Ankaragücü, Faruk Koca-Hikmet Karaman tartışmasının gölgesinde oynanan maçta ligin flaş ekiplerinden Gaziantep FK’ya Eryaman’da 1-0 yenildi.
Maç öncesi kadro açıklandığında ciddi sürprizlerle karşılaştık.
En başta da Saba’nın yokluğu.
Kulübün hafta içi açıklamalarında Saba ile ilgili olumsuz hiçbir bilgi yoktu.
Takımın gol bölgesindeki tek kozu sakatmış, maçta öğreniyoruz.
Sakatlık ve cezalardan dolayı Borven (10 gol, 1 asisit), Paintsil (10 Gol), Saba (3 gol, 8 asisit), Badji (2 gol), Geraldo (1 asisit), Atakan (1 gol) yok.
Ankaragücü, bu sezon 43 gol atmış, bu gollerin neredeyse yüzde 90’ına etki eden 6 oyuncun sakat ya da cezalı.
Bu yokluklarda mevcut kadroda skora en fazla etki eden Emre Güral da (4 gol, 3 asist) 11’e alınmamış.
Sezonun en kritik maçında hayatında değil Süper Lig, TFF 1. Lig’de bile ilk 11 oynamamış Embiya Ayyıldız tercih ediliyor.
Niye?
Sosyal medyada Embiya’ya şans verilmesini isteyenler çoğunlukta diye.
Bunca yıllık tecrübem, eğer kadro tercihlerini sosyal medya yorumlarına, taraftarın, basının isteklerine göre yaparsan, sonunu hayırlı olmayacağıdır.
Oyunda olduğu sürece Embiya’yı izledim.
Omzundaki yükü kaldıramadığı o kadar belliydi ki.
İnanın en mutlu olduğu an, dördüncü hakemin oyuncu değişimi sırasında onun numarasını kaldırma anıydı diyebilirim.
Embiya kötü oyuncu değil, belki de ileride Ankaragücü için çok önemli roller üstlenecek.
Ama bugün Borven’in, Saba’nın, Paintsil’in, Badji’nin, Geraldo’nun olmadığı bir maçta tüm yükü omuzlayacak tecrübeye sahip değil.
Hikmet Karaman tecrübesinde bir hocanın bunu hafta içinde görmesi, kadro tercihini ona göre yapması gerekirdi.
İstatistikler, maçın en etkili isminin Daniel Lukasik olduğunu gösteriyor.
8 ikili mücadelenin tamamını kazanmış, 4 top çalmış, rakibin bir gollük pozisyonunu uzaklaştırmış, yüzde 80 isabetli pas yüzdesiyle oynamış.
1 önemli pas atmış, ceza sahasına yaptığı 1 orta isabetli olmuş, 1 de isabetli uzun pas vermiş.
7,6 puan almış bu performansla.
Onu 7,5 puanla Zvonimir Sarlija ve Endri Çekici, 7,1 puanla da Stelious Kitsiou izliyor.
Maçı kazanan Gaziantep’te bile en yüksek puan 7,5 ile Miranda’nın.
Onu kaleci Günay Güvenç izliyor.
Günay konusuna değineceğim ama şimdi Hikmet Hoca’ma sormak istiyorum.
Bir maçta hata yaptı diye Lukasik’i kestin, yüzüne bile bakmadın.
Peki, onun yerine tercih ettiğin İdris Voca’dan ne verim aldın?
İdris Voca’ya tanıdığın şansın yarısını Lukasik’e tanısaydın, Ankaragücü belki de çok farklı yerlerde olmaz mıydı?
Hikmet Hoca, Ankaragücü’nü daha önce 3 kez ipten aldı.
Dördüncü kez de ipten alacaktır, buna yürekten inanıyorum.
Ama çizerek, karalayarak değil.
Dünkü maçın skoru, eksiklerden kaynaklı olarak Ankaragücü aleyhinde olmuştur.
Yoksa karşısında “pamuk helva” gibi bir takım vardı.
Ankaragücü eksiklere rağmen, 7-8 kez rakip ceza sahasında pozisyon yakaladı ama olmadı.
Bir Borven, Paintsil olsa sonuç çok farklı olurdu.
Bu maçı, ders alarak geride bırakmak gerekiyor.
İlk dersi Hikmet Hoca’nın alması, kadro tercihlerinde tutucu olmaması, bir hata yaptı diye oyuncuların üstünü çizmemesi gerektiğini bir kenara yazması gerek.
Bir dersi de Faruk Koca’nın alması gerek.
Böyle kritik dönemde doğruluğuna yüzde 100 inansan da içinden geçen her şeyi söylememek gerekiyor.
En azından usulde hata yapmaması gerekiyordu.
Gördüğü yanlışı direkt Hoca’ya değil de aracılara, profesyonellere anlatması gerekiyordu.
Beni üzen, aslında her kulüpte böyle kritik süreçlerde yaşanabilecek tartışmanın sosyal medya üzerinden servis ediliş biçimi.
Hikmet Hoca, bu kulübün sahibi değil, bir çalışanıdır.
Kendisi eleştiriliyorsa, bu eleştiriden alması gerekenleri almalı, konuyu tartışma boyutuna taşımamalıydı.
“Benden hesap mı soruyorsunuz” diye konuyu tartışma boyutuna taşıması doğru değildi.
