Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, beIN SPORTS’un konuğu oldu ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe, Türk sporu ve gündemde olan vergilendirme konularında çarpıcı açıklamalarda bulunan Ali Koç, şunları söyledi:
”Yoğun bir seçim kampanyası sonrası Fenerbahçe Spor Kulübü kongre üyelerinin teveccühü ile büyük bir farkla seçildik. Büyük bir beklentiyle geldik. Fenerbahçe’de değişim bekleyen büyük bir kitle vardı. İlk sene, seçildiğimiz gün ‘bir sene sonra en kötü senaryoyu çiz’ deselerdi böyle bir senaryo çizemezdim. Tahmin ettiğimizden çok daha kötü bir sene geçirdik. Kriz yönetimiyle uğraştık. Biz, çok yapısal reformlar yapmak içi yola çıkmıştık. Aklımızda yenilikler vardı. Kriz yönetmekten de bu reformlar yavaşladı. Ama tamamen durmadı. Yaptığımız güzel işler de var ama futbolda yaşadığımız sıkıntılar bizi fazlasıyla üzdü ve yordu. Basketbolda da EuroLeague tarihinin Final Four’a bugüne kadar kırılmamış üç rekorunu kırarak gittik. Final Four’a iki ay kala ilk beşin dördü sakatlandı. Garip bir Final Four oldu. Tabii ki çıktığımız yolda uzun ve orta vadeli hedeflerimiz vardı. Bunların hiçbiri değişmedi.
Mali konuları aylardır, geldiğimizden beri anlatıyoruz. Zaman zaman camiamız içinde sosyal medyada yazılanları görüyoruz. ‘Biz bu konulardan bıktık’ diyorlar ama sonuçta camia olarak içinde bulunduğumuz finansal sıkıntılara çok da vakıf değiller. Denetimden çıkan, anlatamadığımız, anlatmak istemediğimiz unsurlar var. Ocak ayında seçim kampanyasına ilk başladığımız zaman Türk futbolunun derin bir mali kriz içinde olduğunu ifade etmiştim. O zamanlar bunları kimse konuşmuyordu. Sadece bize has değil; bizim miras aldığımız yük diğer kulüplere göre kat ve kat daha fazla. Dolayısıyla ilk yılımızda onlarla mücadele ettik. Finansal Fair Play kısıtlamaları da manevra alanımızı daralttı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ve diğer büyük kulüplerin mali sıkıntılarını aşmak bir dönemlik, üç senelik süreye değil; daha orta ve uzun vadeye akıllı planlarla yayılması gereken bir unsur. Bunu yaparken de sportif başarı da sağlamanız gerekiyor. Kısa vadede nefes almak dediğim şey de sıcak paranın kulübe girmesi. Yükü yüklemek, ihtiyaçları, finansal sorumluluklarınızı yeni borç yaratmadan yerine getirebilmek ve nefes almak amacımızdı. Bunu iyi yaptığımızı düşünüyorum. Hem sağladığımız sıcak imkanlarla hem camiamızın fedakarlıklarıyla hem sponsorluklarla ilk sene için iyi iş çıkardık. Sermaye artırımız, sıcak para, sponsorluklar falan derken 120-130 milyon euro kadar girdimiz oldu. Yarattığımız gelirlerin yüzde 80’i yüzde 90’ı direkt finans kutusuna giriyor. