Ankaragücü-Rizespor maçında kimsenin istemediği bir olay yaşandı.
Faruk Koca’nın attığı yumruk, sporun ruhuna uygun değildi, futbol sahalarında görmek istemediğimiz bir olaydı.
Bir anlık sinir, belki o an çevresindekilerin etkisiyle en çok da kendisinin pişman olacağı bir eyleme girişti.
Defalarca özür dilese de bu eylemin bir cezası olacaktı.
Bir yumruktan dolayı tutuklu yargılanan görülmemiştir ama olayın üzerinden 24 saat geçmeden, hastanede tedavi altındayken gözaltına alındı, tutuklandı.
Cezaevinde yatarken başkalarının vereceği cezaları beklemedi, kendi cezasını kendi kesti.
Önce çok sevdiği kulübün başkanlığından, ardından da kurucusu olduğu partinin üyeliğinden istifa etti.
Belki de içini en çok acıtan şey, yol arkadaşı olduğunu sandığı kişilerin hakkında yaptığı açıklamaları duymak olmuştur.
Ankaragücü taraftarı dışında tüm Türkiye, hatta dünya, onu linç etti.
O linç ortamında TFF Profesyonel Disiplin Kurulu, tarihinin en abartılı kararını aldı.
Ankaragücü’ne 5 maç seyircisiz oynama ve 2 milyon TL para cezası, Faruk Koca’ya da 5 yıl hak mahrumiyeti cezası verdi.
TFF Disiplin Talimatına göre ceza 3 yılı aştığı için otomatikman müebbette dönüştü.
Şimdi ortaya çıkıyor ki daha 10 gün önce Ankara’da amatör maçta bir futbolcu, hakeme yumrukla saldırıyor, hakemin burnunu kırıyor.
Amatör Futbol Disiplin Kurulu, futbolcuyu 18 maçla cezalandırıyor.
Henüz futbolcu hakkında adli bir işlem de yapılmış değil.
Cezanın gün olarak karşılığı 4,5 ay.
Bir ceza, alt ligde farklı üst ligde farklı uygulanamaz.
Sonuçta Amatör Futbol Disiplin Kurulu da hukukçulardan oluşuyor.
Onlar da işlenen suçlarla ilgili karar verirken, profesyonel liglerde olduğu gibi Futbol Disiplin Talimatı’nı kaynak olarak kullanıyorlar.
Bir örnek daha vereyim.
Hatırlarsanız maçta jiletli saldırıda bulunan Amedsporlu oyuncu vardı.
Önce ömür boyu futboldan men cezası verdiler, Tahkim Kurulu cezayı 20 maça indirdi.
Bu örnekler karşısında Tahkim Kurulu’nun cezayı aynen onamasını çok zor görüyorum.
Hem Ankaragücü’nün seyircisiz oynama cezasında hem para cezasında hem de Faruk Koca’nın cezasında ciddi indirim bekliyorum.
Herkes bilir de dillendirmek istemez.
Hem PFDK’nın hem de 13 yıl hapis talep edilen Cumhuriyet tarihinin en hızlı iddianamesinin altında yatan iki sebep var.
Birincisi suçun mağduru konumundaki hakem Halil Umut Meler’in FIFA Elit Hakem kategorisinde olması, ikincisi de olayın Rizespor maçında yaşanması.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu yüzden aşırı tepkili olması.
Yoksa kimin haddineydi, Faruk Koca’dan “alçak”, “cani” diye söz etmek.
Kimin haddineydi, peş peşe yapılan açıklamalarla Ankaragücü’nün ligden düşmesini bile istemek, Ankaragücü’nün tarihten silinmesini isteyecek yazılar kaleme almak.
Zaman her şeyin ilacıdır derler.
Çok değil daha bir hafta geçmeden keser döndü, sap döndü, gün geldi hesap döndü.
Bir anda her şey Ankaragücü lehine dönmeye başladı.
Bunda en büyük pay, teknik direktör Emre Belözoğlu ve Ankaragücü taraftarınındır.
