Ankaragücü, Rize’de olduğu gibi Alanya’da da 2-0 öne geçtiği maçı kaybetti: 4-3.
Rize’deki yenilginin, sığınılacak bahaneleri vardı
Hakem Abdulkadir Bitigen, Alper Potuk’u haksız yere atmıştı, Loic Remy’nin kırmızı kartını es geçmişti, Kitsiou’nun penaltısı çok ağırdı. Vs. Vs..
Alanya’daki maçın gerekçesi ne olabilir diye düşünürken, bomba açıklama kâğıt üzerinde teknik direktör olarak gözüken Necati Erkmen’den geldi.
Meğer hava şartları yüzünden kaybetmiş Ankaragücü.
İkinci yarı yağmur aynı şiddette devam etseymiş, Ankaragücü bu maçı kaybetmezmiş.
Yani 2-0 öne geçilmesinde de sonrasında 4-3 kaybedilmesinde de kendilerinin rollerinin olmadığını itiraf etmiş hoca.
Bu açıklamayı niye devre arası yapmadınız ki Hocam?
Deseydiniz, taraftar devre arası yağmur duasına çıkar, bu maçı aldırırdı size.
Güler misin, ağlar mısın?
Aslında bir bakıma haklı da Hoca.
Bence dünkü maçla ilgili öncelikli soru, “Ankaragücü neden kaybetti değil”, “Ankaragücü nasıl oldu da 2-0 öne geçti” olmalı.
Ankaragücü’nün öyle basit taktiği var ki çözemeyen teknik direktörün ya IQ’su çok düşüktür ya da rakibi çok küçümsüyordur.
Çağdaş Atan ikinci sınıfa giriyor.
Ankaragücü’nü hiç ciddiye almamış.
Saba’yı ve Paintsil’i boş bıraktığında nasıl tehlikeli olduklarını, yayıncı kuruluşun maç özetlerini izlese bile çözebilirdi.
Demek ki buna bile gerek görmemiş.
Cüneyt Çakır’ın başlama düdüğü ile birlikte cümbür cemaat hücum edince Saba ve Paintsil cezayı kesti.
Paintsil 2 gol attı, Saba da 3 asistle maça damgasını vurdu.
Çağdaş Hoca sonra akıllandı mı, hayır.
Aynı şekilde hücum etmeye devam etti.
Buna rağmen kazandı.
Kazanmasında da Mustafa Hoca’nın önemli katkıları oldu.
Mesela, takıma sadece 3 gün önce katılan, hayatında bek oynamamış 20 yaşındaki Ali Kaan’ı, sağ bek olarak ilk 11’de başlattı.
Hücum gücü bu kadar yüksek bir takım karşısında Ali Kaan’ı 2 antrenmanla nasıl sağ bek çıkardı, ben anlamadım.
Amatör olarak bu işi yaptığını öğrendiğim twitter’daki “ankaragücüscout” adlı hesabın sahibi genç bile maçtan önce “Ali Kaan sağ bek oynayamaz” diye bas bas bağırıyor, Ankaragücü’nün koskoca ekibi bunu göremiyor.
Hayret etmemek elde değil.
Şaka değil gerçekten söylüyorum, alın ankaragücüscout’u ekibe, oyuncu analizi yapsın, sizi de hata yapmaktan kurtarsın.
Ardından takımda 6 tane önlibero varken, bir ayı aşkın süredir takımdan uzak olan stoper Pazdan’ı ön libero oynatmak da intihara teşebbüstü, ona da cesaret ettiler.
Aynı hatayı Fuat Çapa da yapmıştı, niye tekrarladı, anlamakta zorlanıyorum.
Bu arada, ilk 2 golde kilit paslarıyla Saba’yı topla buluşturan İbrahim’in performansını da alkışlamak gerekiyor.
Endri Çekici da haftalardır çok iyi,
Endri ve İbrahim Akdağ performanslarıyla, on numaraya ihtiyaç yok biz takımı sırtlarız mesajı veriyorlar.
Ama Hoca bu iki oyuncuyu henüz maçın 60-70’inci dakikalarında oyundan çıkararak takımın alternatif hücum gücünü sıfırlıyor.
Mustafa Dalcı az değil, 27 yıldır antrenör/teknik direktör olarak görev yapıyor.
Tecrübeli olmasına tecrübeli de bir türlü Süper Lig’de takımın bir numaralı ismi olmamış.
Mustafa Reşit Akçay’ın görevine son verildiğinde, o zaman da çok uğraşmıştı Ankaragücü teknik direktörlüğü için.
O zaman becerememişti, İbrahim Üzülmez tercih edilmiş, teknik direktör olamadığı gibi Ankaragücü’ndeki antrenörlük görevine de son verilmişti.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuştu, bir bakıma.
Sonra menajer Emre Yıldız, transfer komitesinde etkin rol oynayınca şans bir kez daha kapısını çaldı.
27 yıldır hayalini kurduğu Süper Lig takımı teknik direktörü oldu.
3 gün önce attığı imzası daha kurumadı.
Şimdi konuşsan birçok bahanesi olur mağlubiyete.
2-0 öne geçilen maç 4-3 kaybediliyorsa, yağmur kesildi, şanssızdık bahanelerinin arkasına sığınılmaz.
Yenilen tüm gollerde ceza sahası içinde en az 9-10 sarı lacivertli oyuncu vardı.
Yani çok oyuncuyla defans işe yaramıyormuş.
Mustafa Hoca, bu hatalardan ders çıkarırsa, uzun süre görev yapar.
Hata da ısrar ederse, 1,5 yıllık sözleşme imzaladım, arkamda Emre Yıldız, onun arkasında da Faruk Koca var diye düşünürse hata eder.
Bir iki maç daha böyle hatalarla kaybedersen, kimse tepkilerin önünde duramaz.
Bir de dikkatimi çeken bir konu var.
Transfer sezonu açıldı, değişik şeyler yaşanmaya başlandı.
Mustafa Hoca, verdiğim tüm görevleri yerine getiriyor, çok memnunum” dediği Bolingi’yi oynatmak bir yana artık kadroya bile almıyor.
Assane Diousse, Malatyaspor maçına ilk 11’de başladı, kusursuz oynadı.
Sonraki maçlarda yedekten de olsa şans bulamadı.
Paintsill, dün 2 gol attı, suratından düşen bin parça.
Gollere doğru dürüst sevinmedi bile.
Geçen hafta da oyundan çıkarken tepkiliydi.
Emre Güral’da da bir moralsizlik, form düşüklüğü var.
Bu saydığım oyuncuların hepsi, Fuat Çapa kontenjanından transfer edilen isimler.
Duyduğum, bildiğim bir durum yok ama görünen köy de kılavuz istemiyor.
Ben yine uyarımı yapayım da…
Hocam sen sen ol kadro yaparken kriterin sadece oyuncunun performansı olsun, başka kriterlerle hareket etme.
Son söz de yönetime…
Lütfen konuştuklarınızla icraatlarınız örtüşsün.
Bu takımın eksiklikleri geldiğiniz gün olan 31 Ekim 2019’dan beri aynı.
Hala söz var icraat yok.
Yoksa yok deyin.
Tamam son dakika önemli fırsatlar çıkabilir.
Kontenjanı doldurmayalım, son dakikayı bekleyelim diyorsanız taraftar da bilsin.
İkinci yarının ilk 3 haftası kader maçları oynanacak.
Geçen sezon transferi geç yaparak bu kader maçlarını kaçırmıştınız, sonuçta takım düşmüştü.
Aynı hatayı tekrar tekrar yapmayın.
Kendinizi de üzmeyin, taraftarı da.