Korona belası ekonomide olduğu gibi futbolu da vurdu.
Transferde gözünü kırpmadan milyon dolarları saçan irili ufaklı kulüpler maçların oynanamamasından ötürü büyük gelir kaybına uğradı. 1.5 ayı aşkın süredir maçlar oynanmıyor, takımlar zararda. Belanın ne zaman ortadan kalkacağı da belli değil. Böyle bir ortamda daha fazla kayıp yaşamak istemeyen kulüpler çeşitli yollara başvuruyor.
En kestirme çözüm, milyon dolara imza atmış oyunculardan fedakarlık, yani aldıkları ücretten yüzde 30’a varan oran da indirim yapmaları. Dünya devlerinin yanı sıra ülkemizde de tüm takımlar oyunculardan indirim istedi. Kimi oyuncular buna olumlu yanaşırken, özellikle yabancı oyuncular yanaşmıyor. Aslında bu zor günlerde oyuncunun da elini taşın altına sokarak ekmeğini yediği takımına omuz vermeli . Görünen o ki, FİFA ve UEFA’nın alacağı kararlar indirimde belirleyici olacak.
İşte bu ortamda futbolda sendikalaşma yeniden gündeme geldi. Hatırlayın; korona tedavisi görerek sağlığına kavuşan Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim, 15 Mart’ta seyircisiz ve sağlıksız ortamda oynanan Beşiktaş maçı sonu isyan ederek futbolda sendikalaşmanın önemine dikkat çekmişti.
Futbolcular haklarını koruyabilecek, çıkarlarını sağlayabilecek sendikadan yoksun. Başkanlığını Hakan Ünsal’ın yaptığı, 3 bin 800 oyuncudan 2 bininin üye olduğu Profesyonel Futbolcular Derneği’nin yaptırım gücü yok. Böyle bir tablo karşısında Fatih Terim’in ısrarla vurguladığı sendikanın önemi ortaya çıkıyor.
Süper Lig’deki oyuncuların bir bölümünün bol sıfırlı transfer paralarıyla görkemli yaşam sürdürdükleri aşikar. Ekonomik anlamda çok iyi sayılabilecek gelir düzeyine sahipler. Fenerbahçe, Beşiktaş , Galatasaray, Başakşehir ve Trabzonsporlu futbolcuların kazançları ülke ortalamasının, hatta bazı Avrupa ülkelerinin bile üstünde. Ancak bu durum diğer Süper Lig oyuncuları için geçerli değil. Zaten ekonomik anlamda sıkıntı çeken kulüplerin bol para harcama lüksleri de yok. Süper Lig’de top koşturanların maddi durumu günümüz koşullarında yine de iyi sayılır. Asıl sıkıntıyı, TFF1. Lig’deki bazı takımlar ile ikinci ve üçüncü ligde ter akıtan oyuncular çekiyor.
Kulüplerin ekonomik sorunlarından ötürü çoğu transfer paralarını aylarca, hatta yıllarca alamıyor. Amatörlerin çilesi dağları aşıyor. Şimdi virüs belasından aldıkları ücrette indirim yapmaları isteniyor.
Yıllar önce sendika kurma girişimleri olsa bile tümü başarısızlıkla sonuçlandı. Rahmetli Metin Kurt, 1970’li yıllarda futbolcuların örgütlenmesine öncülük etmiş, sendika kurmuştu. Ne var ki, başına gelmeyen kalmamış, futbol dünyasından adeta aforoz edilmişti. Yine geçmişte Cihat Arman, Gündüz Kılıç, Turgay Şeren, Recep Adanır, Fikret Kırcan, Candemir Berkman ve ulusal takımda oynayan diğer oyuncular sendika kurdu. Ama bu sendika da amacına ulaşamayarak ilgisizlikten ötürü kapandı. Bir süre önce Hak-İş’e bağlı Futbol-Sen açıldı. O da etkinlik gösteremeden kepenk indirdi.
Geçmişte yaşanan olumsuz girişimler dikkate alınarak kamuoyunun tanıdığı hala oynayan ve bırakan futbolcuların öncülüğünde sendika kurma çalışmaları başlatılır. Bir diğer görev bu konuda çekingen davranan futbolculara düşüyor. Özellikle alt liglerde top koşturan futbol emekçilerine. Sendika kurmaktan ve üye olmaktan çekinmemeliler.
Eğer kurulu sendika olsaydı, kulüpler ücret indirimi konusunda bunlarla masaya oturur, her iki tarafın yararına olacak ortak çözüm yolu sağlanırdı. Sendikalaşma yabancı oyunculardan çok yerliler için vazgeçilmez demokratik hak.
Kişisel görüşüm, zor günlerde futbolcuların indirime olumlu yaklaşarak kulüplerine yardımcı olmaları yönünde.
Şükrü KARAMAN