Ankaragücü, hayati önem taşıyan Alanyaspor maçını 4-1 kaybetti.
Rakip, hakemin başlama düdüğünden bitiş düdüğüne kadar maçın her anında üstün olan taraftı.
Orgill penaltıyı atsa ne değişirdi bilinmez ama bilinen tek şey, Alanyaspor’un ortaya koyduğu futbolun Ankaragücü’nden 2-3 gömlek üstün olduğuydu.
Öncelikle teknik direktör farkı çok barizdi.
Erol Bulut takımına Alman disiplini getirmiş.
Basit bir örnek, 2-0 öndeler ve penaltı kazanıyorlar.
Papiss Cisse gol krallığı için mücadele etmesine karşın, vuruşu takımın penaltıcısı Bakasetas kullanıyor.
Türkiye’de başka hangi takım olsa o penaltıyı, gol krallığı için yarışan oyuncu atar.
Bir sistem kurulmuş, kimse için o sistemden ödün verilmiyor.
Gelelim İbrahim Üzülmez’e.
Geçen hafta maç öncesi röportajında takımın çok erken gol yediğinden yakınıyordu, Trabzon’da henüz 2. dakikada gol geldi.
Bu hafta da rakibin N’Sakala ile sol taraftan çok etkili oynadığından, bir hafta takımına bunu çalıştırdığını anlattı, ilk iki golde asist sol kanattan N’skala’dan geldi.
Rakibi analiz etmek, bu konuda uzman ekiplerin işi.
O analizlere göre kadro çıkarmak, önlemler almak ise teknik direktörün.
Maalesef İbrahim Üzülmez, bu konuda sınıfta kaldı.
N’skala’nın etkili olduğunu biliyorsun ama karşısına çakma sağ bek Tiago Pinto’yu koyuyorsun.
O mevkiinin asıl oyuncusu Stelios Kitsiou’yu da çakma forvet arkası olarak oynatıyorsun.
Stelios Kitsiou’yı sağ beke koysan, belki N’skala bu kadar etkili olamayacak.
İki haftadır verdiğin örneklerle ne kadar büyük, öldürücü hatalar yaptığını da adeta itiraf ediyorsun.
Haftalardır, kaybedilen puanların sebebi olarak hakemler gösterildi.
Doğrudur, Ankaragücü aleyhine ciddi hatalar yapıldı ama üst üste 3 hafta başka hangi takım penaltı kazanmıştır, onu da konuşmak lazım.
Bu yenilgi 7’den 70’e tüm Ankaragüçlüler’in içini acıttı.
Maç sonu taraftarın ağırlıklı yorumu küme düşüldüğü şeklindeydi.
Kırgındılar, kızgındılar.
Kimisi eski yönetime, kimisi yeni yönetime.
Sosyal medyada karşılıklı suçlamalar başladı.
Ama şu an kavganın sırası değil.
Sağduyulu olmalı.
Ankaragücü için susma zamanı.
Ne diyordunuz daha geçen hafta:
Ankaragücü’nün olduğu yerde umutlar tükenmez…
Sadece 7 gün içinde Ankaragücü’nün geleceği şekillenecek.
Taraftara, yönetime, muhalifine, destekçilere çağrım.
Çok değil sadece 7 gün bekleyin.
Benim de çok yazacaklarım, söyleyeceklerim var ama bekleyeceğm.
Şimdilik sevgili İbrahim Üzülmez’e ve Başkan Fatih Mert’e birkaç öneride bulunacağım.
Sayın Üzülmez, Ankaragücü sizinle görüşmeye başladığında Bursa’dan çok sayıda dost aradı, yazdı, çizdi
Üzülmez sizi çok üzer aman dikkat dedi, yönetim kulak tıkadı, sizi bu göreve getirdi.
Bak Bursa’da senden sonra gelen teknik direktör 3’te 3 yaptı.
Demek ki seni göndermekte haklılarmış.
Geçen hafta ayağının tozu ile maça çıktın, eline verilen kadroyu sahaya sürdün.
Bu takım maç seçiyor, bilemezdin.
Trabzon’daki dirençli futbolu kendi eserin sandın.
Aynı kadroyu Alanya maçında sahaya sürdün.
Sonuç ortada.
Ben her hafta muhtemel kadroyu neredeyse yüzde 100 isabetle tutturmaktan inan bıktım.
Bir hafta da teknik direktörün bizi şaşırtmasını istiyorum.
Aynı kadrolar çıkarılarak, aynı hatalar yapılarak, başarı gelmez.
Bu isimlerden krallar, filozoflar bile takım çıkaramadı.
Bir farkın varsa ortaya koy, cesur ol.
Bu taraftar kaybetse de cesurları sever.
Önünde çok kritik Göztepe ve Galatasaray maçı var.
Şunu bil, geçen yıldan kalan bir hesaptan dolayı çok dirençli bir Göztepe ile karşılaşacaksın.
Sen de hazır ol takımını da hazır et.
Galatasaray maçı, bu takımın son vitrin maçı, sana bile ihtiyaç olmaz.
Bu yüzden İzmir’de de kaybedersen, Ankara’ya gelmene bile gerek kalmaz.
Son söz Fatih Mert Başkan’a.
2 haftadır çok yorgun ve üzgün görüntü veriyorsun.
Lütfen sen teslim olma.
Helallik istemenin zamanı değil.
Bu taraftar sana inanıyor.
Ayağa kalk ve diren.
İnanıyorum ki İzmir’de alınacak bir galibiyet, Ankaragücü’nün makus talihini değiştirecek.
Bu değişimin kahramanı sen ol.