Ankaragücü, Mesut Özil transferi ile morali tavan yapan Fenerbahçe’ye deplasmanda 3-1 yenildi.
Ankaragücü taraftarı, rakip İstanbul takımları olunca futbolculardan çok daha fazla motive oluyor.
Galibiyetten başka skora razı olmuyorlar.
Beklentiler bu kadar yüksek olunca, hayal kırıklıkları da yoğun yaşanıyor doğal olarak.
İddaa’nın şampiyonluğun bir numaralı favorisi olarak gördüğü Fenerbahçe’ye deplasmanda kaybetmek bile taraftarı çılgına döndürebiliyor.
Aslına bakılırsa taraftarın tepkisi yenilgiden çok oynanan oyuna, hiçbir varlık gösteremeyen bazı oyunculara.
Arada bizi de linç etmeye hevesli birileri çıkıyor.
Suçumuz, taraftarın gazını almak için haber yapmakmış.
Maçtan sonra görüş almak, bu görüşü taraftara aktarmak gazetecinin görevi.
Özellikle mağlubiyetlerde herkes medyadan köşe bucak kaçarken, bir yöneticiyi yakalamak, görüş almak sandığınız kadar kolay olmuyor.
Kimileri yan gelip yatarken gecenin yarılarına kadar taraftar bilgilensin diye haber peşine düşmemiz birilerine göre suçmuş meğer.
Ankaragücü yenildi, ne soracağım ben yöneticiye?
“Yasak ne zaman kalkacak, kimler transfer edilecek”ten başka soru var mı?
Ben de bu soruları soruyorum, aldığım cevapları da taraftarla paylaşıyorum.
“Fenerbahçe maçına yetişmez, Kasımpaşa maçına İnşallah” diyor başkan yazmayayım mı?
İbrahim’i, Badji’yi, Burak’ı transfer edeceklerini açıklıyor, saklayayım mı taraftardan?
Şimdi de yasağın önündeki engelin Youness Mokhtar olduğu bilgisine ulaştım, paylaşmayayım mı sizlerle?
Bu konunun da ayrıntısını yazacağım, bu yazının sonunda şimdilik dönelim maça.
Ankaragücü 9 haftalık kötü gidişin ardından Mustafa Dalcı ile 4-5 maçlık bir ivme yakaladı, bu arada galibiyetler de alındı.
Fuat Çapa gidip, Mustafa Dalcı gelince Ankaragücü’nde ne değişti?
Öncelikle mücadele gücü arttı, Atakan devreye sokularak savunmanın direnci yükseltildi, kanatlardaki Saba ve Paintsil doğru kullanıldı.
Ligin en zayıf halkası görülen Sarı Lacivertliler, bu galibiyetlerin ardından bir anda ciddiye alınmaya, rakiplerce daha titiz analiz edilmeye başlandı.
Gerçi kimse zorlanmadı Ankaragücü’nü analiz etmek için, Saba ve Paintsil’i durdurmak yetti.
Geriye sadece Endri Çekici’nin serbest vuruşları kalıyor, o da şans artık.
Saba ve Paintsil’e önlem alan, kanatları kapatan her takım Ankaragücü’nü çok rahat yener.
Hele ki Kitsiou ve Pinto da yoksa.
Çünkü Ankaragücü’nün merkezden saldıracak gücü çok zayıf.
Fenerbahçe de Novak ve Nazım Sangare’yi fazla ileri çıkarmayıp bu ikiliye boş alan bırakmayarak rahatça yendi Başkentli renktaşını.
Oysa Ankaragücü’nün merkezden de saldırabilecek gücü olsaydı, Nazım ve Novak stoperlere yanaşacak, o zaman Saba ve Paintsil boş alan bulabilecekti.
Takımda sadece Emre’de bu güç var, o da ancak yarım saatlik.
Merkezden atılan gol daha erken ya da skor henüz 2 farklıyken gelseydi, maçın seyri çok daha farklı olabilirdi.
Maçın çok kısa özeti bu.
Bu yenilgi kime yazılacak, sorumlu kim?
Sadece Fenerbahçe yenilgisinin değil, ilk günden beri alınan tüm kötü sonuçların bir numaralı sorumlusu, kadro mühendisliğini doğru dürüst yapamayan yönetimdir.
Aylarca yazdık, önceliği 10 numaraya ya da ofansif yönü kuvvetli 8 numaraya verin diye.