Ayrıca, gerekirse hesap da sorulur
Ama dediğim gibi Faruk Koca’nın da Hikmet Hoca ile direkt tartışma içine girmesi son derece yanlıştı.
Birileri bizden bu olayda taraf olmamızı istedi, olmadık.
Hatta Gaziantep maçı bitene kadar tek bir satır yazmadım, sosyal medyada paylaşımda bulunmadım.
Öncelikle taraf olacak bir konu yoktu ortada.
Hikmet Hoca’nın bu takımı getirdiği nokta ortada.
Kimse hakkını inkar edemz.
Faruk Koca’nın katkısı da ortada.
Kulübe 300 milyon liraya yakın kaynak sağlamasa, bugün zaten Ankaragücü’nün yerinde yeller esiyor olurdu.
Asıl önemlisi kimse Ankaragücü’nden büyük değildir.
Bu kritik süreçte taraf olup, yangına körükle gitmek yerine, ateşi söndürmek için mücadele etmek gerekir.
Mutlaka, bu yaşananlar ortada kalmayacak, enine boyuna tartışılacak ama şimdi ne yeri ne de zamanı.
Gelelim Günay Güvenç konusuna.
Bu oyuncu ligin en fazla kurtarış yapan kalecilerinden biri.
Gaziantep FK’nın en büyük zaafı da yedek kalecisinin yetersizliği.
Geçen hafta Erzurum maçında kalede Çağlar Şahin Akbaba vardı, kaleye gelen her top neredeyse gol oldu.
Günay Güvenç bir hata yapmış, adı bahis skandalına karışmış.
Bu yüzden soruşturması tamamlanana kadar Gaziantep takımı kadro dışı bırakmış.
Çağlar Şahin’in Erzurum maçındaki berbat performansından dolayı panik yaşayan Gaziantep yönetimi, alelacele Günay’ı ve diğer futbolcular Enver Cenk Şahin ile Bilal Başaçıkoğlu’nu affettiklerini açıkladı.
Aldıkları bu karardan onlar da çekinmiş olmalılar ki, sadece ihtiyaçları olan Günay Güvenç’i Ankaragücü maçı kadrosuna aldılar.
Enver Cenk ve Bilal ise af kararına rağmen Ankara’ya getirilmedi.
Tüm bu olaylar yaşanırken, bir tek kişi iki gündür haykırdı durdu.
Ankaragücü’nün bir süre önce kovulan avukatı Erdal Kesebir.
Bir Ankaragücü yöneticisi çıkıpta ne oluyor diyemedi, TFF’ye itirazda bulunmadı.
Aylar önce bir yazıma “Ankaragücü kümede kalabilir ama bu yönetimle çok zor” başlığı atmıştım.
Bu yüzden bu yönetim tarafından çok da eleştirildim.
Şimdi soruyorum:
Haksız mıyım?
METİNER ERDEM
2 yorum
Bu yönetimin marifeti sadece para bulmak olmuştur. Ancak parayla rezil olmaya doğru da hızla ilerlemektedirler. Yöneticilik bilgisi, tecrübesi, becerisi sıfır olan bir yönetim kurulu söz konusudur. Davul birinin elinde tokmak başkasının elindedir. Akılcı da değillerdir, çözüm üreteceklerine problem çıkarmaktadırlar. Hikmet Karaman bu alemde tecrübeli kendine has değişik bir adamdır. Gittiği yerlerde farklı davranışlar sergiler, popülist tavırları bilinir, ama bizimkiler bilmez, kabullenemiyorsan almazsın, bu saatten sonra adamı terbiye mi edeceksin. Ancak bu adam şanslıdır, zaten teknik direktörlük şans işidir, nice donanımlı başarılı hocalar şanssızlıktan muzdarip olmuş kalitesinin karşılığını görememiştir. Bırakın şansını kullansın, siz uğursuzluğunuza çare bulun. Antalya düşer çıkar, Erzurum düşer çıkar birçok takım düşüp çıkar ama bizim düşmemiz de çıkmamızda acı içindedir. Nasıl bir takımın taraftarıyız biz rabbim.
“Dereyi Geçerken At Değiştirilmez”.
Daha müsabakalar başlamadan ve geçmiş sezondan ders alınmadığının işaretleri hemence Teknik direktör seçiminde beliriveriyor.
Hangi gizli el bu konuda tavsiye eder olmuş meçhul açıklamalarda baklava börek yenirken yapıldı.
Düşünmeden alınan kararlar bu duruma getirdi.Para bulmak çok marifetli bir iş değil.Bir Cuma namazında Hacı bayramda bulunsak daha hayırlara vesile olan miktar toplardık.
Dahası iki üç maç sonucu Teknik’ten sorumlu olan kişinin yetersizliği nedeniyle müsabakalar yenilgi ile neticelendi.
Hata 1!!!
Dahası at değişimine mecbur kalındı.
Hata 2 !!!
Yönetimdekiler kime “Sarı öküzü “verdiklerini anlayamamışlar.
Mahalle kabadayılarını taraftar grubu diye karşınıza alırsanız yazık olur. Ankaragücü’ne
Suçlama dostlara değil herkes biliyor kimin ne olduğunu.
Basında resmin hep aynı olması ne kadar becerikli olunduğunun görünürdeki resmidir.
Saygı ve sevgilerimle.