Irkçılık, insanlığın yüz karası hareketlerinden biridir. 1950-60’lı yıllarda dozajını artırmıştır ki, Güney Afrika Cumuhuriyeti’nde yaşayan yerli halk bu baskıyı en derinden yaşamıştır.
Güney Afrika’da ırkçılığa karşı verilen mücadele destansıdır ve bu savaşı veren Nelson Mandela ile arkadaşları dünya tarihine geçmiştir.
O dönemde ırkçılığa karşı özgürlük mücadelesi veren, hükümet tarafından derdest edilip derhal içeri atılıyordu. İçeri denen yer de bir cezaevi kompleksi haline getirilen Robben Adası idi.
Tutuklu ve yükümlüler bir süre sonra sıkılmaya başlamışlar. ‘Cezaevi sporu’ voleybol olmasına karşın onlar futbol oynamak istiyor. Hükümet bu isteğe önce şiddetle karşı çıkıyor, izin vermiyor. Vazgeçmeyen mahkumlar 1964 Aralık ayında siyasi otoriteyi razı ederek bu izni koparıyor.
Mahkumlar hemen “Macana” isimli bir lig ve futbol birliği kuruyorlar. Macana, adada hapis yatmış, kutsal olarak kabul edilen bir savaşçının ismi.
Kurulan takımlar her Cumartesi maç yapıyorlar. Coşkulu bir lig oluyor. Fakat, Mandela ve bir kaç mahkuma bırakın oynamak, izleme hakkı bile verilmiyor.
Futbol, o korkunç baskı ve berbat koşullar karşısında mahkumların hayata tutunmasını sağlıyor.
Yıllar sonra Güney Afrika Cumhuriyeti normale kavuşuyor. Bilindiği gibi Mandela ülkesinin yönetimine geçiyor.
2007 yılında FIFA, Irkçılığa karşı verdiği mücadeleye saygı olarak, “Macana Futbol Birliği fahri üyemiz” diyerek birliği onurlandırdı.