Ankaragücü, hakem Mete Kalkavan’ın sezonun en skandal kararına imza attığı maçta Ümraniyespor’u deplasmanda 2-1 yendi.
Ankaragücü bu galibiyetle puanını 39’a çıkardı, Ümraniyespor’un da düşmesi kesinleşti.
39 puan Ankaragücü’ne ligde kalmak için yeter mi önümüzdeki hafta oynanacak Giresunspor-Trabzonspor maçında belli olacak.
Trabzonspor, Karadeniz kardeşliği demez maçı da kaybetmezse Ümraniyespor’un ardından ligden düşen ikinci takım Giresunspor olur.
Maçı Giresunspor kazanrsa, ligin dibi arap saçına döner.
Ligden düşmesi kesinleşen Ümraniyespor’un hem İstanbulspor hem de Giresunspor ile maçları var.
Ümraniyespor, artık havlu atar, Ankaragücü’ne gösterdiği direnci bu takımlara göstermez diye düşünüyorum.
Bu durumda İstanbulspor’un da Giresunspor’un da ligi 42-43 puanla bitirme şansları olur ki bu puanlara Ankaragücü’nün bile ulaşması oldukça zor.
Ligin dibinin düğüm maçı Giresunspor-Trazonspor.
Ligin üstünün düğüm maçı da Ankaragücü-Galatasaray maçı olacak.
Neyse o maçları zamanı gelince konuşuruz.
Ayrıca, Ankaragücü’nün Galatasaray maçından önce kupada tarihi öneme sahip Başakşehir maçı da olacak.
Ona da yazının sonunda değinirim.
Dönelim Ümraniyespor maçına.
Ümraniye için olmak ya da olmamak maçıydı.
Farklı Sivas galibiyeti, deplasmanda Başakşehir’e boyun eğmemeleri umutlarını artırmıştı.
Ankaragücü, henüz 18. dakikada Kevin Malcuit’in siftah golüyle öne geçse de Ümraniyespor maçı bırakmadı.
Nitekim golün üzerinden 10 dakika geçmeden Nihad Mujakic’in dikkatsizliğinin neden olduğu penaltıyla beraberliği yakaladı.
Pozisyon yüzde 100 penaltı ve Mete Kalkavan’ın tam önünde oluyor.
Uyanık Mete, Ankaragücü’nden tepki almamak için kendi çalmıyor, VAR’ın çağırmasını bekliyor.
VAR’a gidiyor, sadece 2 saniyede dönüp penaltıyı veriyor.
Farklı açıdan görüntü bile istemiyor.
Seni eyyamcı Mete Kalkavan seni.
Ben bunların ruhunu bilirim.
Ankaragücü’nü yıllardır doğradığını kendi de biliyor.
Geçen hafta hakem dünyasının dilinde Ümit Öztürk’ün adı dolanıyordu.
Ankaragücü’nün 4 penaltısını es geçmiş, son saniyelerde penaltıyı çalmadığı gibi VAR’ın incelemesinin ardından kornerin kullanılmasına bile izin vermemişti.
Gerçekten skandal bir karardı, bunun daha ötesi olmaz artık diyorduk.
Mete Kalkavan yaptı yapacağını, Ümit Öztürk’ün skandalını bile unutturdu tüm Türkiye’ye.
Vahşi batının en hızlı silahşörleri bile bunun kadar hızlı değildir.
Milson’un pası ile Andrej Djokanovic’in topu ağlara gödermesinin arasında geçen süre 1 saniye bile değil.
Ne zaman düdüğü ağzına götürdün de çaldın be adam?
Saniye bile değil salise beklese hayatının skandal kararına imza atmayacak.
O kadar çok Ankaragüçlü’nün bedduasını aldı ki başına bu olay geldi.
Eskiden sadece Ankaragüçlüler bu adamın hakem olmadığını söyler, kimseyi inandıramazdı.
Mete Kalkavan da her sezon onlarca maç yöneterek en fazla para kazanan hakemlerin başında gelirdi.
Hadi bakalım MHK, bu skandalın ardından bir daha Mete Kalkavan’a maç ver de görelim.
Bu pozisyon artık Mete Kalkavan’ın hakemlik hayatında bir leke olarak alnına kazındı.
Bu lekeyle o düdüğü bir daha çalamaz, çalmamalı da.
Sayın Başkan Faruk Koca, sen de o düdüğü Mete Kalkavan’a bir daha çaldırırsan, bırak bu işleri, git inşaatlarınla uğraş.
Ayrıca işte al sana büyüklüğünü göstermek için bir fırsat.
Astır o düdüğü, tüm Türkiye senin, Ankaragücü’nün büyüklüğünü kabul etsin.
Ankaragücü, tarihi açısından Türkiye’nin en büyük 5 takımı arasında.
O düdük asılırsa, güç ve futbol dünyasındaki ağırlığı açısından da Türkiye’nin 5 büyüğünden biri olur.
Bir daha hiçbir hakem Ankaragücü’nün hakkını yemeye cesaret edemez.
Bu skandaldan sonra bile Mete Kalkavan düdük çalarsa, bir daha kimse Ankaragücü’nü, Faruk Koca’yı kale almaz, bilesin.
