Ankaragücü, Eryaman’da konuk ettiği Giresunspor’u 3-1 yenerek bir nebze olsun rahatladı.
Puanını 31’e çıkaran Başkent ekibi şu an 14. sırada yer alıyor.,
Bir sonraki maçını da Hatayspor ile yapacağından oradan gelecek 3 puanla birlikte 11. sıraya kadar yükselmesi söz konusu olacak.
Ümraniyespor artık TFF 1. Lig’de diyebiliriz.
Artık Ankaragücü’nün ligde kalması için Giresunspor, İstanbuspor, Alanyaspor, Kasımpaşa, Antalyaspor ve Sivasspor’dan birini geçmesi yeterli.
Bunu da Başkan Faruk Koca, iki sezon önceki perfomansını (!) tekrarlamazsa yüzde 100 başaracaktır.
Şu anda görünen Faruk Koca ile Tolunay Kafkas arasında en ufak sorun yok.
İkisi de işlerini mükemmele yakın yapmaya başladı.
Ne Hikmet Karaman’ın olduğu dönemdeki gibi teknik direktör yöneticilik yapmaya çalışıyor ne de diğer teknik direktörlerde olduğu gibi kulüp başkanı takıma taktik vermeye çalışıyor.
Sistem artık oturdu, Başkan başkanlık yapıyor, teknik direktör de teknik direktörlük.
Başkan, kendi işine odaklanınca Fenerbahçe maçında yaşanan hakem faciasına nasıl tepki verildi, tüm Türkiye gördü.
Ankaragücü masaya yumruğu vurdu, Türk futbolunda 7 şiddetinde deprem yaşandı.
İmalat-ı Harbiye’nin gücünü dünya alem bir kez daha hatırladı.
Bu saatten sonra hakemler Ankaragücü aleyhinde düdük çalarken bir kez daha düşüneceklerdir.
Faruk Koca, o basın toplantısını yaparken sadece Ankaragücü’nü düşünmedi.
Tüm Anadolu kulüplerini, hatta daha iki yıl önce hakemler sayesinde şampiyon olan Başakşehir’i, geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor’u da 3 İstanbul takımının karşısında konumlandırdı.
Ankaragücü, bu çıkışıyla şu anlık kendi gücünü göstedi ama Anadolu birliğini tam olarak sağladı diyemeyiz.
İnanın böyle bir birliği sağlamak zaten çok ama çok zor.
Yüzde 100 eminim ki perde arkasından hepsi aramış, Faruk Koca’yı diğer yöneticileri tebrik etmiş, desteklerini iletmişlerdir.
Ama ben şu ana kadar açıktan, yazılı ya da sözlü açıklama yaparak Ankaragücü’nün başlattığı mücadeleye destek olan bir kulüp görmedim.
Neden?
Çünkü, bu kulüpleri yönetenlerin yüzde 80-90’ının tuttukları asıl takımlar, bu İstanbul’un büyütülmüşleri.
İdealleri ilerde bu kulüplerde yönetici olmak.
Bu yüzden sisteme çomak sokmak istemezler, iki yüzlülükle idare etmeyi tercih ederler.
Giresunspor gibi takımlar da Faruk Koca’nın bu çıkışını, sadece Ankaragücü’nün çıkarları için yaptığıını düşünür.
Zaten dün maçtan sonra yaptıkları açıklamalar da ortada.
Faruk Koca’ya önerim, bu işin peşini bırakma, kendini Anadolu birliğini sağlamaya ada.
Anadolu’da bunu başarabilecek üç kulüp başkanı var.
Biri ismi önemli değil Trabzonspor başkanlık koltuğunda oturan kişi, ikincisi Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, diğeri de Faruk Koca.
İlk ikisi bu işi sadece kendi kulüplerinin haklarını korumak için yapıyorlar.
Çok da başarılılar.
Sevgili Faruk Başkan, çıktığın yolda tüm Ankaragücü camiası yanında.
Umarım bu zor görevi başarır, Türk futbol tarihine adını yazdırırsın.
Dönelim dünkü maça.
Futbolda kabul görmüş bi kural vardır ya.
Kazanan takım bozulmaz diye.
Sanırım Tolunay Hoca, Fenerbahçe maçını kazandığı varsayımıyla aynı kadro aynı dizilişle Giresunspor maçına başladı.
Tolunay Hoca, beni ve benim gibi düşünen çok kişiyi Kevin Malcuit’e verdiği görevle ters köşe yaptı.
Tolunay Hoca’dan önce Kevin Malcuit, neredeyse takımın tek hücum silahıydı.
O sağlamsa Ankaragücü maç kazanır, o sakatsa galibiyet hayal olurdu.
Ben ve benim gibi düşünenler Kevin Malcuit sakatlıktan dönerse, sağ arkada Stelious Kitsiou oynar, önünde de Kevin Malcuit diye düşünüyorduk.
Tam tersini yaptı, üçlü stoperin sağına Kevin Malcuit’i monte etti.
Kevin’in kas yapısı hücum aksiyonlarını kaldıracak durumda değil, bu yüzden maçları tamamlamakta zorluk çekiyordu.
Şimdi hem sağ stoperde işini çok iyi yapıyor hem de 90 dakikayı çok rahat çıkarıyor.
Bu sistemde kanatlarda savunma yönleri çok güçlü olan Stelious Kitsiou ve Matej Hanousek görev yaptığından rakip sadece merkezden hücum edebiliyor.