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aşağı yukarı 2.8-2.9 Milyar devraldığı borç var. Bugün itibarıyla 674 Milyon Liralık bir faiz yükümüz var. Her sene 1.2 milyar lira nakite ihtiyacımız var. ‘Ne kadar nakit yaratıyorsunuz’ diye sorarsanız, bankalar falan hepsine baktığınız zaman; Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aşağı yukarı yarattığı nakit 800 milyon, 1 milyar arasında değişiyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak yeniden yapılandırmaya imza atamadık. Atmadık, değil. Atamadık. Devletimize, Bankalar Birliği’ne bu sorunu giderme yönünde adım attıkları için, bu kulüplerin artık kendi imkânları ile dönemeyeceklerini gördükleri için ve sporun etki alanında milyonlarca insan olduğunu gördükleri için yeni bir yapılandırma sürecine gidildi. Biz henüz bundan faydalanamadık ama ben buna teşekkür etmek istiyorum. Futbol sektörünün belirli bankalara ciddi borçları var. Dolayısıyla bunu bu şekilde ele almak lazım. Ne yazık ki bu konu siyasi malzeme haline getirildi. ‘Yok efendim, çiftçinin parasını topçuya veriyorsun, vs vs’ Buna hiç katılmıyorum. Yanlış anlatıldığı için, bu konu doğru bir şekilde kamuoyuna anlatılmadığı için, siyasi partilere doğru dürüst anlatılmadığı için ne yazık ki, yanlış yerlere çekildi. Burada futbol kulüplerine vadeler uzatıldı, belirli bir süre ödemesiz döneme ve yeni nakde ihtiyacı var. Ki borçlarını geri ödeyebilsinler diye. Tüm bu konuyu muhalefet malzemesi yapanlara da sesleniyorum; futbol sektörünün diğer sektörlerden hiçbir farkı yoktur. Diğer sektörleri ayakta tutmak için yapılan operasyonlar gibidir, bu da. UEFA’ya da 15 Ekim’e kadar bunu imzalayacağımızı söylemiştik, uzatma istedik. Bakalım nereye gidecek. Ama diğer noktada bu bir sektördür, bunun siyasi duruma gelmemesi gerekmektedir.
Şu konuda da deminki model için de bütün kulüplerin farklı dinamikleri, farklı sorunları var. Tek model herkese uymuyor. Diğer taraftan diyelim ki bir Abramovich Fenerbahçe’nin başkanı oldu. Bizim imkanlarımızdan çok daha fazla imkanı var. Çeki yazdı, bütün borçları kapattı, buna rağmen Finansal Fair Play sıkıntısı var. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin mali problemlerini bir günde çözecek başkan gelse de belli bir müddet FFP’den dolayı da elimiz kolumuz bağlı. Orada da yaptığımız transfer satışlarından; bu sene Eljif Elmas ve geçen seneyle beraber toplamda 41 milyon Euro’luk bir satış yaptık. Onları da transfer ihtiyaçlarını karşılamak için kullandık.
Fener Ol kampanyasını Temmuz ayı sonuna doğru yavaşlattık, şimdi tekrar başlayacağız. Taraftarlarımızdan da rica ediyorum, destek olmaya devam etsinler. Aşağı yukarı 150 milyon Lira imkan sağladık. Bu yılın bütçesinde hedefimiz 200 milyondu. Geri kalan 4-5 ayda bunu sağlayabileceğimizi düşünüyorum ama o para geldiği gibi gitti. Bizim açığımız 75 milyon ila 100 milyon. Türkiye’de yapılan bütün kampanyalara kıyasla müthiş bir rakam.
KULÜP OLARAK BENFİCA’YI ÖRNEK ALIYORUZ
Dünyadaki kulüp modelleriyle Türk futbolunun kıyaslaması sorulduğunda Koç, “Şu an uzağındayız. Yapısal reformlarda bir nebze futboldaki sonuçlardan dolayı sekteye uğradık.
