Ne kadar da doluymuşuz.
Ne kadar nefret, kin varmış içimizde de bugüne kadar saklamışız.
Şaşıyorum.
Ankaragücü Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapılmış; parası, projesi olan varsa gelsin konuşalım, genel kurula gitmekten çekinmeyiz denmiş.
Ankaragücü’nün saygıdeğer bir yöneticisi de en doğal demokratik hakkını kullanmış, başkanlığa aday olduğunu açıklamış.
Eleştirileri de son derece saygılı, seviyeli.
Mehmet Yiğiner, henüz bu çağrıya kamuoyu önünde bir yanıt vermedi.
Bugün, yarın bir cevap gelir mi bilmem.
Bir sessizlik çöktü ortalığa.
İlk gün kanal kanal gezerek, neredeyse tüm Ankara spor medyasını Kaşıbeyaz’da ağırlayan Murat Ağçabağ da bir anda sustu.
Yerel bir web tv kanalında canlı yayına çıkacaktı, “bir yakınım hasta onunla ilgileniyorum” diyerek , bu yayına çıkmadı.
Bu kadar iddialı çıkıştan sonra tüm gözler üzerindeyken bu gerekçeyle canlı yayına çıkmaması olağan bir durum mu?
Tabii ki hayır.
Belli ki ya kendisi susma kararı aldı ya da yukarıdan bir makam topa basmasını söyledi.
Kendi düşüncemi paylaşayım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük özelliği ahde vefaya verdiği önemdir.
Kendisi ile birlikte yürümüş hiçkimseyi kolay kolay yolda bırakmaz.
Birisini sildiğinde de onun için geri dönüş yoktur, asla affetmez.
Kinine de sadıktır.
Bir önceki yazımda altını kalın bir şekilde çizerek, Erdoğan Ankaragücü’ne önem verir, Mehmet Yiğiner’i de sever demiştim.
15 Temmuz’da koşulsuz Erdoğan’ın yanında olması Mehmet Yiğiner’in Külliye nezdinde puanını artırmıştı.
Seçim öncesi, tüm eleştirilere kaşın şampiyonluk kupasını 19 Mayıs’a getirmesi de ekstra artısı oldu.
O yazımda bir iddiada bulunmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Mehmet Yiğiner mi Murat Ağçabağ mı” diye sorsalar, tercihi büyük olasılıkla Mehmet Yiğiner olur demiştim.
Hem Mehmet Yiğiner hem de Murat Ağçabağ tarafındaki sessizlik, Cumhurbaşkanı’nın konudan haberdar olmuş olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Sevgili Ankaragücü taraftarları biraz beklemekte, biraz soluklanmakta fayda var diyorum.
Bir duyum mu aldım, hayır.
Ancak 30 yılı aşkın meslek tecrübeme göre, bu sessizlik Ankaragücü için hayırlı bir sonuca vesile olacak.
Umarım önsezimde yanılmam.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nasıl ahde vefaya önem veriyorsa , bir kısım taraftarın da aynı şekilde vefasızlık örneği sergilemesi camiayı derinden üzüyor.
Murat Ağçabağ’ın açıklamalarına henüz olumlu ya da olumsuz yanıt vermese de Başkan Mehmet Yiğiner ve arkadaşları hakkında yapılan çirkin yorumlar, hakaretler, küfürler hiç mi hiç yakışmadı Ankaragücü taraftarına.
“Islak Forma Onurumuzdur” derken, kulübü ıslak formadan, köy, kasabadan Süper Lig’e taşıyanların linç edilmek istenmesi yakışık almadı.
Neler çekti bu insanlar?
Hemen gözümün önüne bir an Gümüşhane geldi.
Maç sonu 15-20 gözü dönmüş Gümüşhane taraftarı, şeref tribününün önünde bekliyor, Ankaragücü’ne ağza alınmayacak küfürler ediyorlar.
Şeref Tribünü’nden çıkan Metin Akyüz’ün bu küfürlere dayanamayıp 15-20 taraftarın arasına tek başına dalışı, arkadan başkan Yiğiner ve diğer yöneticilerin Metin Akyüz’e verdikleri destekle o stattan canlarını kurtararak çıkmaları bir film şeridi gibi gözlerimin önünden aktı gitti.
Ve bugün, bir teknik direktör kendi başarısızlığını örtbas etmek sarf ettiği sözler, bir yönetim kurulu üyesi birkaç vaatte bulunduğu için bu kişilere ağıza alınmadık küfürler, hakaretler ediliyor.
Yapmayın, etmeyin beyler, bu insanlar bu kulüp için canlarını ortaya koydular.
Çok cefa çektiler, hala da çekiyorlar.
Keşke sorunlar bitse de onlar hakları olan sefayı da sürebilseler bu kulüpte.
Mehmet Yiğiner’i de eleştirmek istiyorum.
Gümüşhane maçının ardından yaşanan olaylar, yerel basın tarafından sanki Ankaragücü taraftarı, yöneticileri olay çıkarmış gibi yansıtılmış, bu yönde haberler çıkıyordu.
O gün bizler polis, jandarma eşliğinde Gümüşhane’den çıkarken, bugün çok eleştirdiğiniz basın sözcüsü Tuna Yılmaz, sadece birkaç saat içinde medyada Ankaragücü aleyhindeki havayı tersine çevirmeyi başardı.
Tuna Yılmaz’ın o günkü performansı, Ankaragücü’nün çok büyük bir medya desteğini arkasına almasını sağladı, inanın bu destek sahaya da yansıdı.
Şampiyonlukta o desteğin öyle büyük payı oldu ki…
Ve o Tuna Yılmaz’ı, Ercan Soydaş’ı sudan gerekçelerle istifaya zorlamak yakışmadı Mehmet Başkana.
Geçmişi unutmamak gerekir, zaman zaman hatırlamakta fayda var.
O yüzden ben de hatırlatayım istedim.
Günümüze dönersek…
Futbolcularla ilgili ortada yalan yanlış iddialar dolaşıyor.
Sadece Kehinde gitti.
El Kabir’I Rizespor’a pazarlamak istiyorlar ama Karadeniz ekibi forvet tercihini Brezilyalı Wellington’dan yana kullanma kararı aldı.
Kayserispor ve Mersin İdmanyurdu’nda oynayan Wellington, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki takımında fırtına gibi esti, ilk yarıyı 15 gol, 5 asisitle tamamladı ama Türkiye’ye dönmek istiyor.
Erzurum elinden kaçırdı, Rize kaptı.
Böylelikle El Kabir boşta kaldı.
O da inanıyorum, tıpış tıpış Antalya kampına katılacaktır.
Antalya kampını bekleyelim, kim katılıacak, kim katılmayacak bir görelim sonra tepki göstereceksek, kırmadan dökmeden hep birlikte tepkimizi gösterelim.
Vefa, Ankaragücü için bir semt adı olmamalı.
METİNER ERDEM