Ankaragücü Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Futbol Plus’a yaptığı açıklamasında Belözoğlu, Ankaragücü’nde görev yapmaktan mutlu olduğunu belirterek, ”Şu an Ankaragücü’nün başında olmaktan dolayı çok mutluyum. Ankara’yı her anlamda çok sevdik. Oğlum, Ankaragücü’ne tutkuyla bağlı. Görevim itibarıyla burada her şeyi yapmak için çalışıyorum. İyi bir ekibimiz ve iyi bir oyuncu grubumuz da var. Burada güzel şeyler başaracağız. Fenerbahçe’de zaten teknik direktörlük, sportif direktörlük ve futbolculuk yaptım. Bir gün tekrar olursa yine mutlu olurum. Sportif direktörlüğü de isteyerek yapmamıştım. Beni sahanın içi motive ediyor. Bir gün yeniden Fenerbahçe’nin hocası olacağımı düşünüyorum. Olmazsa da hayatın sonu değil benim için.” diye konuştu.
Emre Belözoğlu’nun açıklamaları şöyle:
İYİ DE DEĞİLİM KÖTÜ DE
“Herkesin her dilde ilk öğrendiği kelime ‘nasılsınız?’ Karşı tarafa nezaketen genelde sorulan ama samimi bir şekilde cevabı belki önemsenmeyen en önemli soru. Çok aslında parçalı bulutlu. Çok iyi de değilim, kötü de değilim. Hayatımda beni tanıyan herkes bilir ki çok şükür edeceğim konu var hayatımda ama bir o kadar da mesleğimiz gereği getirmiş olduğu yoğunluk, stres bazen kaldırılabilir bazen kaldırılamaz hale gelmesinden dolayı kendimi kötü hissettiğim parçalı bulutluyum ya İstanbul’un, Ankara’nın son dönemindeki havası gibiyim. Bir iyiyim, bir kötüyüm ama ailem, yakın dostlarım, arkadaşlarım onların varlığı benim için yeterlice sevinmem adına, mutlu olmam adına önemli sebepler.”
YORUCU OLMAYA BAŞLADI
“İşim de Ankaragücü. Ailenin en yeni, en genç üyesi olarak o camianın içinde olmaktan dolayı mutluyum. Takım biraz daha skorları elde etse oyunsal gelişmeler var. Kötü de gitmiyor skorlar da çok kötü gitmiyor ama malum süreçler. Birazcık yaşadığım son haftadaki kulübün yaşamış olduğu süreçler bizi birazcık üzdü. Olayların istenmeden de içinde yer almamız, klasik bir benim hikayemin karşılığı Türk futbolunda. Yorucu olmaya başladı belki ondan dolayı biraz parçalı bulutluyum ama yine de samimi sorun için teşekkür ediyorum. Cevabım biraz parçalı bulutlu.”
BAŞKANIMIZ ÜZÜNTÜSÜNÜ BELİRTTİ
Tabii ben öncelikle sürecin bu şekilde ilerlemesinden, Türk futbolunun bununla meşgul olmasından, Faruk Koca’yı birebir tanımış, başkanımızı bire bir bilen biri olarak olayların içinde ne yazık ki en ön safhada yer almasından, bu kırmızı çizgilerin onun tarafından aşılmasından dolayı üzüntümü, rahatsızlığımı dile getirerek başlayayım senin soruna. Kendisini tanıyorum, gerçekten de iyi bir insan olduğunu gördüm, zaman geçirdik beraber. O da üzüntüsünü ve pişmanlığını bu olayın içinde bu şekilde aktör olarak yer almasından üzüntüsünü dile getirdi. Bugün gelinen noktada aslında Türk futbolunda hiç alınmamış bir şekilde ağır bir cezayla karşı karşıya kaldı. Tahkim süreçleri devam edecek, bir de bunun hukuk anlamında sosyal tarafı var. Başkanımız yani iki haftaya yakın süredir hapisteydi, tahliye edildi kendisi.
O RÖPORTAJIN SEBEBİ NEYDİ?
Tabi dışarıya çıkmasından dolayı takım olarak, ben takımın başındaki teknik adam olarak mutlu olduğumu söylemek zorundayım. Çünkü ben kulübüm şu anki süreçte önderliğini yapan kişilerden birisi olarak sayın başkanın dışarıda olması benim oyuncularımı da motive edecektir. Daha sonra hukuk anlamında süreç nasıl ilerler bilmiyorum. Herkesin hukuka saygı duyması gerektiğine inanıyorum ve Türkiye’deki hukuk sistemine güveniyor ve inanıyorum. O konuyla alakalı bunu söyleyebilirim ama Halil hoca ile alakalı olan süreç çok sıcak ve çok yakın. Çok kontrollü biri değilimdir aslında ama konuşurken cümlelerimi kontrollü seçmek istersem, kendisini bana karşı o röportaja motive eden neydi? Bana karşı o röportajı organize eden neydi? Bunu düşünürse, kim onu bu röportaja yönlendirdi, kim onu bu röportaja ittiyse? Onu sevmeyen dünyadaki bütün insanlar toplansa ancak ona bu kadar zarar verebilirdi. Çok kötü bir yönetim, çok kötü bir iletişim stratejisi kendisi adına yapıldı. Ve o gün söylediğim gibi bir kez daha üzerek söylüyorum kendisini ele vermiş oldu. Ben kendisinden ya da diğer hakem meslektaşlarına karşı da duygum, samimi bir şekilde söylüyorum aynı hiçbir şekilde kendisine bir art niyetli yaklaşımım olmadı.
