Şampiyonlar Ligi ile UEFA Avrupa Ligi’ndeki temsilcilerimiz başarısız sonuçları ile sınıfta kalırken, gelecek sezon için tehlike çanları çalmaya başladı.
Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ile Başakşehir’in bu sezon Avrupa kupalarında beklenen başarıyı yakalayamaması UEFA listesinin yukarı sıralarında yer alan Türkiye’nin alt sıralara gerileme tehlikesini doğurdu. Temsilcilerimiz bugüne dek yaptıkları maçlarda 8 yenilgi, 3 beraberlik ve Başakşehir’in 1 yengisi ile bu sezon çok kötü tablo ortaya koydu.
Aslında geçen yıl başlayan bu sezon da devam eden başarısızlık, önümüzdeki sezon Türk takımlarını tehlikeye atacak.2020-2021 sezonunda da şampiyon temsilcimiz Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılacak. İkinci takım ise 2 ön eleme oynayacak.
Eğer, bu sezon kalan maçlarda da kötü sonuçlar sürerse Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılan Süper Lig şampiyonu 2021-2022 sezonundan itibaren ön eleme maçı oynama zorunda kalacak. Avrupa Ligi’nde de daha fazla ön eleme maçları yapabilir temsilcilerimiz. Yani Avrupa mücadelelerinde hiç hoş olmayan tablo bekliyor takımlarımızı.
Görünen o ki, giderek kan yitiren, bir zamanlar Avrupa’da Türk fırtınası estiren takımlarımız için tehlike çanları çalmaya başladı. Bugüne dek yapılan maçlarda başarısız sonuçlara imza atan takımlarımızın, kalan maçlarda alacağı sonuçlar bir anlamda Avrupa kupalarındaki yol haritasını belirleyecek.
Topladığı puanlarla UEFA’nın 11. sırasında bulunan Türkiye, eğer sezonu 12. sıradaki Avusturya’nın altında bitirirse, 2021-2022 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılmayacak. Şampiyon temsilcimiz ön eleme maçı oynamak zorunda kalacak. Doğrudan katılabilmek için Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Başakşehir’in kalan haftalarda başarılı sonuçlarla Avusturya temsilcilerinden daha fazla puan toplaması gerekiyor.
EURO 2020 katılabilme yolunda başarılı sonuçlarla yüzümüzü güldüren ulusal takımımıza karşılık kulüp takımlarımızın Avrupa kupalarındaki hezimeti içimizi acıtıyor.
Bir zamanlar görkemli galibiyetlerle övgü ile Avrupa’da adından söz ettiren temsilcilerimizin bugünkü halini görünce, “Nerede o takımlar?” demekten kendimizi alı koyamıyoruz.
Bu denli yabancı futbolcu bolluğunun Türkiye’nin yararına olmadığı, alt yapıdan gelen gençlerin önünü kestiği bu acı gerçek ortaya koyuyor. Elbette ki, kaliteli ve üretken yabancı oyuncuya kimse “gelme” diyemez. Ancak ununu elemiş eleğini asmış, bir anlamda çaptan düşmüş, sadece adı kalan yabancıların devasa transfer ücretleri ile ülkemize gelip hiçbir varlık gösterememesi takımlarımızın Avrupa’da başarılı olamamalarının en önemli etmeni.
Sahte baharı andıran yabancı hayranlığı hem kulüplerimizi borç batağına sokuyor hem de yetenekli gençlerin önünü kesiyor. Yabancı oyuncu transferine belirli kuralları, kısıtlamaları hayata geçirilmesi gerekliliği açıkça görünüyor. Gelecekse belli sayıda gelsin, onlar da emekliliğine hak kazanmamış, müzmin sakat olmasın.
Yeni vergi düzenlemesi ile 500 bin liranın üzerinde gelire sahip sporculardan, tabii ki futbolculardan yüzde 40 oranında vergi alınması öngörülüyor. Belki bu düzenleme hem yabancı oyunculara hem de kulüplere bir çeki düzen getirebilir.