Ankaragücü, aynı puana sahip olduğu Beşiktaş ile golsüz berabere kaldı.
Haftalardır dört gözle beklenen maç, tam da beklediğim gibi geçti.
Beklentim; kapalı gişe oynanan maçta Ankaragücü’nün kazanmak için olağanüstü gayret göstereceği ama hakemlerin buna izin vermeyeceğiydi.
Aynen öyle oldu.
Zaten Beşiktaş yönetiminin maça Ali Şansalan’ın atanmasından sonra “Aslında biz de bu hakemi istemiyoruz” diye serzenişte bulunmalarından bu maçta bir şeyler olacağı belliydi.
Bu takım, taraftarıyla bütünleştiğinde başaramayacağı hiçbir şey yok.
Yeter ki izin verilsin.
Maalesef hakemler bu izni vermiyor ve Ankaragücü’nün de sesi çıkmıyor.
Tek eksiği gol olan maçta ne ararsan vardı.
Az kalsın dünya futbol tarihinde sahada yaşanan ilk cinayete de bu maçta tanıklık edecektik.
Kaleci Korcan Çelikay’ı Allah korudu desek abartmış olmayız
El Neny bu pozisyonu nasıl kartsız atlattı, VAR nasıl devreye girmedi birileri izah eder umarım.
Efendim pozisyon gereğiymiş.
Ne demek pozisyon gereği, El Neny istese ayağını çekerdi, çekmedi.
Hele ki Atiba’nın pozisyonu…
Dünyanın neresinde olursa olsun hakem kararına itiraz için topu sertçe yere vuran oyuncu sarı kart görür, Atiba’nın sarı kartı vardı, ikinci sarı karttan oyundan atılmalıydı.
Tribündeki 20 bin kişi gördü, sahadaki 4 hakem, VAR’daki 2 hakem göremedi.
Hakemler maçın başından sonuna art niyetliydi.
Sadece bu maçta değil, Ankaragücü bu sezon hemen her maçta hakem kurbanı oldu.
Hakkını arayan olmadı.
Bu maçtaki hakem hataları da muhtemelen bugün yarın konuşulacak, konu kapanacak.
Ankaragücü’nün haklarını kim arayacak bilemiyorum.
………………………………………
Beşiktaş, sezon başından beri çok kötü oynuyor ve birileri son haftalarda Beşiktaş’ı zirve yarışına sokabilmek için olağanüstü gayret gösteriyor.
Geçen hafta bu zihniyetin mağduru Alanyaspor’du, bu hafta da Ankaragücü.
Tüm dünyanın gördüğü bu orta oyununu 38 yaşındaki kaptan Sedat’ın görmemesi nasıl izah edilir anlayabilmiş değilim.
Ankaragücü olağanüstü mücadele etti, 70’li dakikalarda yoruldu.
Sedat’ın 75. dakikada çıkarken biraz zaman çalmak istemesinin sarı kartla cezalandırılması bile abartı ama Kaptan’ın yaptığı da affedilecek cinsten değil.
Hakem Ali Şansalan’ın ikinci sarıyı göstereceğine direkt kırmızı kart çıkarması bir diyalog yaşandığının göstergesi.
Maçtan sonra soyunma odasının çıkışında bekledim, sırf bu diyaloğu Sedat’ın ağzından duymak için.
Katan, “Beni oyundan atmak için adım adım takip etti. Ağzımdan bir şeyler çıkmış olabilir, hatırlamıyorum” diye anlattı pozisyonu.
Belli ki küfür var.
Bu kadar dar kadroda, şimdi en az 2 ya da 3 maç ceza gelecek.
Yönetim bir şey yapar mı, tabi ki yapamaz.
Parasını ödemediğin oyuncuyu nasıl cezalandıracaksın?
……………………………………..
Maçta sarı lacivertlilerin tümü olağanüstü mücadele etti.
Ama yetenekler sınırlı, mücadele bir yere kadar yetiyor.
İlk yarıda mükemmel oynayan Hasan Kaya için buradan Aykan Atik’e bir kez daha teşekkürler.
Kayserispor maçında son dakikalarda Hasan’ı oyuna aldığı için Aykan Atik’i eleştirenler şimdi utanıyorlardır.
Kendisi de “Hasan’ı sahada gördüğümde tüylerim diken diken oluyor” diye duygularını samimi bir şekilde dile getiriyor.
Orgill’in o yorgunluğa rağmen gösterdiği performans, Korcan, Pazdan, Kulusiç, Kitsiou…
Hele ki dün Pinto.
Bunlar mücadelelerini yetenekleri ile süsleyenler, izledikçe keyif alınan oyuncular.
Diğerleri ise yetenekleri kısıtlı, sadece mücadele ediyorlar.
Bu takıma aşıladığı mücadele gücünden dolayı da Metin Diyadin’i kutluyorum.
Dünkü maçla ilgili tek eleştirim, Sadaev ve Aydın ısrarına olacak.
Her pozisyonda topu ezdiler, ayaklarına gelen her topu kaybettiler, bir ikili mücadele dahi kazanamadılar.
Neden bu ısrar anlayabilmiş değilim.
Aykan Atik’in Hasan Kaya’yı keşfettiği gibi, niye bir Alper Önal, Berke Gürbüz, Ahmet Can Arık denenmez?
Çekinmeyin, deneyin ya!
Şunu garanti ediyorum, Aydın’dan, Sadaev’den kötü oynamazlar, diğer arkadaşlarını gibi sonuna kadar mücadele ederler.
……………………………………
Tribünler harikaydı, özellikle Gecekondu.
Türkiye’nin en iyi taraftar grubu olmayı açık ara hak ediyorlar.
Sağ ve Sol Kapalı, BEÇ onlara eşlik ettiğinde stat tam anlamıyla rakibe cehennem oluyor.
Maç öncesi Maraton’da Türk Bayrağı açıldığında aklıma o tribündeki kareografiler geldi.
Tribünleri bölme, parçalama girişimleri maalesef başarılı oldu.
Bu yüzden Ankaragücü son 1 yıldır, önemli ölçüde taraftar da kaybetti.
Dün Maraton tribünü tamamen doluydu ama bir şeyler eksikti.
En kalabalık tribünde tek seslilik yoktu.
Nasıl olsun ki ortadan ikiye bölünmüş bir tribünde?
Şöyle bir hayal ettim, bölünmeseydi de Maraton tüm gücüyle Gecekondu’ya eşlik etseydi, nasıl olurdu stat diye.
Özlemişiz Maraton’u.
………………………
Dün benim için zor bir akşamdı.
Çok sevdiğim spor yazarı abim Mustafa Bozdemir’i hastaneye bırakıp maça geldim.
Sonrasında beyin kanaması geçirdiği, acilen ameliyata alındığı haberini aldım.
Maçın ardından basın toplantısını bile beklemeden hastaneye gittim.
Ameliyat başarılı geçmiş, sağlığı yerinde.
Sevenlerine duyurulur.
Geçmiş olsun Mustafa Bozdemir abim.