Top çizgiyi geçmediği zaman, herkes skor odaklı olduğu için, belli bir süredir de şampiyon olamadığımız için anlayışla karşılıyorum. O her anlamda o reformları, bir kısmını hiç yapamadık, bir kısmında başladık ama istediğimiz hızda yapamadık, bir kısmında da bir mesafe aldık. Türkiye’deki kulüp yönetimleri modern kulüp yönetimlerinin uzağında zaten o yüzden sıkıntıdayız. Türk futbolu her anlamda Avrupa’nın gerisinde kalıyor. O yüzden seçim dönemi biz 6 seneye ihtiyacımız var dedik yönetim olarak. Türk futbolu geneline baktığınız zaman mali açıdan batak durumdayız. Avrupa’nın birinci, ikinci ya da en iyi şartlarda üçüncü en yaşlı ligiyiz. Tabi en yaşlı futbolculara sahip olunca haftada 3 maç oynama, dolayısıyla Avrupa ile rekabet etme konusunda sekteye uğruyorsunuz. En az altyapıya yatırım yapan ülkeyiz. Bu kadar genç nüfusumuz var, demografik avantajımız var, 20-25 sene daha fırsat penceresi var. En az altyapıdan oyuncu çıkaran ülkeyiz. En az gençlere süre veren ligiz. Herhalde en yavaş liglerden biriyiz. Türkiye’de futbol oynayıp Avrupa’ya transfer olan oyuncuların dedikleri var, idmanlar farklı, futbol daha sert, daha hızlı, daha teknik, teknoloji daha fazla kullanılıyor. Neresinden bakarsanız gerideyiz. Tek bir kulüp örnek al derseniz Benfica derdim.
VAR SİSTEMİNİN SONUNA KADAR DESTEKÇİSİYİM
VAR sistemi konusundaki soru üzerine Başkan Ali Koç, şöyle konuştu: “VAR sisteminin sonuna kadar destekçisiyim. Teknolojiden bahsediyoruz. Futbolu daha güzelleştiren, daha adil olmasını sağlayan bir teknoloji. Ama teknolojiyi insan kullanıyor. Ne kadar iyi kullanırsa o kadar fayda sağlar. Olmazsa olmaz. Alıştık, alışmaya devam ediyoruz. Sistemin tam oturduğunu söyleyemem. Bu sene özelinde, ilk 4 hafta çok gidiliyordu ama son 4 hafta çok gidilmiyor. Bu da mantıksız. Başakşehir-Beşiktaş maçının 45.dakikasındaki o olayda VAR’a gidilmemesi, VAR varken anlaşılır gibi değil. Benim hatta çok çılgın bir fikrim var. Bugün teniste, voleybolda, basketbolda var. Belki de IFAB bunu getirecektir. Getirmemiş, neden yok? Her takımın her devrede ikişer hakkı olmalı. Gidilmemişse VAR’a gidilmesini isteme hakkı olmalı. Voleybolda her set hakkınızın olduğu gibi futbolda da olmalı. Bazı pozisyonlar var ki anlaşılır gibi değil. Bu hak olduğu zaman VAR’ın başındaki hakemler de iki kere düşünür ve daha doğru kullanılır diye tahmin ediyorum. Yanılıyor da olabilirim ama VAR her hâlükârda kalmalı ve oturturulmalıdır.”
3 TEMMUZ KUMPASINDAN ÖNCE RAKİPLERİMİZDEN FERSAH FERSAH ÖNDEYDİK
3 Temmuz kumpası konusunda da konuşan Ali Koç şu ifadeleri kullandı:
“Manevi kayıplarımızı hiçbir zaman tazmin edemeyeceğiz. 3 Temmuz’a dönersek o gün yaşadıklarımızı bir biz biliriz bir Allah bilir. Yapayalnızdık. Bu alçak örgüt devletin bütün imkanlarını arkasına almış bize saldırdı, biz boyun eğmedik. Başkanımızın liderliğinde dimdik durdu. Yönetim de dimdik ayakta durdu. Biz de çok baskı altındaydık; seçime gidin, değiştirin vs. Taraftar herkesten dik durdu. Bir başımıza boyun eğmedik ve bence devleti devirmeyi ve Başbakanı, Cumhurbaşkanını hedef alan ülkemizdeki bu örgüte karşı ilk direnişi Fenerbahçe başlatmıştır ve dimdik ayakta durmuştur. Ancak çok büyük zararlarımız oldu maddi manevi ve halen de devam etmektedir. Manevi olanı zaten tazmin edemezsiniz. Fenerbahçe bu saldırı olduğunda 5’te 5 yapmıştı. Hem sportif anlamda hem de mali açıdan rakiplerinin fersah fersah önündeydi ve belimizi kırdı. 2012’deki finansal durumumuz bütün bunlara rağmen kötü değildi, bundan sonra yaptığımız yanlış yönetimsel hatalar oldu ama özellikle bu konuda –belki bu konu olmasa o hataları yapmayacaktık- çok büyük zararlar gördük. Bazılarına televizyonda bakıyorum sanki onlar başkalarıymış gibi. Keyif alanlar aramızda. Bayraktarlığını yapanlar demeyelim ama keyif alanlar hala aramızda.
