta Tandoğan’da adalet nöbetinde.
Mikrofon uzattığın her futbolcu, 40 yıllık Ankaragüçlü gibi bolca atıp tutuyor.
Sahaya bakıyorsun, Başkan için, taraftar için kendini biraz olsun zorlayan oyuncu sayısı iki ya da üç.
Dejavu sadece sahada yaşanmadı.
Emre Belözoğlu’nun maç sonu basın toplantısı da 4 haftadır birebir aynı.
Herkesin oyuncu değişikliklerini geç yaptığından şikayetçi olduğunu kendisi de biliyor.
Bu nedenle de 4 haftadır ısrarla yedek kulübesinde oyuna girip de katkı sağlayacak bir tane oyuncusunun olmadığının altını çiziyor.
Takım sahada yokları oynadı, Emre Hoca geçen hafta olduğu gibi sadece 3 oyuncu değişikliği yaptı.
Hadi geçen haftaki rakibin, ligin en çok mücadele eden ekiplerinden Rizespor’du.
Pendikspor’a yedek kulübendeki oyuncuları teklif et havada kapar.
Bu oyuncuları bu maçta bile değerlendirememek; oyuncuların yetersizliğinden mi Hoca’nın mental olarak onları hazırlayamamasından mı kaynaklanıyor, anlamakta zorlanıyorum.
Ama çok net bildiğim bir şey var.
Artık Emre Hoca’da da mental yorgunluk görülmeye başlandı.
Son derece doğal karşılıyorum, hocadaki yorgunluğu.
Ankaragücü’ne geldiğinde kafası darmadağınıktı.
Milyonlarca Avro’sunu dolandırıcıya kaptırmış bir adamdan bahsediyoruz.
O haliyle geldi, cezalı olduğu Antalyaspor maçı dışında tüm maçlarda takıma dokunuşu belli oldu.
Sonra Rizespor maçı yaşandı.
Başkan cezaevine girdi, tüm yük onun omuzlarına bindi.
Halil Umut Meler dahil, geçmişte Emre Belözoğlu ile hesabı olan herkes onun üzerine oynadı.
Tek başına onlarla mücadele etti.
Faruk Koca’ya sahip çıktı, oyunculara ağabeylik yapmaya çalıştı.
Bu dönemde basın sözcüsü Hüseyin Aytekin, taraftardan sorumlu yönetici Gülsen Yılmaz dışında elini taşın altına koyan bir tane yönetici olmadı.
Belki vardır ama her an gözümüz kulağımız kulüpte, biz bile göremiyorsak camia nereden bilsin.
Yönetim son derece acemi.
Faruk Koca, geçmiş dönemde Emre Yıldız ile ilgili çok fazla muhalif ses çıkıyor diye, futbolla iç içe olan tüm yöneticileri kulüpten uzaklaştırdı.
Onların yerine “para verecek ama eleştirmeyecek” bir ekiple çalışmayı tercih etti.
Kendi başta olduğu sürece her şey güllük gülistanlıktı.
Ama şu an yok, yeri doldurulmuyor.
Yönetimde futbol ile iç içe olan tek kişi Cantürk Alagöz.
O da Gençlerbirliği’ne kaptırıldı.
Çok net iddia ediyorum.
Şu an sokaktaki 10 Ankaragüçlüye bu kulübün başkanı kim diye sorsan.
Düşünmeden İsmail Mert Fırat diyecek 3 ya da 4 kişi çıkmaz.
Bakın sokaktaki herhangi birine değil, Ankaragüçlülere sorsan diyorum.
İsmail Mert Fırat, çevresine her zaman pozitif enerji veren bir iş insanı.
Ankaragücü için elini cebine en fazla atanlardan biri de odur.
Kişisel olarak kendisini çok beğenirim ama…
Şu an Ankaragücü’nün direksiyonun başına geçecek tecrübeli bir şoföre ihtiyacı var.
Bu kişi tek başına, zaten özel hayatı da sıkıntılı olan Emre Belözoğlu olmamalı.
Emre Hoca, takımdaki düşüşün nedeninin son haftalarda yaşanan olaylar olduğunu açıkça itiraf etti.
Artık birileri Emre Hoca’dan bazı yükleri almalı.
Camia, bu kulübün, sahipsiz kalmadığını, bir yönetimi, bir başkanı olduğunu hissetmeli.
İsmail Başkan’ın şansı, Süper Lig’in en iyi medya ekiplerinden birine sahip olması.
Daha önce yaptıkları işler gibi, maç öncesi ilk 11 paylaşımı da mükemmel ötesiydi.
Bu ekip, biraz da Başkanı tanıtmak, camiaya bu kulübün direksiyonunun başında bir başkan olduğunu hatırlatmak için çalışmalı.
İsmail Başkan’ın da ekibe bu fırsatı vermesi gerekir.
Ankaragücü yönetimine bir sitemimi de kusura bakmasınlar da biraz ağır dille iletmek istiyorum.
Faruk Koca, bu yönetimi tanıtırken, “tarihin en güçlü yönetimi” ifadesini kullanmıştı.
Faruk Başkan, evet hatalı bir iş yaptı ama yatarı olmayan bir suçtan 15 gündür cezaevinde.
Sportif yöneticilik hayatı, siyasi geçmişi, geleceği yok oldu adamın.
Anadolu’da sıradan bir kulübün başkanı cezaevinde olsa şu an yer yerinden oynuyor olurdu.
Siz, Faruk Başkan’ı cezaevinden çıkarmak için, olayın soğumasını beklemekten başka ne yapıyorsunuz?
Daha ne kadar soğuyacak bu olay ya!
Lanet olsun, batsın sizin tarihin en güçlü yönetimi olmanız.
Çıkarın artık şu Faruk Başkanı cezaevinden.
METİNER ERDEM