Evinde Kayserispor’a 2-1 yenilen Gençlerbirliği’nin gidişi gidiş değil…
Kısa sürede önlem alınmazsa, kolayca anlaşılsın diye amiyane tabirle yazıyorum…
“Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz…”
Son yılların belki de en kötü Gençlerbirliği’ni izliyoruz son haftalarda…
Kelimenin tam anlamıyla Başkent seyircisinin ve bu takıma gönül verenlerin gözleri önünde eriyor Gençlerbirliği…
Oynadığı oyun ile ilerisi için ışık da vermiyor…
Son dönemde bu kadar kötü, hiçbir etkinliği olmayan, oyuna karakterini yansıtamayan ve hep rakiplerine mahkum olan bir Gençlerbirliği’ne tanık olmamıştım.
Zaten takımın oyuncu kalitesi malum…
Yeterli değil…
Sezon başında bu kadroyu oluşturan “mühendis” kimse onu da alnından öpmek gerekiyor…
Geçen sezon ısrarla ve inatla sabır gösterilen, ama bir türlü istenilen seviyeye gelemeyen Vedat Muriç’in, daha “ağır” olanını transfer eden yetkilinin alnından öpülmez de ne yapılır.
Gelelim orta sahaya…
Selçuk Şahin’i gönderdin, Serdar Gürler’i elinden kaçırdın…
Tamam anladık…
Ama hiç olmazsa bu oyuncuların “beş gömlek” eksiğini alsaydınız…
O da olmadı…
İşte şimdi her şey ortada ve takım tel tel dökülüyor…
Son olarak Ahmet ve Uğur için de bir kelime yazayım…
Ahmet, artık sen bu takımın Uğur ile birlikte en deneyimli, bu camianın en güvendiği isimlerisiniz.
Karşılaşmada ne idi o halin…
Karşılaşmanın kasetini baştan sona izleme olanağın varsa izle lütfen…
Tel tel döküldün…
Uğur, sana da bir tavsiyem var…
Kazanılan her faul atışı sonrası topun başına gelmekteki ısrarın ne öyle.
Hepsinin sonunda ”sıfıra sıfır elde var sıfır.”
Boşuna bu kadar ısrarcı olma.
Kısaca, bu gidişin sonu hiç de hayra alamet değil gibi görünüyor.