Ankaragücü, Süper Lig’in 5. haftasında Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne 3-2 yenildi.
Başkent ekibi, bu sonuçla puan cetvelinin son sırasına kadar geriledi.
Yıllardır yönettiği her maçta Ankaragücü’nü dilim dilim doğrayan Mete Kalkavan’ın kimseyi şaşırtmayan hakemlik performansı ve maç sonu yaşanan olaylar, maalesef maçın önüne geçti.
Bu yüzden yine futbol konuşamıyoruz.
Halbuki maç öncesi ne kadar güzel görüntüler vardı Eryaman Stadı’nda.
Binlerce kişi gibi ben de ne gece uyuyabildim ne de evde bekleyebildim, saatler öncesinden stada gittim.
Ortalık panayır alanı gibiydi, herkes sarı giyinmiş.
Takımın kötü gidişine rağmen Ömer Erdoğan’ın gelmesiyle moraller düzelmişti.
Yeniden yeşeren umutlar, Sarı Lacivert taraftarların yüzlerine yansıyor, herkes keyifle gülüyordu.
Stadın içi ayrı güzellik.
İğne atsan yere düşmeyecek, tıklım tıklım dolu tribünler.
Yıllar sonra senkronize olmuş taraftar grupları.
Böyle bir atmosferde maça başlanıldı.
Beşiktaş’ın önceki maçlardaki ilk yarı performansından dolayı bir miktar tedirginlik yoktu desem yalan olur.
Kadroya ilginç dokunuşlar yapmıştı Ankaragücü’nün çiçeği burnunda teknik direktörü Ömer Erdoğan.
Sinan Osmanoğlu yerine Atakan Çankaya’yı, Pepe’nin yerine Tolga Ciğerci’yi, Jese’nin yerine de Ariyibi’yi tercih etmişti.
Sözde büyük transfer Pepe kadroya bile giremezken, sakatlıkları süren Ali Sowe, Uros Radakovic de maçı tribünden izlediler.
Aslında Ankaragücü’nde ilk 5 haftanın özeti Tolga Ciğerci’nin ilk 11’de başlamasıydı.
Son maçını 4 ay önce yapmış, boşta olduğu için bu süre içinde takım antrenmanlarına katılamamış, sezon öncesi kampından da mahrum kalmış bir oyuncuydu Tolga Ciğerci.
Maç öncesi ismini esame listesinde görünce Ömer Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştirmiştim.
O oyuncu 90 dakika sahada kaldı, 2 asist yaptı, belki de sahanın en koşan, en diri oyuncusuydu.
İster istemez, sezon başından bu yana bu takıma 2 kez kamp yaptıran “karakter abidesi, Türkiye’nin en büyük teknik direktörü” Mustafa Dalcı’yı anmaktan kendimi alamadım.
Tek hamlelik Sinan Osmanoğlu yerine temaslı oyundan çekinmeyen Atakan Çankaya’nın kadroda yer alması, Ömer Erdoğan’ın, rakibin en etkili olduğu çizgideki oyuncuları çok adamla karşılayıp etkisiz hale getirmesi oyunun dengede başlamasını sağladı.
Tolga Ciğerci’nin mükemmel asisti ile Beridze’nin kafa golü, tribünleri çılgına çevirdi.
Ama arkasından Ankaragücü’nün kâbusu yine ortaya çıktı.
Kaleci Bahadır’ın yan toplardaki zaafını iyi değerlendiren Beşiktaş, 5 dakikada attığı 2 golle öne geçti.
Mustafa Dalcı’dan sonra Ömer Erdoğan’ın da kaleci tercihini Bahadır’dan yana kullanmasına inanamıyorum.
Demek ki Nurullah, hiç hazır değil ki her yan topu, duran topu içeri alan bir kaleciye tahammül edebiliyor.
Başkan Faruk Koca, sağda solda geçen sezon takımın abileri için “hoş olmayan bir sıfat kullanarak” “Onlar Akın’ın oynaması için Mustafa Dalcı’ye baskı yaptılar, yoksa Hoca hep Bahadır’ı oynatacaktı” diyormuş.
Bahadır’ın bu performansını görünce “İyi ki baskı yapmışlar da Bahadır oynamamış, bu takımı Mustafa Dalcı değil de o futbolcular şampiyon yaptı iddiamızla ne kadar haklıymışız” demekten kendimi alamıyorum.
