Hiç kuşku yok ki, sezona şampiyonluk iddiası ile başlayan Fenerbahçe’nin ilk yarıyı dördüncü sırada bitirmesi ne yönetimi ne de taraftarı hoşnut etti.
İlk yarıda genelde iç sahada kazanan, dış sahada yengi yoksulu olan Fenerbahçe’nin ortaya koyduğu futbol tam not alamadı. Bir hafta başarısı ile sevindiren diğer hafta özellikle deplasmanlardaki yenilgilerle sevenlerini üzen takım çok tartışıldı. Teknik direktör Ersun Yanal’ın sezon başındaki oyuncu tercihleri, sistemi, takım kurgusu kendisini bir anda hedef tahtasına oturttu.
Yanal’ın önceki yıllarda oynattığı oyundan eser kalmadığı, oyuncu değişikliklerinde geç kaldığı, hatta oyunu yeterince okuyamadığı yönünde eleştiriler yoğunluktaydı. Çoğunda doğruluk payı vardı eleştirilerde. Sakatlık olsun, cezalar olsun ya da oyuncuya güvensizlikten olsun ideal takımı bir türlü oluşturamadı. Dene babam dene. Ne var ki, elinde yeterlileri varken mevkisi ile ilgisiz oyuncuları değişik bölgelerde oynatmakta ısrarcı tutum takındı. Tabii, iç sahalarda kazanılsa da dış sahalarda yenilgi ve beraberlikle ödendi ısrarcı tutumun faturası.
Öyle ki, hoşnut etmeyen oyun ve yitirilen puanlardan ötürü Başkan Ali Koç ile Ersun hoca arasında üstü kapalı gerilim yaşandı. Beşiktaş karşısında alınan galibiyet sonrası Yanal’ın Başkana göndermede bulunması ikili arasındaki hoşnutsuzluğu gizli kalsa da bir ölçüde su yüzüne çıkardı.
Hemen ardından, ilk yarının son maçı dış sahada kazanılan üç puan gerilimi öteledi, barış sağlandı. Belki de Jailson 32 metreden savurduğu füze ile Ersun Yanal’ı ipten aldı. Belli aralıklarla ilk 11’de kendine yer bulan, futbolundan dolayı eleştirilen Brezilyalı, Çaykur Rizespor’a attığı alkışlanacak golle hem takıma hem de hocasına hayat verdi. Bu gol belki de olası şampiyonluğun işaret fişeğiydi.
Fenerbahçe’nin ilk yarıda en sırıtan yanı savunma hattı ve sürekliliği olmayan, bir maçta kurtarışları ile maça damgasını vuran diğer maçta beklenmeyen hatalar yapan, topları sektiren kaleci Altay’dı. Bir anlamda deneyimsizliğinin kurbanı oldu bir çok maçta genç kaleci. Yine de kredi tanıdı taraftar ve hocası yetenekli olmasından ötürü Altay’a.
Elbette ki, geçen sezonun başarılı oyuncusu Hasan Ali’nin müzmin sakatlıktan sıyrılamaması, diğer futbolcuların da sık sakatlanması takımı olumsuz etkiledi. Asıl sorgulanması gereken sakatlıkların neden sık yinelenmeseydi? Başkan Ali Koç da yakınmıştı bu önemli sorundan.
Fenerbahçe, ilk yarıyı daha üst sıralarda, hatta lider tamamlayabilirdi. Ancak, dış saha maçlarında istenilen başarı bir türlü gerçekleşmedi. Yani, deplasmanlardaki başarısızlık bugünkü tabloyu oluşturdu. Hiç hesapta olmayan ligin dibine çivileyen Antalyaspor ve Kayserispor karşısındaki yenilgiler taraftarı en çok üzen maçlardı.
Her takım gibi Fenerbahçe’nin de ara transferde oyuncu alması kaçınılmaz. Ersun hocanın raporu doğrultusunda, yönetimin aksayan, eksikliği hissedilen bölgelere takviye yapacaktır. İlk yarıda neredeyse takımı tek başına sırtlayan Vedat Murigi’nin yanına bir golcü, kanat, defans ve orta sahaya bir çok oyuncuya gereksinim olduğu aşikar.
Neredeyse 7 takımın şampiyonlukta iddialı olduğu ikinci yarıdaki zor puan mücadelesinden yengi ile çıkmak hiç de kolay değil. Hele hele 2014’ten bu yana taraftarın coşkusu ortada iken takviye şart.
ŞÜKRÜ KARAMAN