Yönetim ise alınan her ön libero ya da sol kanadı “Aynı zamanda On Numara” oynuyor notuyla taraftara sununca, bizler linç edildik sosyal medyada.
O gün o transferleri çılgınca alkışlayan, bizleri linç eden bazı kesimler, şimdi suçu üstlenecek değil tabiki, ihale yine bize kalacak.
Yenilgide ikinci sorumlu hakem Arda Kardeşler’di.
Fenerbahçe 2. golü atana kadar, Ankaragüçlü oyunculara “Ne yaparsanız yapın bu maçı kazanamazsınız” mesajı verdi.
Tüm takdir hakları Fenerbahçe’deydi.
Gollerdeki faulleri görmedi, VAR da devreye girmedi.
Ne zaman Fenerbahçe 2-0 öne geçti, o zaman beyefendinin aklına tarafsızlık geldi.
Rahat rahat ceza sahası çevresinde fauller verildi.
Bu vuruşlarda da Endri, Lukasik şansızdı.
Üçüncü sorumlu kaleci Friedrich.
Birinci ve üçünü gol rakibe adeta hediyeydi.
Takımda herkes kötüydü, en kötüsü de Friedrich.
Son olarak da teknik sorumlu Mustafa Dalcı.
Olmuyor işte hocam, bu taktiklerle takım pozisyon üretemiyor.
Tamam kadronda yetersiz ama alternatifler üretmek, yeni bir şeyler denemek lazım.
Bunları başarabilirsen Fatih Terim oluyorsun, Sergen Yalçın oluyorsun.
Gelelim transfer yasağı, Youness Mokhtar ve Alper Potuk’a.
Youness Mokhtar, Ankaragücü ile aylar önce anlaştı.
Anlaşmanın maddelerinden birisi de kendisine verilen daire ile ilgiliydi.
Dairenin satışının belli bir tarihe kadar gerçekleşmemesi halinde kulüp parasını ödeyecekti.
Konut faizlerinin düştüğü sırada söz konusu daire prim yapınca Mokhtar’a daireyi satması için teklif yapıldı.
Mokhtar, dairenin fiyatı arttığı için o dönem bu teklifi kabul etmedi.
Bu kez faizler yükselip konut satışları bıçak gibi kesilince parasını istedi.
Kulüp mali sıkıntıda olduğundan ödeme yapılmayınca da TFF’ye şikâyette bulundu.
Ankaragücü bu yüzden transfer yasağını kaldıramayınca Mokhtar ya da vekili Ankara’ya davet edildi.
Zaten şu an boşta olan Faslı oyuncu, kendi gelmeyi tercih etti.
Mokhtar bugün Ankara’ya gelip dairenin satış işlemini yapacak.
Belki aklında Ankaragücü ile yeniden anlaşmak vardır, konuşur görüşürler., neden olmasın?
Mokhtar sorunu çözülünce Szukala ve Sadaev’in de parası hesaplarına yatırılacak, Ankaragücü en geç çarşamba yasağı kaldıracak.
Planlama böyle, yarın yine sorun çıkarsa, hesabını tabi ki yönetim verecek.
Alper Potuk’a gelince.
Mustafa Dalcı’nın ikametgahı İstanbul’muş.
İzinli günlerini de İstanbul’da geçiriyor.
Geçen hafta takıma 2 gün izin verince İstanbul’a gitmiş, orada da gazeteciler Alper Potuk’u sormuş.
Medyada Alper Potuk affedildi haberi çıkınca kaynağını araştırdım, yönetimin haberi yoktu bundan.
“Biz böyle bir karar almadık” dediler.
Mustafa Hoca’yı aradım, “Ben affedildi demedim, bizim oyuncumuz, bizimle antrenmana çıkıyor dedim” dedi.
Zaten sözleşmesine göre A takım ile antrenmanlara çıktığı için, ben de İstanbul medyasındaki haberlerin doğru olmadığını sosyal medyadan paylaştım.
Ertesi gün Mustafa Hoca, bu kez bir radyoya “Alper Affedildi” diye demeç vermiş, aradım bu kez ulaşamadım.
Kulübün resmî açıklamasında İstanbul’a giden kafilede gözükmeyen Alper Potuk, bir anda maç kadrosunda ortaya çıktı.
Kafileyle İstanbul’a gitmeyen bir futbolcu, nasıl maç kadrosunda olur, umarım bir yetkili çıkar açıklar.