Devre arası, Basın Sözcüsü Hüseyin Aytekin, Mete Kalkavan’ın gözünün içine bakarak yüzbinlerce Ankaragüçlü’nün içinden geçen kelimeleri sarf etmiş.
Ardından da kırmızı kart görmüş.
Ne söylediğini duyunca benim yüreğim soğudu, sizin de soğusun.
Teşekkürler Hüseyin Aytekin.
Ankaragücü yönetiminde kural nedir bilmiyorum.
Mutlaka Hüseyin Aytekin’e kallavi bir para cezası gelecek.
Önerim, hepimizin adına o sözleri sarf etti, eğer kendi cebinden ödeyecekse, destek olalım hep beraber ödeyelim.
Tekrar dönelim maça.
Teknik Direktör Tolunay Kafkas, 3-4-2-1 dizilişinden taviz vermedi ama zorunluluktan kadroda bazı değişiklikler yaptı.
Haftalardır eleştirilen Ghayas Zahid ve Atakan Çankaya’yı 11’den kesti, Emre Kılınç da cezası nedeniyle kadroda yoktu.
Tasos da sakatlığı nedeniyle İstanbul’a götürülmedi.
Tolunay Hoca, stoper üçlüsünü ortada Arda Kızıldağ, sağında Kevin Malcuit, solunda Nihad Mujakic olarak sahaya sürdü.
Ali Sowe’un arkasındaki Ghayas Zahid, Emre Kılınç ikilisi de bu maçta yerlerini Milson ve Giorgi Beridze ikilisine bıraktı.
Arda Kızıldağ, bu hafta da görevini layıkıyla yerine getirdi, Kevin Malcuit de Süper Lig’deki ilk golünü atarak galibiyette önemli rol oynadı.
Nihad Mujakic ise hala Başakşehir maçındaki hatasının etkisinde.
Dünkü maçta da takımın en kötüsüydü dersem, abartmış olmam.
Matej Hanousek de top kayıpları, final paslarındaki hataları ile Mujakic’i kötü anlamda aratmadı.
İlk yarım saatteki goller ve o penaltı pozisyonundan sonra oyun uzun süre karşılıklı ataklarla geçti.
Teknik direktör Tolunay Kafkas’ı en fazla eleştirdiğimiz konu, rakip çok oyuncuyla defans yaptığında set oyununu oynatamaması oluyordu.
Hep söyledik, set oyunu oynayacaksan sahada kilit pas atma, adam eksiltme özellikleri olan Ghayas Zahid de Milson da olmalı diye.
Milson, ikinci yarının başlarında kapanan Ümraniyespor defansını aşmak için tek başına çalıştı ama başarılı olmadı.
Bir keresinde de direğe takıldı.
Ghayas Zahid oyuna girince Milson da rahatladı.
Bir anda Ankaragücü maçı tek kaleye çevirdi, set oyunuyla 5-6 pozisyon buldu.
Ghayas Zahid’in derinlemesine paslarından birinde Milson topun üstüne basmasa skor çok daha erken gelecekti.
Yine Zahid’in pasında Gökhan Töre’nin kocaman kale yerine topu rakip oyuncuya nişanlaması son dakikaların ızdırap içinde geçmesine neden oldu.
Zahid, zaman zaman saç baş yolduran hatalarına devam etse de maçın kazanılmasında Milson’un ardından en fazla katkısı olan oyuncu oldu.
Ümraniyespor, tüm umudunu Umut Nayır’a bağlamış.
Umut bir gol attı, 4-5 pozisyonda ise dünkü maçın iyilerinden kaleci Gökhan Akkan’a takıldı.
Bu maç da geride kaldı, şimdi önümüzde tarihi bir maç var.
Ümraniye galibiyeti, camianın kenetlenmesini sağladı.
Sonuna kadar haklı olduğuna inandığım eleştiriler, şimdilik kesildi.
Ankaragücü kupayı alacaksa Tolunay Kafkas, öncelikle kadro tercihlerinde artık hata yapmamalı.
Bu taraftar, haftalardır maç boyu sıfır katkıyla oynayanları değil, şans verildiğinde varını yoğunu ortaya koyan Milson’ları, Arda Kızıldağ’ları sahada görmek istiyor.
Ali Sowe’da sorun ne ise çözülmesini istiyor.
Umuyorum, 1981 ruhu yeniden dirilir, Başakşehir maçında çok çok farklı bir Ankaragücü sahada olur.
Kupa Beyi’ne final yakışır.
İnanıyorum o final hatta o kupa bu sezon Ankaragücü’ne gelecek.
Son sözüm Ankaragücü sosyal medya ekibine.
Maçlar artık sadece sahada oynanmıyor, sosyal medyada da kıyasıya mücadele yaşanıyor.
Ankara’daki maçtan sonra Ümraniyespor medya ekibi, “Başkent değil Ümran” diye çirkin bir paylaşım yapmıştı.
Türkiye’nin Başkent’i ile sorunu olanlara ne kapak yapmışsınız be, sonsuz teşekkürler.
METİNER ERDEM