Er ya da geç zaten vicdanen kabul edilen haklılığımızın hukuken de bize teslime dileceğine inanıyoruz. Ondan sonra siz tazminat deyin, ben helalleşme diyeyim. Bunun arkasında kim var? Devlet var, TFF var. UEFA zaten sistemi öyle bir kurguladı ki o gün, hiçbir şekilde UEFA’ya gidemiyorsunuz. Bir helalleşme gerekecek. Helalleşme nasıl olur onu zaman gösterecek çünkü Fenerbahçe her zaman devletiyle bir bütün, barışık olan bir camiadır.
KULÜPLER BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA ADAY DEĞİLİM
Kulüpler Birliği Başkanlığı’na aday olur musunuz? sorusuna “Hayır” cevabını veren Ali Koç, “Sihirli değneğiniz olsa Türk sporunda neyi değiştirirsiniz?” şeklindeki soruya da “Bugün içinde bulunduğumuz ayrıştırıcı ortamı, nefret söylemlerinin olduğu ortamı değiştirebilmek isterdim. Daha yapıcı rekabet olan ortama gelebilmesini sağlamak isterdim. Atatürk’ün ‘Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır’ sözünden hareket ederek Türk sporunda rekabetin ülkemize spor anlamında en çok katkıyı vermesini sağlamak isterdim” diye yanıt verdi.
AVRUPA’NIN SİYASİ ORTAMI SİYASİ OLMAMASI GEREKEN UEFA’NIN TAVRINI ETKİLİYOR
Uluslararası maçlarda asker selamı veren Türk sporculara UEFA’nın ceza verip vermeyeceği tartışmalarıyla ilgili de konuşan Ali Koç, “Danimarka’da oldu, sanki biz Zanka’ya zorla tişört giydirdik. Sanki Kruse’ye zorla milli marş söylettik. Avrupa’nın siyasi ortamı ne yazık ki üzülerek söylüyorum, siyasi olmaması gereken UEFA’nın tavrını birebir etkiliyor. Dolayısıyla bunu tartışmalarını çok üzücü buluyorum. Buradan ceza alacağımızı da hiç sanmıyorum çünkü öyle bir kural yok. Başka örnekler var ceza verilmeyen. Olsa olsa kuralları değiştirirler. ‘Asker selamı yasak’ der, ondan sonra yaparsak ceza alırız. Bizim için de yeni bir kural çıkartılmış olur.
Babasının Beşiktaşlı olmasıyla ilgili soru üzerine Koç, “Benim Beşiktaş’a karşı büyük bir sempatim vardır. Babam son derece demokrat bir insandır. Bu işe girmemi hiç istemedi. Girdikten sonra da sonuna kadar destekliyor. Beşiktaş maçları dışında arar, sorar, destekler, sevinir. Geçen sene çektiklerimize üzülmüştür. O yüzden onun desteğini hissetmek çok önemli. Yapıcı bir rekabet var aramızda” dedi.
Kaynak: fenerbahce.org