Ankaragücü taraftarına önerim:
Ne Yiğinerci, ne Ağcabağcı olun.
Seviyesi düşen, hatta don rengine kadar indirgenen bu tartışmanın Ankaragücü’ne bir gram bile faydası olmaz.
Murat Ağcabağ’ın “CUMA!!!” paylaşımı camianın bir kısmında çok büyük beklentilere yol açmıştı.
Hafta içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiği fotoğraf paylaşılmış, ardından Murat Ağcabağ’ı destekleyenlerce sosyal medyada 100 milyon lirayı dillendirilmeye başlamıştı.
Ağcabağ’ın 100 milyon liradan 1 milyon Euro’ya düşmesi büyük hayal kırıklığı yarattı.
Ha! Bugünkü yönetimden Ankaragücü’ne kim 1 milyon Euro bağışlar derseniz, cevabım hiç kimse olur.
Başkan Mehmet Yiğiner’in geçen sezon transfer yasağını kaldırmak için plaka bozdurduğunu bizzat İsmail Kartal anlatmıştı, bugün Murat Ağcabağ, “verdiği paraları geri aldı” derken, plaka bozdurmanın bir bağış olmadığı da ortaya çıkmış oldu.
1 milyon Euro’nun Ankaragücü başkanlığı için bir önemi var mı?
Yönetime girmek için kimse 1 milyon Euro vermez ama başkan olmak için bu parayı verecek onlarca kişi çıkar.
1 milyon Euro dediğin artık orta üst sınıf bir ev, üst sınıf bir araba parası.
Ankaragücü başkanlığının gücüne sahip olmak için kim bu fedakarlıkta bulunmaz ki?
Onun için kimse, Murat Ağcabağ’ın kişisel olarak vaat ettiği 1 milyon Euro’yu gözünde büyütmesin.
Kişisel olarak Ankaragücü kasasına koyacağı paradan çok, kimin arkasında güç var, ona bakmak gerekir.
Güç derken tabii ki anlatmak istediğim siyasi güç.
Sakın kimse, bu kulübe siyaset sokmayın demesin, siyaset kulübün kılcal damarlarına dahi girmiş durumda.
Sadece Ankaragücü’nün mü ?
18 kulübün 18’i de siyasetle iç içe yaşıyor.
Öyle ki kulüplerin gelirleri, yönetimin siyasi gücü kullanma oranına göre artıyor ya da düşüyor.
Mehmet Yiğiner’i suçluyoruz ya, hiçbir plan, projesi yok diye.
Kimde var plan, proje Allah aşkına?
Başakşehir, Konya, Rize’nin tüm gelirleri kamudan.
Alanya’ya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hamilik yapıyor, Kayseri’nin hamisi de daha düne kadar Mehmet Özhaseki’ydi.
Birçok kulüp atama gibi gelen zengin başkanlar ya da belediyelerce finanse ediliyor.
Zengin başkanlar da verdikleri paranın karşılığını misliyle devlet ihaleleri ile alıyor.
Bu nedenle yöntemi yanlış olsa da Mehmet Yiğiner’in belediyeden, bakanlıklardan para, sponsorluklar istemesi doğrudur, Ankaragücü’nün hakkıdır.
Mehmet Yiğiner bu saatten sonra kamudan kaynak bulabilir mi?
Çok ama çok zor, olağanüstü bir performans göstermesi gerekir.
Çok hata yaptı, belediye ve iktidar ile arasındaki köprü olan Murat Ağcabağ’ı, Tuna Yılmaz’ı, Ercan Soydaş’ı yönetimden uzaklaştırarak karşısına alması en büyük yanlışı oldu.
En fazla birlik beraberliğe ihtiyaç olunan bir dönemde, bu kötü hamle ile kulüpte kardeş kavgası başlatmış oldu.
Taraftar bölündü, futbolcunun yönetime olan inancı azaldı.
Bu kulübün delege yapısı ortada.
Neredeyse tamamı esnaftan oluşan delegeler seçecek başkanı.
Mehmet Yiğiner’i bu delege yapısıyla devirmek mümkün mü?
İmkansız ötesi.
Murat Ağcabağ’ın bunu bilmesine karşın, başkan adayı olarak ortaya çıkıp, somut bir şey sunmadan seçim istemesi; Mehmet Yiğiner’in başlattığı kavgayı körüklemekten başka bir amacı olmayan hamle olarak ortada kaldı.
Bundan sonra ne olur?
Acilen akil adamlar devreye girmeli, tarafları bir araya getirerek bu kardeş kavgasına son verilmeli.
Kim olur bu akil adamlar?
Taraftar gruplarının liderleri, eski başkanlar, yöneticiler, taraf olmamış camianın sevilen isimleri olabilir.
Mehmet Yiğiner’in, züccaciye dükkanına girmiş fil gibi ortalığı darmadağın ettikten sonra söylediği ,“ Ne olursa olsun Murat da bizim kardeşimizdir, gelsinler kulübe konuşalım” demesini önemsiyorum.
Barış adına önemli bir adım olarak görüyorum, bu adıma karşılık verilmeli diye düşünüyorum.
Bu kavga sonlandırılmazsa ne olur?
Maalesef, Mehmet Yiğiner’in Bursalı gazeteci arkadaşımız aracılığyla sunmaya çalıştığı pembe tablo kısa sürede dağılır.
Arkadaşa göre, paralar tıkır tıkır ödeniyor, kimse TFF’ye başvurmamış, hatta dünya çapında ses getirecek 3-4 de yeni transfer kapıda bekliyor.
Hayaller bunlar da, ya gerçekler!
Dünya çapında transferler, sezon başı kadroda düşünülmeyen, şimdi kampa davet edilen Szukula ve Nduka mı acaba?
Futbolcu TFF’ye başvurduğunda illaki ayrılacak diye şart yok ama tek taraflı fesih hakkı kazanmak için belli bir süre ödeme için beklemesi gerekiyor.
Dje’ye TFF’den gelen performans parasından ödeme yapıldı, onun sorunu geçici olarak çözüldü.
Mokhtar’ın kulübe verdiği süre sona erdi, sanırım gitmek istiyor, bugün yarın gidebilir, belki de gitmiştir bile.
Bu arada Mokhtar ile ilgili bir ayrıntı paylaşayım, ilk 5 hafta süperdi, gol ve asist yükünü taşıyordu.
Sonra performansı düştü, sebebi para değil, İsmail Kartal ile yaşadığı sorundu.
İsmail Kartal, defansa yardımcı olmuyor diye bir maçta kesince, küstü, bir daha da oynamadı.
El Kabir’in bekleme süresi bildiğim kadarıyla 7 Ocak’ta doluyor, teklif geldiği an gidebilir.
Bifouma ve Hopf ‘da da durum aynı.
TFF’ye başvuran diğer oyuncular, bir teklif olmadığı için fesih hakkını kullanmayıp bekleyeceklerdir.
Putsila ve Kehinde, süresi içinde ödemeleri yapılmadığı için sözleşmelerini tek taraflı olarak feshederek ayrıldı.
Anlaşıp ayrılsalar, alacaklarına karşılık bonservisleri verilse iyi olacaktı.
Şimdi içerideki paralarını da alabilecekler, bir milyon Euro’ya yakın para da bunlara gidecek.
Sonuçta bu kavga biter, futbolcular bir süre daha ikna edilirse, işler bir nebze olsun yoluna girebilir.
Mehmet Yiğiner, yerel seçim kozunu çok iyi kullanabilecek bir başkan.
Yeter ki ona bu fırsat verilsin.
METİNER ERDEM