Ankaragücü, lider İstanbulspor’u 2-1 yendi.
İki takım da geçen sezon Süper Lig’den düştü.
Ankaragücü, isminden dolayı milyon Euro’lar kazanan oyuncular topluluğu.
İstanbulspor ise komik rakamlarla oynamalarına karşın takım olma becerisini gösteren bir ekip.
Ankaragücü, tarihinde ilk kez kendisinin yarı değere sahip bir takım karşısına maçın favorisi olmadan kendi sahasında bir maça çıktı.
Herkesin favorisi İstanbulspor’du.
Ben toteme inanan biriyim.
Totemlerimden biri de sadece TRT’nin değil, tüm televizyonların Ankaragüçlü tek spikeri Alper Bakırcıgil.
Onun anlattığı maçlarda son 2 sezondur Ankaragücü’nün kaybettiği maç olmadı.
Maçı TRT Spor’dan Alper Bakırcıgil’in anlatacağını öğrendiğim andan itibaren Ankaragücü’nün en azından yenilmeyeceğine emindim.
Ankaragücü yönetimine önerim.
Nasılsa iyi oyuncu almayı beceremiyorsunuz, transfere o kadar para dökeceğinize, TRT Spor yönetimine baskı yapın tüm maçları Alper Bakırcıgil anlatsın.
İstanbulspor; Erzurumspor, Ümraniyespor gibi Ankaragücü’nü kendi sahasında bekleyip geçiş oyunu ile sonuca gitmek istese, Eryaman’dan çok rahat istediği sonuçla ayrılırdı.
Osman Zeki Korkmaz, bunu yapmadı, ilk dakikadan itibaren Ankaragücü’nün üstüne geldi.
İlk çeyrekte İstanbulspor baskısı karşısında oyun kurmakta zorlanan Ankaragücü, sonrasında oyuncularının bireysel yetenekleri ile pozisyonlar bulmaya başladı.
Ankaragücü’ne geldiği günden beri belki de en efektif oyununu oynayan Hayrullah Bilazer’in mükemmel asistini, aynı güzellikte gole çeviren Renat Dadashov takımını öne geçirdi.
Sonrasında senaryo devam etti, oynayan İstanbulspor, pozisyonları bulan ise Ankaragücü’ydü.
Final pasları ve vuruşları istenilen gibi olmayınca ikinci gol bir türlü gelmedi.
Ali Kaan Güneren’in artık klişeleşen hatası sonucu yenilen penaltı golü, son dakikalarda Stelious Kitsiou’nun oyuna ağırlığını koymasıyla kazanılan üç puan Ankaragücü’nün geleceği adına bizi umutlandıracaktı ki…
Efkan Bekiroğlu ve Renat Dadashov’un golden sonra yaptıkları, bir çuval inciri mahvetti.
Umarım yönetim gereken uyarıyı yapar, bu sorun büyümeden çözülür diyeceğim ama…
Nerede öyle yönetim?
Her sorunu olduğu gibi bunu da halı altına süpürmeye çalışırlar.
Bu kadar maç yorumu yeter.
Benim en fazla eleştiri aldığım konu, yazılarımın uzunluğudur.
Sadece maçla ilgili olmaz yazılarım, istihbaratlarımı da paylaşırım.
Bugün yazmama hakkımı kullanmaya karar verdim.
Oysa yazacak o kadar çok şey vardı ki…
Ankaragücü’nde futbolun patronluğunun Feridun Geçgel’den Levent Onuk’a geçtiği “iddialarını” mı yazsam?
Haftalardır arap saçına dönüşmüş Renaldo Cephas konusunu Levent Onuk’un bir görüşmede nasıl çözdüğünü mü yazsam?
Yoksa bazı yönetim kurulu üyelerinin taraftarla barışmak için Ömer Erdoğan’ı getirmek istediğini mi?
Bekar Evi Çocukları, geçen hafta taraftara çok büyük terbiyesizliğin yapıldığı 32 nolu locada şovunu yapmış.
Vallahi de Billahi de helal olsun.
Ama bir de madalyonun diğer yüzü var.
Localara kimse elini kolunu sallayarak giremez.
Mutlaka bir yöneticinin talimatıyla oraya akredite edilmeleri gerekir.
Bu kulüp zaten sponsor bulamıyor, loca satamıyor.
O yöneticiye, bu görüntülerden sonra kim milyon liralar verip loca satın alır, bu nasıl aymazlıktır diye mi sorsam?
Cihat Arslan hocaya basın toplantısı sonrası özel olarak “göreve devam edecek misiniz” diye kritik soru sormuşum, onun beni bile şaşırtan cevabını mı yazsam?
Bu takımın Cuma günü yapılan taktik antrenmanında yer alan bir futbolcunun, o günün akşamında takıma veda edip başka bir takıma transferine nasıl izin verebilirsiniz diye mi sorsam?
İstanbul medyasına “Cephas gitti” diye haber üfürüldükten sonra kadroda nasıl yer aldığını mı yazsam?
Sezon başı kampta güzel sonuçlar alınırken, her şey güllük gülistanlıkken tarihin en şeffaf yönetimi olacağız diyen, bizlerden de alkış alan Basın Sözcüsü Mehmet Hakkı Şanal’ın, iki yenilginin ardından yer altına inmesini mi eleştirsem?
Sırf Chiristian Bassagog’un yedeği olsun diye transfer edilen Rumen oyuncunun, Bassagog gittiği halde lisansının çıkarılmamasını mı yazsam?
Maçın son dakika golüyle kazanılmasıyla, kimlerin hesabının şaştığını mı uzun uzun anlatsam?
Yazacak o kadar şey var ki Ankaragücü’nde.
Yazıyı, bir gerçeğin altını kalın harflerle çizip, temenniyle bitirmek istiyorum.
Bu yönetim artık Ankaragücü için beka sorunu haline gelmiştir.
Yönetim istifa!
METİNER ERDEM
2 yorum
Eğer her gün bu işkence, eğer her gün bu karmaşa
Eğer her gün bu kavgaya katlanırım sanıyorsan
Sen de yaz yaz yaz bir kenara yaz bütün sözlerini
Yanılırsan çık karşıma göster kendini
Belki zamanla teker teker silinirler aklından
Anlarsın ki boşuna geçmiş bunca zaman
Dadasov onu gol sevinci zannedip eşlik etti bence öyle göründü. onu mu yazsam bunu mu dedikleriniz yine bir habercilik başarısı gibi görünüyor bence yazılar uzun diye şikayet edenlere özet çıkarın madem. yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum ve onu mu bunu mu yazsam dediklerinizi de yazıya dökmenizi bekliyorum merakla.