Ankaragücü Samsun’da da 2 puan bıraktı, dönüyor.
12 maçlık süper serinin ardından son 7 haftadaki puan kaybı 15’e yükseldi.
Hedefi şampiyonluk olan bir takım için bu puan kaybı çok ama çok fazla…
5-6 puan fark atılan rakiplerden şimdi 4-5 puan geriye düşüldü.
Her şey bitti mi?
Tabi ki hayır…
Spor Toto 1. Lig farklı bir platform.
Burada her an her şey olabiliyor.
Hiçbir zaman umudunu yitirmemen gerekiyor.
Ama taraftarı gelecek için kaygılandıran, oynanan futbol,
Üst üste alınan kötü sonuçlara rağmen, İsmail Kartal’ın alternatif üretememesi, bazı formsuz futbolculardaki ısrarı,
Ve skor olarak geriye düşüldüğünde ya da Samsunspor maçında olduğu gibi beraberlik golünü yedikten sonra takımın tepki verememesi, skoru kabullenmesi…
Belli ki 12 maçlık süper serideki olağanüstü performans futbolcuları çok yormuş.
Yine artık su yüzüne çıktı ki Antalya kampı takıma yaramamış.
Orada ne oldu, ne yaşandı bilinmez ama bu takım ilk yarıdaki performansından çok uzak…
İlk yarıda işi bitirebiliyorsa bitiriyor, iş ikinci yarıya kaldıysa vay halimize.
İkinci yarılarda yokları oynuyor.
Bir ara olsa, takım şöyle bir dinlense belki bir şeyler değişecek ama lige ara vermek bir yana haftada 3 maç oynanıyor şu sıralar.
3 maçlık serinin Gaziantepspor maçıyla sona erecek olması Ankaragücü için bir fırsat.
İsmail Kartal, belki rotasyona gider, bazı futbolcular dinlenme fırsatı bulur.
Gerçi ondan da şüpheliyim.
Tanıdığım kadarıyla İsmail Kartal o maçta da ceza ya da sakatlık yoksa aynı 11’i çıkarır.
Ondaki inadı çözmek imkansız.
Ha ilk yarıda da aynı eleştirilerde bulunuyorduk ama İsmail Kartal’ın inadı sonuç vermiş ve 12 maçlık süper seri yakalanmıştı.
Yine aynı başarı yakalanmaz mı?
Çok zor…
İlk yarının başındaki 4 maçlık seride Kehinde’nin kırmızı kart gördüğü Elazığ maçı dışında hep üstün olan taraf Ankaragücü’ydü.
Takım 90 dakikanın tamamında aynı performansla oynuyor ama bir türlü baskılı oyun sonuca yansımıyordu.
O zaman sabır gerekiyordu, beklendi sonuç alındı.
Ya şimdi…
Son maça bakalım.
Samsunspor kayyuma devredilmiş bir takım.
Ciddi sıkıntıları var.
Teknik direktörleri Engin İpekoğlu, maç sonu futbolcularını kasıtlı olarak oynamamakla suçluyor.
Düşünebiliyor musunuz, kasıtlı olarak oynamamakla suçlanan futbolculardan kurulu bir takıma karşı ikinci yarı mahkum bir oyun oynuyorsunuz.
2 puanı kaybeden kim diye sorsalar, tarafsız gözle maçı izleyen herkes Samsunspor der.
Ankaragücü düzelmez mi, bu kadro şampiyonluk için yetersiz mi?
Bu sorulara olumsuz yanıt vermek güç.
Hele bu futbolcuların 12 maçlık süper seride yakaladıkları performansı hatırlayınca, bu kadro yetersiz demek çok büyük haksızlık olur.
Burada görev İsmail Kartal’a düşüyor.
Formsuz futbolculardaki ısrarından vazgeçecek.
Yedek kulübesindeki futbolcularına biraz daha fazla güvenecek.
Enes, Rize maçının ilk yarısında umut verici bir oyun sergiledi.
Tamam o da henüz 90 dakikalık oyun oynamıyor ama neden Samsun’da yine onunla oyuna başlamazsın.
Hem oyuncunun kendine güveni artar, hem de sen alternatif olabilecek bir oyuncu kazanırsın.
Geçen haftaki iyi oyun üzerine ilk 11 bekleyen bir oyuncuyu kulübede bekletirsen, sonradan oyuna soksan da istediğin verimi alamazsın.
İlhan Parlak’ı çok eleştirdik, taraftarlar gibi ayakta da alkışladık.
Ama şu sıralar çok formsuz.
Bu ısrar, bu inat niye, 90 dakika oyunda kalmak zorunda mı?
Bir de nasıl bir anlayıştır anlamak mümkün değil.
Umut Nayır kart sınırında.
Bu maçta sarı kart görse cezasını 3 puanın yüzde 99 garanti olduğu, averaj takımı haline gelen Gaziantepspor maçında çekecek.
Ama o kartı görmüyor, muhtemelen o maçta atacağı gollerle istatistiklerini artırma amacında.
Cezayı Ümraniye maçında mı yoksa Giresun maçında mı çekmeyi planlıyor.
Kimse düşünmez mi bunları?
Şu sıralar yönetimden de fazla ses çıkmıyor.
Başkan Mehmet Yiğiner, oda seçimleri ile uğraşıp duruyor.
Uğraşacak tabii, gerekiyorda.
O güçlü olacak ki, bu gücünü Ankaragücü için de kullanabilsin.
Şu sıralar diğer yöneticiler daha fazla ellerini taşın altına koymaları, Yiğiner’in eksikliğini hissettirmemeleri gerekiyor.
Önceden böyle günlerde Metin Akyüz devreye girerdi, şu sıralar o da sessiz, garibime gidiyor.
Tek ses basın sözcüsü Tuna Yılmaz’dan çıkıyor.
Ankaragücü tamam kötü oynuyor da hakemler de fırsatını bulmuşcasına takımı adeta doğruyorlar.
Aleyhine bu kadar haksız penaltı çalınan başka takım var mıdır, bilemiyorum.
Penaltı, topla elle oynarsan verilir, top ele çarparsa penaltı olmaz.
Balıkesir maçındaki penaltı da evlere şenlikti.
Tek ses Tuna Yılmaz’dan çıkıyor.
Böyle durumlarda koro halinde tepki vermek gerekir ki haksızlıklara dikkat çekilebilsin.
Haftalardır takımın tüm yükü taraftarın omzunda.
Onlar kendilerine verilen görevi eksiksiz olarak yerine getiriyorlar.
Samsun’da da 10 numara 5 yıldızlık performans sergilediler.
Hepsinin alnından tek tek öpmek gerekir.
Onların bu enerjisi elbet takıma da yanısıyacak, bu kötü gidiş sona erecektir.