NEYİ UNUTMAYACAĞIM BEN?
Yıllar öncesinde verdiğim röportajın verildiği tarih şampiyonluğu kaybettiğimiz maçın hemen 4 gün sonrasıydı. O maçın da bir yorgunluğu ve yaşamış olduğumuz sıcak bir anı vardı. Ben de onu söylediğim için daha sonrasında üzüldüğüm bir süreç olmuştu. “Unutmayacağım” derken neyi unutmayacağım, ne yaptı da unutmayacağız yani insani olarak baktığında o an verilmiş bir röportaj sanki 10 sene sonraya taşındığında ben hala unutmuyormuşum gibi bir algı oluştu. Ne yazık ki söylemiş olduklarınızın esiri olabiliyorsunuz. Ondan sonra yapmış olduğum röportajda da söylemişim 15 tane maçıma atanmış benim hem sportif direktörken hem hocalık yaparken, futbolculuk yaparken. Hiçbirinde böyle bir duygu hissetmedim hani o maçta dahil olmak üzere bunu hissetmedim. 4. hakemle o maç içinde yapmış olduğumuz konuşmalarda artık şakaya vurur gibi konuşuyordum yani kırmızıyı gösterdi bence çok kötü bir maç yönetti falan ama artık onu öyle görmüyorum onun da bu işin içinde samimice işini yapmaya gayret eden bir teknik adam gibi bir futbolcu gibi onun bir parçası olarak görüyorum hakemi de. Artık hakemlerin yapmış olduğu hatalardan beslenen bir Türk futbolu var ama ben o yapıda olan birisi değilim bu işin içindeki aktörlerden birisi değilim hakemin hatasının da olabileceğini öngörebilen sonuçta insanın olduğu yerde bunun olabileceğine inanan birisiyim fakat üzerine basayım bu röportajı ona kim yaptırdıysa hangi kulüp başkanı yaptırdıysa, MHK bugüne kadar bir hakeme röportaj müsaadesi etmezken daha olay bu kadar sıcakken nasıl o izinler alınabiliyorsa o kişiye gidip bu iletişim politikasının ne kadar yanlış olduğunu kendisini ne kadar zora soktuğunu iletebilir bence. Bu röportaj yapan kişi de dahil olmak üzere bence çok kötü yönetti süreci. Ben onun koridorlarda yaşamış olduğu sahanın içinde yaşamış olduğu sıkıntıyı birebir hisseden ve bundan çok üzülen birisi olarak samimice söylüyorum yapabileceğim her şeyi sahanın içine de gelerek koridorlarda da kendisine yaptım. Bu gelinen noktada kendisi ve ailesi adına çok üzgünüm ama o röportajı yaparken benim de bir ailem var benim de çocuklarım var beni de seven insanlar var bu ülkenin en bilinen gazetelerinden bir tanesinde baş sayfaya beni hedef koyabilecek bile rahatlıktaysa onun adına sadece üzülmeye devam ettiğimi söyleyebilirim başka hiçbir şey söylemem Halil hocayla alakalı.
GRİ BİR HAYATIM VAR
Birçok pişmanlığım ve birçok iyi yaptığım dediğim şeyler var. Ne beyaz ne de siyah bir hayatım var. Gri bir hayatım var. Birini kırdıysak, üzdüysek, istemeden de olsa hakkına girdiysem pişmanlığımı ve üzüntümü dile getiririm. Beni seven kadar sevmeyen de var. Çok güzel gri bir hayat yaşadım. Futbolda kimsenin beyaz olduğunu gördüm için bu eleştiriyi kendim için yapabiliyorum .
EROL BULUT’A CEVAP
Herkes kendini bir pozisyona ve göreve atamış durumda. Herkes çok rahat konuşuyor. Ben o kadar rahat konuşamam. Karakter ve futbola bakış açımız da çok farklı. Kendisiyle beraber bir yola çıktık. Kendisi, benim sportif direktör olmak istemediğimi biliyordu. Onun isteğine bağlı olarak bu görevi tercih etmiştim. Başkanımıza da iletmiştim Sportif direktörlük yapmak istemediğimi. Transferler beraber yapılır. Hocaya da sorarlar, sen niye istemediğin oyuncuyu aldırıyorsun takıma. Ben şu an teknik direktörlük yapıyorum. Benim istemediğim oyuncuyu kulüpten içeri sokamazlar. Böyle bir bakış açım var futbola. Bu açıklamalar kendisini bağlar.