İkinci yarı, Oğuz Ceylan’ın sakatlanmasıyla oyuna giren Fıratcan sağ kanadı canlandırırken, yine Tolga Ciğerci’nin nefis asisti ile Beridze’nin şık dokunuşuyla erkenden gelen gol Ankaragücü’nde umutları tavan yaptırdı.
Sezon başından beri maçların ikinci yarılarında yokları oynayan Beşiktaş ise panik yapmaya başladı.
Maç orta sahada kilitlendi, Ankaragücü belki kazanabilirdi ama Beşiktaş’ın kazanma şansı neredeyse sıfırdı.
Birilerinin Beşiktaş’a destek atması lazımdı.
Ömer Erdoğan o kişilere yardımcı olarak, kafasında futbolu bitirdiği geçen yıldan belli olan Eren Derdiyok’u oyuna aldı.
Eren’ın dağınık bir şekilde müdahalesi sırasında topun eline çarpmasına Mete Kalkavan bile düdük çalmazken, imdadına VAR’daki Alper Ulusoy yetişti.
Mete Kalkavan da kendisine yapılan asisti anında değerlendirdi.
Vicdanları sızlatan penaltı kararı, statta gerilimi tavan yaptırdı.
O dakikadan sonra sahada futboldan başka her şey vardı.
Maç sonunda müthiş uzun atlama performansı ile sahaya giren gencin, Beşiktaşlı futbolcuya uçan tekmeyle fiziki müdahalesi geceye damga vurdu.
Maç sonu herkes o genci konuştu, Mete Kalkavan’ın tetikçiliği, Beşiktaş oyuncusu Oğuzhan Akgün’ün küfürleri, Ankaragücü yedek kulübesi ve taraftarları kışkırtması gündeme dahi gelmedi.
Başkan Faruk Koca’nın, maçtan sonra kanal kanal gezerek Beşiktaş’tan özür üstüne özür dilemesini ben biraz naifliğine, biraz da acemiliğine verdim.
Başkanın özür dilediği dakikalarda olayların yaşanmasına neden olan Beşiktaşlı futbolcu Oğuzhan adına sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, özür falan dilenmeyeceği açıkça duyuruluyordu.
Bundan sonra ne olacak?
Beşiktaş Kulübü ve İstanbul medyası el ele vererek Ankaragücü’nü linç edecek, en ağır cezaların verilmesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar.
Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın özürünü de iddialarına dayanak yapacaklar.
Sevgili Başkan, aç arşivlere bir bak.
Mesela Trabzon’da da aynı olay yaşandı, Trabzonspor başkanı kanal kanal gezerek özür mü diledi yoksa takımına yapılan haksızlığa isyan mı etti?
Hele sizin, siyasi düşmanınız Melih Gökçek’in kanalına neden canlı bağlantı yapar, Ahmet Çakar gibi bir “…..” ile laf yarışına girersiniz?
Siz isteseniz bile sevgili Hüseyin Aytekin sen nasıl buna izin verirsin?
Kriz yönetimi profesyonellik ister.
Bazen kulübün menfaatleri için Başkanın bile susmasını sağlayacaksın.
Orada açıklamaları Başkan değil, çıkacak sen yapacaksın.
Ahmet Çakar’ın o hadsiz ifadeleri benim canımı fena halde sıktı, sizin de sıkmıştır.
Ama bunları öngörmek, gerekli tedbirleri almak, benim değil sizin göreviniz.
Bu yaşananlar üzerine kulübün haklarını savunacak bir basın açıklaması yapılmaz mı, yaptınız da ben mi göremedim?
Yaşandı bitti, olayları geri almak mümkün değil.
Bundan sonra Ankaragücü’nün en az hasarla bu olayı atlatması için birlik olmak gerekli.
Taraftar geceyi Cebeci’deki spor şubede geçiren o gençle ilgili gerekeni yapar merak etmeyin.
Siz de en az geçen sezon İstanbulspor maçından sonraki performansı göstermelisiniz.
Gün Ankaragücü’nün arkasında dimdik durma zamanı.
Bu zor günleri kenetlenerek aşmak gerek.
Futbol olarak da Ankaragücü’nün en kısa zamanda toparlanacağına inanıyorum.
Ömer Erdoğan’a maçtan sonra kaleci transferi yapılacak mı diye sordum, “hayır mevcut kalecilerle devam edeceğiz” dedi.
Yusuf Erdoğan için Trabzonspor’un kararı bekleniyor.
En az 2-3 transfer daha istiyor, umarım yetişir, Alanyaspor maçında bambaşka bir Ankaragücü izleriz.
METİNER ERDEM