Merkezde de üç stoper rakibe minimum sayıda pozisyon veriyor.
Uros Radakoviç sakatlıktan dönse dahi, Tolunay Hoca’nın son iki maçtaki üçlüden vazgeçeceğini zannetmiyorum.
Üçlü savunma, rakibe ve skora göre bazen beşli olabiliyor.
Stelious Kitsiou, Matej Hanousek de rakip güçlü olduğunda ya da skoru korumak gerektiğinde geriye gelerek defansa gereken desteği veriyorlar.
Hoca, oyunu iki yönlü oynayan, kendine emanet edilen alanda hem savunma hem de hücum anlamında sorumluluk alan oyuncuları tercih ediyor.
Hoca’nın kafasındaki sistemde Milson, Giorgi Beridze gibi tek yönlü oyunculara pek yer yok.
Şu anda tek tolerans Emre Kılınç ve Ghayas Zahid’e gösteriliyor.
Onlarda düne kadar alternetifleri olmadığından oynuyorlardı.
Dünkü maçta Tasos ve Pedrinho, “Bilin ki alternatifsiz değilsiniz, formayı almaya hazırız” mesajı verdier.
Tasos ve Pedrinho, benzer performansları daha önce de göstermişlerdi.
Sonrasında ilk 11’de başladıklarında haya kırıklığına neden oldular.
Tolunay Hoca ilk günden beri “Ben Ankaragücü’ne oyunu ve oyuncuyu geliştirmek için geldim” diyor.
28-29 yaşlarına gelmiş oyuncuları geliştirmek gerçekten zor bir iş.
Ama Ali Sowe’un son haftalardaki performansını görünce insan ister istemez neden olmasın diyor.
Ankaragücü’nde Tolunay Hoca’nın çözemediği tek sorun güzel oyunu iki devreye yaymak.
Sürekli tek devrelik oynuyor Ankaragücü.
Ve sürekli bazı oyuncular ilk yarıda beklenmedik şekilde peformans düşüklüğü gösteriyor.
Fenerbahçe maçının yıldızı Lamine Diack’ın bu kadar kısa sürede bu kadar farklı performans göstermesi inanılmaz.
Ghayas Zahid’in de Ramazan boyunca tek bir olumlu maçı olmamasına rağmen ısrarla oynatılması da Hoca’nın eksisi olarak tabelaya yazılıyor.
Tolunay Hoca, geldiği ilk günden beri ilk 11 tercihlerinde hata yapıyor ama olumlu yönü hatasını görüyor, devre arasında oyuna müdahale ediyor.
Umarım Ghayas Zahid, Ramazan sonrası kendini toparlar.
Yoksa, Ömer Hoca döneminde bir ara esame listesinde bile yer almıyordu, yine o günlere döner.
Lamine Diack’taki performans düşüklüğünü anlamak zor tabi.
Ama kulübe onunla ilgili gelen ciddi teklifler var.
Sanırım bu teklifler kafasını karıştırdı.
Lamine Diack da bilmeli ki arkasında hazır bekleyen Andrej Dokanovic var.
Dokanovc, dün gösterdiği muhteşem performansla ilk 11 için yeniden göz kırptı.
Önliberoda Lamine Diack ve Andrej Dokanovic iklisi, forvet arkasında Zahid’in yerine Taylan Antalyalı…
Sanki Ankaragücü için daha doğru bir tercih olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
İnsanlar yemekte en sevdiklerini sona saklar ya!
Ben de Ali Sowe’u sona sakladım.
28 yaşını tamamlamak üzere, 29 yaşında sayılır.
Bir insanın bu yaşta kariyer performansını göstermesi çok nadir görülen bir olay.
Rabbim nazarlardan sakınsın.
Özellikle de Tolunay Kafkas’la birlikte yakaladığı çıkış çok önemli.
Sevgili Faruk Koca, Türkiye’nin en iyi teknik direktörü dediğin Mustafa Dalcı, bu Ali Sowe’u ilk iki hafta 11’e bile almadı, yedek bekletti.
Karagümrük maçında esame lstesinde bile yoktu.
Ankaragücü’nü kimlere emanet ettiğini sadece Ali Sowe örneğinde gör istiyorum.
Neyse ki onca hatandan sonra ilk kez hem iyi bir teknik direktör buldun hem de işine karışmıyorsun da takım çıkışa geçti.
Ali Sowe, bu performanstan sonra Ankaragücü’nde zor kalır.
Bunu başarırsan da o Ankaragücü’nün efsaneleri arasında yerini alır sen de bu kadar hatana rağmen efsane başkan olarak anılırsın.
Hala bir şansın var, kullan onu.
Tarihin en güçlü yönetimi olarak alın artık Ali Sowe’un bonservisini.
Hayırlı bayramlar, büyük Ankaragücü ailesi…
METİNER ERDEM
1 Yorum
Metiner bey bazı şeyleri abartıyorsun. Bu defsnsla sadece gıresunu ümraniye yi yeneriz. Giresun ilk yarı bi kez geldi gol attı gitti. Defansta çok kötüyüz. Malcuıtten stoper olmaz. Kıtsuyu çok etkısız. Hanusekin defansıf özel liği yok. Radokovıc acilen dönmeli. Dönemiyorsa gerçek yeri stoper olan biri oynamalı. Takım 4-4-2 oynamalı. Ancak iyi defans yaparak feneri eleyebiliriz. G. Saray’dan puan alabilir iz.