Son yıllarda dudak uçuklatan paralarla gerçekleştirilen transferler, devasa yatırımlar, kulüp satın alımlarıyla tam bir endüstri haline geldi futbol.
Seyir zevkinden öte, büyük paraların döndüğü futbol artık dünyada karlı bir yatırım alanına dönüştü. Petrol ve dolar zengini Araplar, iyiden iyiye futbola merak sararak çılgın rakamlarla futbola yatırım yapmaya başladı. Bu çılgınlık hala da sürüyor.
Üst düzey futbolun oynandığı İngiltere (Premier Lig), İspanya (La Liga), Almanya (Bundesliga) İtalya (Serie A), Fransa (Ligue 1) gibi ülkeler Arapların ve dünyaca ünlü zenginlerin çekim merkezi oldu, olmaya da devam ediyor.
Kuşkusuz çılgın paraların döndüğü bu liglerde boy gösteren futbolcuların kazancı da müthiş rakamlara ulaştı. Dünyanın gözde liglerinde ter akıtan futbolcular, transferlerde aldığı milyon dolarlarla adeta para içinde yüzmeye başladı. Yanı sıra yayın ihalelerinde de korkunç rakamlar saçıldı.
Yani üst düzey futbolun oynandığı liglere, Şampiyonlar Ligi’ne damgasını vuran kulüplere dünyanın sayılı zenginlerinin yaptığı korkunç yatırımlar futbolu artık endüstri haline getirdi.
Eğer haberler doğru ise futbol yatırımcılarının hedefinde şimdi de Türk kulüpleri varmış. Hatta Başakşehir Futbol Kulübüne Arap yatırımcıların talip olduğu bile söylendi. Haber kesin bir dille yalanlanmadı. Ancak kulüp başkanı Göksel Gümüşdağ, yabancı sermaye ile ortaklık yapmalarının olası olduğunu açıkladı. Öyle görünüyor ki, Arap sermayesi yakın gelecekte Türk futboluna da yatırım yapacak.
Son günlerde ivme yakalayan, çıkışa geçen Türk futboluna yabancı sermayenin ilgi göstermesi son derece doğal. Hem de futbolun çok sevildiği bir ülkeye niye yatırım yapmasınlar? Yine de tarihi geçmişleri bulunan, taraftarı ile özdeşleşen Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın satılmayacağını düşünüyorum. Hem o tutkulu taraftarı izin vermez buna. Bilmem yanılıyor muyum?
Yeri gelmişken ülkemizdeki futbol emekçilerinin durumunu irdelemekte yarar var.
Süper Lig’deki oyuncuların bir bölümünün bol sıfırlı transfer paralarıyla görkemli yaşam sürdürdükleri aşikar. Ekonomik anlamda çok iyi sayılabilecek gelir düzeyine sahipler. Fenerbahçe, Beşiktaş , Galatasaray ve Trabzonsporlu futbolcuların kazançları ülke ortalamasının, hatta bazı Avrupa ülkelerinin bile üstünde.
Ancak bu niteleme tüm Süper Lig oyuncuları için geçerli değil. Zaten ekonomik anlamda sıkıntı çeken kulüplerin bol para harcama lüksleri de yok. Yine de Süper Lig’de top koşturanların ekonomik durumu üç büyük kulüp oyuncuları kadar olmasa da günümüz koşullarında iyi sayılır.
Asıl sıkıntıyı, TFF 1. Lig’deki bazı takımlar ile ikinci ve üçüncü ligde ter akıtan oyuncular yaşıyor. Kulüplerin ekonomik sorunlarından ötürü çoğu transfer paralarını aylarca, hatta yıllarca alamıyor, çaresizleri oynuyorlar. Amatörlerin çilesi, sorunu dağları aşıyor.
Ekonomik sorunlar yaşayan, alacakları ödenmeyen futbol emekçilerinin hakkını koruyabilecek, onlar adına mücadele yürütebilecek sendikanın olmayışı önemli bir eksiklik. Profesyonel Futbolcular Derneği’nin (PFD) yaptırım gücü yok, etkili değil.
O nedenle sendikalaşmanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Rahmetli Metin Kurt, 1970’li yıllarda futbolcuların sendikalaşmasına ön ayak olmuş, sendika bile kurmuştu.
Ne var ki, başına gelmeyen kalmamış, futbol dünyasından aforoz edilmişti. Yine geçmişte Cihat Arman, Gündüz Kılıç, Turgay Şeren, Recep Adanır, Fikret Kırcan, Candemir Berkman ve milli takımda oynayan diğer oyuncular birlikte sendika kurdu. Ama ne yazık ki bu sendika ilgisizlikten ötürü kapandı.
Hak-İş’e bağlı Futbol-Sen faaliyette. Ama bu sendikanın bugüne dek ne yaptığı, hangi hakları sağladığı bilinmiyor. Yani kağıt üzerinde kalan bir sendikadan öteye geçemedi. Onun için daha etkin sendikaya ihtiyaç var.
Burada görev bizatihi futbolculara düşüyor. Özellikle alt liglerde top koşturan futbol emekçilerine. Profesyonel futbolcu sayısının 5 ile 10 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Kulüp yönetimleri futbolcuya verdiği sözü tamamıyla yerine getiremiyor. Özellikle 2. ve 3. Lig kulüpleri sosyal sigorta primlerini tam yatırmıyor. Yabancı futbolcuların sendikaya ihtiyacı yok. UEFA-FIFA onların hakkını zaten koruyor.
Futbol emekçilerinin çoğunluğu sendikanın ne olduğunu tam bilmiyor. Sendikalaşmak için temel çok sağlam olmalı. Özellikle büyük kulüplerde top koşturan futbolcuların sendikaya üye olmaları sağlanmalı. Ancak bir yaptırım gücü olur, kamuoyundan destek görür.
Ama para içinde yüzen bu futbolcuların kaçı sendikaya üye olur orası meçhul. Kuşkusuz içlerinde sendikaya sıcak bakanlar da vardır.
Çünkü kendileri için olmasa da aynı sahada top koşturduğu diğer meslektaşları için bu dayanışmayı göstermeleri gerekiyor.
Futbol nankör bir oyun. Bugün el üstünde tutulanlar, yarın uzun süren sakatlık, sürekli oynayamamaktan ötürü unutulur, gözden düşer parasını bile alamaz. Sendikalaşma yabancı oyunculardan çok yerliler için acil ihtiyaç.