İSTEMEDİĞİM OYUNCUYU ALDIRMAM
Sayın Başkan ve Erol Bulut’la alakalı menfi bir açıklamam olmaz. Başka insanlarız. Gündem değişiyor. İnsanlar kendilerini bir şekilde ifade etmek istiyorlar. Ama ben istemediğimi bir oyuncuyu kulüpten içeri sokmam.
FENERBAHÇE HAKSIZLIK YAPMADI BANA
Bana birçok konuda haksızlık yapıldı ama bu konuda haksızlık yapıldığını düşünmüyorum. Çünkü ben futbolu bıraktım Başkan Ali Koç beni sportif direktörlük pozisyonuna beni getirdi. Fenerbahçe benim gönlümdeki en büyük takım olması itibariyle onu düşündüğümde kulübün işleyişinde de önemli bir görev verdi sonrasında Erol Hoca’nın ayrılmasına yönetim kararı verdikten sonra beni hocalık görevine istediğini söyledi. Ben bu kadar bana verilmiş görevlerden sonra ayrılmama binaen bana haksızlık yapıldı demem. Onu işte devamlı böyle açıklama yapan insanlar yaparlar o tercihlerini insanların değerlendirirken bunları konuşmaktan geri durmazlar ama ben bana hiçbir zaman haksızlık yapıldığını düşünmüyorum.
BEN FENERBAHÇELİ EMRE OLMUŞUM ZATEN
Bana birçok kez futbol dünyası haksızlık yaptı ama o süreçte bana ne Ali Koç ne Fenerbahçe haksızlık yaptı sadece ve sadece ben şampiyon olsaydım devam edebilirdim, bu da çok gerçekçi bir şey olmayabilirdi çünkü 10 haftalık bir teknik direktörlük kariyerim vardı ama sanki o hafta şampiyon olmadım diye Fenerbahçe’den ayrıldım imajının oluşması beni üzer çünkü ben Fenerbahçeli Emre olmuşum zaten oradan o süreç itibariyle ayrılmamı hem benim hem başkanın hem Fenerbahçe’nin adına hayırlı olacağına karar verdiğimiz için, biz beraber bir karar verdik sayın başkanla. Benim adıma söyleyebileceğim bana o süreçte hiçbir haksızlık yapılmadı.
BEN BU ÜLKE İÇİN SERT BİR KARAKTERİM
Bizim derimiz kalınlaştı artık. İnsanlar, ne yazık ki bizi istedikleri kadar vuramıyorlar. Herkesin bir hedef ve strateji doğrultusunda bize yüklendiğini düşünüyorum. O yüzden bunu samimi bulmuyorum. Ben de insanım, hatalar yapıyorum. Herkesin beni sevmesi gibi bir lüksüm yok, böyle bir beklentim de yok. Ben, bu ülke futbolu için sert bir karakterim. Bazen istemeyerek de olsa insanları kırdığım ve üzdüğüm süreçler olmuştur. Bundan geri atmaktan ve pişmanlığımı dile getirmekten hiç çekinmem. Yönetme konusunda artık alıştım. Süreç beni sert birsi haline getirdi. Beni sevenlerin karşılığını vermek, sevmeyenlerle muhatap olmaktan vazgeçmeyle meşgulüm.
BEN KAYBETMEYİ SEVMİYORUM
Sahanın içini yorumlarken Metin Tekin’in sözlerini çok önemserim. Benim için değerli bir insandır. “Sporcu eğer kazanmayı önemsemiyor, kaybetmekten dolayı üzülmüyorsa, o benim gözümde gerçek sporcu değil” benzeri bir açıklaması olmuştu. Üstüne basarak söylüyorum, ben kaybetmeyi sevmiyorum. Oyuncu grubumun kötü performans göstermeye başladığı andan itibaren ben de onları yönetmek adına doğru işler yapmak istiyorum.
İŞLER KÖTÜYSE GERİLİYORUM
Sporcuyken de böyleydim. İşler kötü giderken ben gerilen bir insanım, takımımın menfaatleri doğrultusunda agresyonumu kontrol ettiğimde çok önemli işler yaptım. Bunu kontrol edemediğim de kendim dahil etrafıma çok önemli zararlar verdiğim oldu. Sporcu, kazanma odaklıdır. Böyle de olmalıdır. Kaybetmeyi de kabul etmek zorunda olduğunu bilerek, yine ertesi maça çıkmak ister. Ben böyle bir oyuncuydum. Her zaman meydan okumaktan geri durmadım. Antrenmanda da böyleydim, maçlarda da böyleydim. Etrafımdaki herkesi de kazanmak için motive etmişimdir. Bence de sporcuyu besleyen duygu budur.