Böyle bir kaos ortamında Ankaragücü teknik direktörlüğü görevinde Emre Belözoğlu’nun olması büyük şans.
Emre Hoca da kendine yakışanı yaptı, batmakta olan gemiyi terk etmedi, sıkıca dümene geçerek gemiyi güvenli bir şekilde limana yanaştırmayı tercih etti.
Etkileri bugün de süren 3 Temmuz’un kaos ortamını yaşamış Emre Belöoğlu, Ankaragücü’nün içinde bulunduğu ortam için reçetesini ilk günde hazırladı.
“Birlik ve beraberlik içinde olursak bu süreçten çok daha güçlü şekilde çıkarız” dedi.
Ankaragücü taraftarı bu mesaja aynen uydu.
İlk günden, tüm dünyayı karşılarına alma pahasına başkanlarının arkasında durdular.
Tandoğan Tesisleri’nde çadır kurup, adalet nöbeti tutmaya başladılar.
Puzzelin tek bir eksik parçası vardı.
Dün o da tamamlandı.
Kadın takımının voleybol maçı öncesi hafif tartışmalar olsa da Gecekondu’nun lideri Ali İmdat, önce Beştepe’ye gitti, ardından da Tandoğan’a giderek adalet nöbetindeki yerini aldı.
Diğer tribünler zaten ilk günden Tandoğan’daydı.
Artık camia tek yumruk oldu ki bu gücün önünde kimse duramaz.
Hele de yakın gelecekte yerel seçim varken.
Ayrıca, şu bir haftada yaşananlar, “Hırsızın hiç mi suçu yok” diyenleri öyle haklı çıkardı ki sormayın gitsin.
Ligi katleden hakemler, manifesto yayınlama cesareti bulabildi.
Sahada ne yaparlarsa yapsınlar, kimsenin eleştirmemesini, eleştirenlerin en ağır cezalara çarptırılmalarını istediler.
İstiyorlar ki TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi başkanlığında ligleri istedikleri gibi dizayn edebilsinler.
Oh ne ala ne güzel.
Yapay zekanın hikâye olduğunu, TFF Başkanı’nın her hafta istediği maça istediği hakemi kendisinin atadığını öğrendik.
Şükür ki böyle bir TFF yönetiminden, MHK’den kurtulmanın şartları oluştu.
Faruk Koca kendi yansa da yumruğu hasır altı edilmiş gerçek suçların ortaya çıkmasında vesile oldu.
Faruk Koca’nın ilk duruşmasının 9 Ocak 2024’te olacağı söyleniyor.
Aslında yatarı olmayan bir suçtan bir ay tutukluluk çok fazla.
Normal koşullarda tutukluluğa itiraz edilmeyecekti ama bu kadar uzun süre cezaevinde kalmasına ne ailesi ne kulüp razı olur.
Tahminin birkaç güne cezaya itiraz edilir, Faruk Koca da özgürlüğüne kavuşur.
Faruk Koca’nın cezaevinden çıkması, holiganları cesaretlendirir diye kimse düşünmesin.
Göreceksiniz, çıkar çıkmaz vereceği mesajlar, tamamen barış ve kardeşlik üzerine olacaktır.
Hatırlarsınız Amedspor maçı öncesi verdiği mesajları, bu yüzden fair play ödülü aldığını.
Beşiktaş taraftarını Ankara’ya davet ederek, deplasman yasaklarını tarihe gömmenin ilk adımını atmıştı.
Eğer bu istenmeyen olay yaşanmasaydı, Aralık 2023’ün fair play ödülünün de en büyük adayıydı.
Böyle bir adamı, defalarca özrünü dilediği tek bir hatasından dolayı futboldan kopartmak, Türk futbolunun kaybı olur.
Tahkim Kurulu’na önerim, PFDK’nın kararını onamakta ya da düzeltmekte acele etmeyin, zamanında Aziz Yıldırım’a yaptığınız gibi bu konuyla ilgili Mahkemelerin vereceği kararı bekleyin.
Futbolun içine eden siyasilere de önerim bu kadar hızlı dönmeyin, başımız dönüyor.
METİNER ERDEM