Süper Lig takımlarının, özellikle Fenerbahçe örneğinde olduğu gibi ve tabi buna Galatasaray ve Beşiktaş da dahil 2020-2021 sezonuna girerken oluşturdukları takım kadro yöntemlerini, masa üstü bilgisayarların hayatımıza girmeye başladığı geçtiğimiz 25 yıl önceki dönemde, daha ucuz olduğu için çok moda ve yaygın olan ‘’Toplama bilgisayar’’ yöntemine benzetmek sanırız çok abartılı olmaz.
Fenerbahçe iki yılda toplam 50 futbolcu alıp gönderdi.
Bu sürede üç ayrı teknik direktör değiştirdi. Önceki sezon uzun süre düşme hattındayken geçtiğimiz sezon ilk üçe bile giremedi.
Kulüp başkan ve yöneticileri kabul etmeseler bile spor da bir bilimdir, her bilim dalı gibi sporda da sistem, disiplin, ilkeler, kurallar ve istikrar çok çok önemlidir.
Fenerbahçe bu sezon yine başta hoca olmak üzere hemen hemen tüm takımı yeniledi.
Hoca tercihi doğru olsa bile oyun tarzları, karakterleri çok değişik oyuncuların kısa ve orta vadede başarılı olabilmeleri çok kolay görünmüyor.
Kaldı ki onlarca yeni futbolcu transfer edilmesine rağmen geçtiğimiz iki sezonda yaşanan defans ve kaleci sorunu hala çözülebilmiş değil.
Bu konuda bir istisna yaşanıp başarı gelirse bize göre spor ve futbol tarihinde mucizelerden biri gerçekleşecek.
Başkan, yöneticiler ve hocanın üzerindeki en büyük baskı ve stres şampiyonluk olacak bu da kolay sürdürülebilir bir durum değil elbette.
Fenerbahçe başkanı Ali Koç bize göre son şansını büyük bir kumar oynayarak değiştirmek istiyor.
Ama bu çok zor. Einstein’in dediği gibi her seferinde aynı şeyleri deneyip farklı sonuçlar elde edemezsiniz. Bize göre Ali Koç bu yılki tercih ve hamlelerini başkanlığa geldiği gün yaparak başlamalıydı.
İlk yıl belki başarılı olamayabilirdi ama en azından takımın bir iskeleti, sistemi oluşturularak sonraki sezonlara çok büyük avantajlarla girilirdi.
Galatasaray’a gelince hoca istikrar bakımından önemli bir avantaj ancak başarısız olan geçen yılki kadro büyük ölçüde yenileniyor. Fatih Terim şapkadan nasıl bir tavşan çıkartacak merak ediyoruz.
Beşiktaş yönetimi Sergen Yalçın’la başarıyı yakalamak istiyor ancak aynı kadro ve sistem sorunu Beşiktaş’ta da var. Avrupa kupası ilk maçında çok sıradan bir takım olan PAOK’a 3-1 yenilmesi kötü bir başlangıç oldu.Yönetimin mali sıkıntılar sonucu aciz kalıp her şeyi Sergen Yalçın’a yüklemesi haksızlık.
Trabzonspor yaşadığı büyük şampiyonluk şokunu, baskısını uzun süre yaşayacak, işleri kolay değil, hem hoca hem de önemli sayıdaki oyuncu değişimi başarı için zaman alacak. Taraftar baskısı yönetimi ve hocayı çok ciddi etkileyecek.
Bu dört takımın da hoca, kadro, sistem ve istikrar gibi önemli faktörlerin yanında en ciddi sorunları mali çöküntü, borçlar ve yetersizlikler.
Yeni sezona geçen yılın şampiyonu Başakşehir’in hem maddi hem de istikrar açısından çok önemli bir avantajla gireceği gerçeği karşısında sanırız olay yine gelip hakem tartışmalarına kilitlenecek.
Bize göre Süper Lig’e, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor ve Başakşehirspor dışındaki diğer takımlar daha etkili bir katkı sağlayacak.
Yabancı oyuncu transfer politikalarını daha ekonomik ve isabetli tercihlerle yapıyorlar. Bir dönem efsane başkan merhum İlhan Cavcav’ın çok başarılı transfer politikalarına benzer uygulamalarla büyük kulüplere adeta ders veriyorlar.
Kasımpaşa’nın Fenerbahçe ve Galatasaray’a yaptığı kıyak (!!!) buna güzel bir örnek.
Başakşehirspor’un şampiyonluk yaşadığı sezonda iki MHK başkanı istifa ederek hakemler üzerinde çok ciddi baskılar ve etkiler olduğu demeçleri verdiler. Ne yazık ki bu açıklamalar karşısında futbol kamuoyunda gereken etki ve tepki hemen hemen hiç yaşanmadı.
TFF kurullarında görevli bazı kişilerin siyasi kimlikleri ve siyasilere olan yakınlıkları tüm kararları tartışılır hale getiriyor.
Kötü, sorumsuz ve keyfi yönetimlerle borç batağına batırılıp iflasa sürüklenen dört büyük takım, kurtarma operasyonu adı altında devlet ve dolayısiyle iktidar kontrolüne girmiş durumda.
Başakşehir spor kulübünün, siyasi destek bakımından çok güçlü finans, sponsorluk avantajları sürecek.
Bütün bu tablo çerçevesinde TFF’nin tamamen siyasi iktidara teslimiyeti, tartışmalı ve çelişkili karar ve yönetimi dolayısiyle futbolumuzun geleceğini malesef pek parlak göremiyoruz.
Umarız kulüp başkan ve yöneticilerinin keyfi ve sorumsuz yönetimleri ve son 25 yıllık TFF yönetimlerinin ihmalleri sonucu iflasa sürüklenen futbolumuz başta körfez ülkeleri olmak üzere uluslar arası mali oligarklara teslim edilmez.
HALUK ÇETİN