Ankaragücü, Galatasaray karşısında tarihinin ağır yenilgilerinden birini daha aldı.
İlk yarının son 6 haftasında sergilenen futbol berbattı, umutla devre arası beklendi.
Antalya’dan gelen kötü haberlere kulak tıkandı, Bayram Bektaş’ın istifası bile umursanmadı.
Mehmet Yiğiner, nasıl olsa ne yapar ne eder bu takımı düzlüğe çıkarır diye umuldu.
Hele ki taraftar grupları ile yenilen yemekte verilen sözler, ardından MKE’nin sponsorluk önermesi ile moraller tavan yaptı.
Sonra Galatasaray maçı ile şapka düştü, kel göründü.
Her şey ama her şeyin, ilk yarıdakinden de berbat durumda olduğu ortaya çıktı.
Sezonun ilk yarısında yüzümüzü güldüren bir Djedje vardı, o da ortama uymuş.
Maçın kötülerinden biriydi.
Bu maçtan sonra Djedje’ye yapılan teklifler de geri çekilirse şaşırmamak gerekir.
Altı gol yemesine karşın takımın belki de en iyisi Altay’dı, onun da morali altüst olmuştur.
Ankaragücü, şu anki performansı ile abartmıyorum Süper Lig’de hiçbir takımı yenemez.
Sihirli bir değnek değmezse, bu takım sonuncu olarak küme düşer.
Bayram Bektaş’ın 6 ayını yakma pahasına niye apar topar kaçtığı da bu maçla ortaya çıkmış oldu.
Çok değil 2 ay önce aynı futbolcularla Avrupa Kupaları hedeflenirken, bugün küme düşmenin bir numaralı adayı olunuyorsa herkesin mutlaka şapkasını önüne koyup nerede hata yaptım diye düşünmesi gerekir.
Maç sonu attığı “bela” tweetlerinden anlaşıldığına göre, Mehmet Yiğiner bu özeleştiriyi yapmayacak.
Özeleştiri yerine takımın en çok birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğu şu günlerde ayrıştırıcı mesajlar verecek.
Takımı karıştırıyor diye Murat Ağcabağ’ı suçlayacak, İstanbul çetesine bela okuyacak, El Kabir’i taraftarın önüne atacak.
Bunu yaparken de Murat Ağcabağ’ı yönetime kendisinin davet ettiğinden, hala başkanlık koltuğunda oturuyorsa bunu İstanbul çetesine borçlu olduğundan, El Kabir’i de bu takıma kendisinin transfer ettiğinden tabii ki söz etmeyecek.
Antalya kampında yaşanan rezaletlere müdahale edemediğinden, sezon başında olduğu gibi devre arasını da “lay lay lom” geçiren bu takımın artık istense de lige ağırlık koyamayacağına hiç değinmeyecek.
El Kabir’in yaptığı affedilmez.
Ama El Kabir’e bu cesareti kim verdi, onu da bilmek gerek.
El Kabir’in Mehmet Yiğiner için “pinokyo” dediği iddia edildi, üstüne gidilmedi.
El Kabir ardından, “Birisi bana yardım etsin, sözünü tutmayan adama ne denir” diye tweet attı.
Herkes bu tweetin muhatabının Mehmet Yiğiner olduğunu biliyordu, ses çıkarılmadı.
Hatta Mehmet Yiğiner ne yaptı?
Ankara’dan atlayıp futbolcunun ayağına Antalya’ya gitti, alacaklarını ödedi, atacağı gollere, asistlere ekstra primler vaat etti.
Futbolcuya bu kadar taviz verirsen olacağı buydu.
Şu an için takımın neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Bu saatten sonra tek çare, transfer yasağını kaldırıp, direkt oynayabilecek üç dört nokta transfer yapabilmek.
Bu transferler yapılırsa, El Kabir’i de bir dakika takımda tutmamak gerekir.
Alanya maçına kadar 9 günlük süre var.
Mehmet Yiğiner, gerçekten Ankaragücü sevdalısıysa ya istifa edip takımın önünü açmalı ya da gecesini gündüzüne katıp, her türlü fedakarlıkta bulunup kendi imkanları ile bu transferleri gerçekleştirmeli.
Başkan Yiğiner, bu sezona kadar yaptıklarıyla efsane olmayı haketti.
Umarım bu 8 gün içinde yapacağı hamlelerle (istifa da dahil) efsane olarak da kalır.
METİNER ERDEM