Ankaragücü, Eskişehirspor’u zorda olsa 1-0 yenerek en kritik maçlarından birini daha kazandı.
Hedefi olan bir rakip vardı sahada, küme düşmemek için oynuyorlar.
Belli ki Ankara’ya 1 puan için gelmişler.
Yücel İldiz de dersine iyi çalışmış, Ankaragücü’nün silahlarını iyi analiz etmiş.
İsmail Kartal’ın klasikleşen tuzağına düşmedi.
Ankaragücü topu Es Es’li oyunculara bıraktığında tüm takım hücum etmedi.
Sadece Ofoedu, Semih ve onlara yardımcı olacak bir iki oyuncu ile ileri çıktı, defansı hiç boş bırakmadı.
Enes ve Kenan’ı her an kontrol altında tutarak, kanat organizasyonlarına engel olmaya çalıştı.
Umut ve İlhan’ın defans arkasına atılan toplarla buluşmasına izin vermedi.
Geriye ne kalıyordu, uzaktan atılacak şutlar ve Erdem’in duran topları.
Sarı Lacivertliler, bugüne kadar kapalı defansları hep Erdem’in duran topları ile aştı.
19 Mayıs’a gelen rakipler, topun kornere çıkmaması, ceza sahası çevresinde serbest vuruş olmaması için özel gayret gösterirken, Es Es umursamadı bile.
Erdem, saymakla bitmeyecek kadar çok duran top kullanmasına karşın, Eskişehir defansı o kadar güzel adam paylaşımı yaptı ki hiçbirinde tehlike yaratılamadı.
Nitekim, Erdem de bu durumdan bıkınca kornerleri Kenan kullanmaya başladı.
Aslında Eskişehirspor’u da yıkan bu oldu.
Erdem’in kornerlerinde üst düzey olan motivasyon, Kenan kullanınca düştü ve Ankaragücü’nün golü geldi.
Yusuf da son haftalarda yükselen formunu ikinci kez golle taçlandırarak, artık bu formayı kimse benden alamaz dedi.
Eskişehirspor, bugün kaybetse de oynadığı futbolla ilerisi için umut verdi.
Umarım, ligde kalırlar.
Sadece 1. Lig’in değil, Eskişehir gibi bir futbol kentine Süper Lig’in de ihtiyacı var.
“Nöbetçi Golcü” (!) Semih’in kullandığı serbest vuruş Eskişehirspor adına maçın en önemli, hatta tek pozisyonuydu.
Tüm stat, kalpten gidiyordu.
Bir de kaleci Kayacan’a parantez açmak gerekir,
mükemmel üstü bir maç çıkardı.
Adanaspor maçından sonra Ankaragücü oyunları bozmalı demiştik.
Kupa Beyi de oyunları boza boza geliyor.
Dün de sahada ne yapmaya çalıştığını anlamadığımız bir hakem vardı, onu da yendiler.
Neyse gelelim beni asıl heyecanlandıran konuya.
Dün, Şeref Tribünü’nde Mehmet Yiğiner’in yanında siyasilerin yanı sıra önemli bir misafir vardı.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran…
Herkes bilmeyebilir ama Mehmet Yiğiner iyi bilir.
Ankara Ticaret Odası başlı başına, sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin en önemli ticari güçlerinden biridir.
Muazzam kaynakları vardır.
Salih Bezci’nin başkanlığı döneminde Türkiye Genç İşadamları Derneği ile ziyaretine gitmiştik.
Bezci, AnadoluJet’e resmen talip olduklarını açıklamış ama o gün için yazılmamasını istemişti.
O gün yazmadığımız için Türkiye bu girişimi duymamıştı ama bilin istiyorum.
Anadolujet’i satın almak milyarlarca dolarlık bir operasyon gerektirir.
İşte ATO da milyarlarca dolarlık bu güce sahip bir kuruluş.
Zaten o nedenledir ki Melih Gökçek, oğlu Osman Gökçek aracılığıyla ATO’yu ele geçirmek istemiş,
Külliye buna izin vermemişti.
Gürsel Baran, aynı zamanda Cumhurbaşkanı’na akrabalık bağlarıyla bağlı.
ATO, belki Anadolujet’I uçuramadı ama…
Mehmet Yiğiner, Baran’ın, dolayısıyla ATO’nun desteğini arkasına alabilirse Ankaragücü uçar gider.
Haydi hayırlısı…