Trabzonspor’da işlerin pek de iyi gitmeyeceği sinyalini bir kez daha verdi Göztepe yenilgisi.
Bakma son dakika 2-1’lik Konya galibiyeti ve ardından elden kaçan bir Fenerbahçe müsabakasına.
Burak Yılmaz olmasaydı toplanan 4 puanı da arardı Fırtına.
İki kırık bir de sırık olarak yapılan transferler, ancak taraftarının istek ve söylemlerine biraz olsun fren koymak idi.
Bu Trabzonspor ne zirve yarışında olur ne de Avrupa’ya çıkış arayışında.
İki maç kazanabilirse ne ala.
İdare eder, saç baş yoldurur o kadar.
Bir takımın oluşturulmasında en önemli etkenlerden biri de yönetimlerdir.
Onlara ek olarak da elbette teknik direktörler.
Usta başkanlığındaki bordo mavili ekip ne yapmış ki, 100 trilyonu iki transfer Burak ve Kucka’ya bağlamış.
Takım mı olmuş?
Hayır.
Geçen sezondan farkı yok ki bu ekibin.
Burak atacak, Fırtına üstüne yatacak.
Herkesin dua etmesi lazım Burak bir an önce iyileşip yeniden takım dönsün diye.
Ya teknik direktör Yanal.
Sistemi ve oyuncu belirgenliği ve değişikliği sıfır.
Kenardan oyuna kattıklarında da bir numara yok.
Hoca, her şeyi Bero diye bir oyuncuya bağlamış.
Vah vah Trabzonspor’uma.
Mini mini hocamız, ne olacak halimiz diyelim.
Bordo mavili takımın belki 5-6 maç opsiyonu olabilirdi.
Ancak sahadaki takım oyunu, oyuncularının duruşu şimdiden havlu atmaya hazır bir mehteran ekibine benziyor.
Bu kadar eleştirip de öneriniz yok mu diye sorarlar bizlere de…
Olmaz mı ?
Yıllarca yazıyoruz.
Trabzonspor, Trabzon’dan yönetilmeli.
Alttan gelen gençlerine kucak açmalı, değer vermeli.
Sadece Yusuf Yazıcı değil.
Birden fazla Yusuf’lar olmalı bu takımda.
Yok mu ?
Bence var.
Ama Ersun’un kafasında yok.
Sanki Trabzonspor’da, Lawrence! gibi duruyor kenarda.