Yaşamın en çok anımsanan çağı gençlik çağıdır. Gençlik çapı etkin kalp kırıklıkları, zıtlık çekişme ve yanlış anlamalarla doludur. Gençlik çağı hem gücenmelerle, hem de neşeli anlarla anılır.
Ne denli yanlış anlaşıldığını kendini savunamadığını, kabul edilmek için ne denli mücadele ettiğini, kendini yalnız hissettiğini kişi unutamaz.
Çocukluğun bağlılığından kurtulabilmek için yeni bilgi girişine ihtiyaç vardır. Atletizm sahasına yeni gelen atlet kendisini yeni ve korkutucu bir dünyaya sunar.
Sonuçlarını bilmeden yeni deneyler yapmaya çok isteklidir.
Atlet yolunu bulabilmek için çok uğraş verir. Ama doğru bilgiye ulaşamazsa sakatlanma, sürantrene olma, başarısızlık onu köşe başında beklemektedir. Profesör Erol Alaçam’ın da gençliği atletizm sahasında geçti.
Melek Aydınoğlu – İzmir: “O dönemin kadın atleti olarak şunları söyleyebilirim. Atletizm yarışlarında seyirci vardı. Bu seyirciler antrenmanda da gelir atletleri izlerlerdi. Bu İzmir’de de diğer illerde de böyleydi. Ankara’da Erol Alaçam’ın içinde bulunduğu grubu Fahir Özgüden çalıştırırdı. Hiç bilgi saklamadan kendi rekorunu kıracak atletler yetiştirmeye çalışırdı. Erol Alaçam da efendiliği, kibarlığı ve çalışkanlığıyla bu atletlerden birisiydi.”
Alkan Oral – İstanbul: “Ben o dönem Ankara’da yaşıyordum. Erol Alaçam herkese değer veren saygılı bir atletti ve bizim gruptaydı. Yarışlar sırasında aynı gün hem gençler hem de büyükler bayrak rekoru kırıldı. Erol da bu takımın içindeydi. Başarılarını veteriner olduktan sonra da üniversitede sürdürdü, başarılı bir bilim adamı oldu.”
Aşkın Tuna – Antalya: Erol Alaçam’ın pozisyonunu bozduğunu, kötü söz söylediğini işitmedim, görmedim. Erol Alaçam, Ahmet Yakacıklı, Cengiz Akıncı, Alkan Oral, Tanju Ası aynı gruptaydılar. Beraber sahaya gelir, beraber antrenman yapar, duş alıp beraber sahadan ayrılırlardı.
Şu anda Antalya’da evimizin karşısında veteriner var. Köpeğimizi ona götürdüğümüzde veteriner şunları söyledi. “Erol Alaçam bizim üniversitede hocamızdı. Herkes dersi öğrenip, iyice anlasın diye beş kez tekrar ederdi. Üşenmeden, sabırla, tane tane anlatırdı. Herkese saygılıydı ve herkesten de saygı gördü, hocaların hocasıydı.”
Prof. Babür İncedayı – İstanbul: “Gençlik dönemimizde İstanbul Mithat Paşa Stadı’nda çok güçlü bir arkadaşlık duygusu vardı. Saatlerimizi sahada geçirirdik. Bu diğer iller için de aynıydı. 1969 ‘daki Türkiye – Avusturya Milli karşılaşması Erol’un ve benim son yarışımız oldu. Ben beş yıllığına İtalya’ya üniversite eğitimine gittim. Erol Alaçam, Fahir Özgüden’in çalıştırdığı gruptaydı. O da veteriner fakültesine girdi. Önemli bir bilim adamı oldu.”
Prof. Doğan Demirhan – İzmir: “Ankara’da bulunduğum yıllarda Erol Alaçam, Ahmet Yakacıklı, Cengiz Akıncı, Alkan Oral ve Tanju Ası beraber çalışırlardı. Antrenörleri Fahir Özgüden’di ve çok iyi antrenman verirdi. Erol Alaçam rakiplerini çok iyi takip eder, yarışlara iyi hazırlanır ve çok iyi konsantre olurdu. Aynı özeni akademik kariyerinde de sürdürdü.”
Erol Üzen – Trabzon: “Atletizm sahasının sakin, görgülü atletiydi. Yeni gelen gençlere atletizmle ilgili bilgiler verir onlara yol gösterirdi. Hem atletizm, hem üniversite hayatında başarılı olmuş bir arkadaşımızdı. Allah rahmet eylesin.”
Prof. Ersin İstanbulluoğlu – Ankara: Atatürk lisesinde ayrı sınıflardaydık. Demirspor kalecisi Altay’la beraber atletizm lise takımını yapıyorduk. Altay “5 – Fen – A’da çok iyi koşan bir çocuk var” dedi. Erol Alaçam’a “koşar mısın?” dedik o da kabul etti. O dönemde sahada arkadaşlık ve ağabeylik kültürü vardı. Şimdi bunlar yok, bireysellik var. Erol Alaçam yabancı atletizm dergilerini takip ederdi. Antrenörleri Fahir Özgüden’di. Bazen Cahit Önel de yardımcı olurdu. İsmail Hakkı Güngör 1961’de çok iyi bir genç milli takım oluşturdu. Erol Alaçam Gölbaşı sinemasına yakın Maltepe’de otururdu. Ben veteriner fakültesi birinci sınıftaydım, evine yakın bir yerde karşılaştık. Hukuk fakültesine kaydolacağını söyledi. Ben ona herkes hukuğa kaydoluyor, sen gel veteriner fakültesine kaydol dedim. O da kabul etti, yıllar sonra başarılı bir bilim adamı oldu. Allah rahmet eylesin.
Merdol Gerçin – İstanbul: “Atletizmin dünya tatlısı, rol model olarak kabul edilen atletiydi. Genellikle bayrak takımında defalarca milli ve başarılı oldu. Eski Ankara’lı atlet olarak yakından tanıdığım kültürlü, iyi niyetli bir arkadaşımdı. Atletizmden sonra akademik yaşamında da başarılara imza attı.”
Muharrrem Dalkılıç – Ankara: “1962’de Erol Alaçam’ı tanıdım. Antrenman ve yarışmalarda ciddi ve çalışkandı. Veterinerlik fakültesindeki cenaze törenine ben de katıldım. Fakülte dekanı hanımefendi Muammer Yargülü’nün abasıymış. Çok güzel bir tören hazırlanmış ben de atletizm camiası adına törende bir konuşma yaptım. Diğer konuşmacılar Erol Alaçam’ın kitap ve makalelerinden, sabrından, başarısından söz ettiler. Nur içinde yatsın.”
Sinan Özışık – Ankara: “1961’de Ankara’da atletizm lise seçmeleri vardı. Erol Alaçam çırpı gibiydi, toprak pistte toprak çivilisiyle 11,3 100m koşunca herkes şaşırıp kaldı. 1964 ve 1965’te genç milli takımda 100 m ve bayrak takımlarında yarıştı. Veteriner olduktan sonra hayvan ameliyatları yapmaya başladı. Hayvansever eski atletler ve sporcular, mahallelerinde ve stadyum çevresinde buldukları sakat hayvanları tedavi ve ameliyat etmesi için yıllarca Erol Alaçam’a götürdüler.”
Süha Erbirsin – İstanbul: “Cudi Erbirsin Ankara atletizm ajanıydı. O nedenle atletleri yakından takip ederdim. Erol Alaçam önce 100 m koşuyordu, Tanju Ası da o gruptaydı. Antrenörleri Aydın Onur’du. 400 m koşmaya başlayınca Fahir Özgüden’in çalıştırdığı gruba girdi. Erol Alaçam daha uzun yıllar atletizme devam edebilirdi. Ama ‘tik’ hastalığına yakalandı. Gözündeki bu hastalık nedeniyle start anında konsantrasyon, koşu anında ise koordinasyon sorunları yaşamaya başlamıştı. O dönemde İzmir’den Soner Coşan, Ertuğrul Oğulbulan, Eskişehir’den Orhan Aydın gibi güçlü rakipleri vardı. Üniversite eğitimi sırasında tedavi oldu ve bu hastalıktan kurtuldu. Akademik kariyeri ise başarı doluydu, Allah rahmet eylesin.
ARTUN TALAY