Gençlerbirliği’nin yeni transferlerinden Aaron Tshibola, samimi açıklamalarda bulundu.
Aaron Tshibola, Ankara’ya gelmeden önce futbol için birçok yol kat etti. Londra’danın kıyıda köşede kalmış bir mahallesinden İngiltere’nin en üst sahnesine çıkmak onun için kolay olmadı ama o başardı.
Daha sonra işler ters gittiğinde kimliğini yeniden bulmak için denemeler yaptı. Kimi başarılı kimi başarısız bu denemelerin ardından yeniden kendini buldu. Tshibola için yol boyu aklından çıkarmadığı tek kavram “vazgeçmemek” oldu. Tshibola vazgeçmedi ve yeni bir meydan okumayla şimdi Gençlerbirliği’nde.
Yıldız oyuncu Gençlerbirliği YouTube kanalına hayat hikayesi ve kariyeri ile ilgili birbirinden ilginç açıklamalarda bulundu.
Futbola İngiltere’de başlayıp uzun yıllar burada forma giydin. Futbola başlangıç sürecin nasıl oldu? Türkiye’de çocuklar sokak aralarında başlar futbol oynamaya, senin hikayen nasıldı?
Aaron Tshibola: Benim hikayem de burada futbola başlayan çocuklara benzer bir şekilde oldu. İngiltere’de geldiğim yerde; arkadaşlarımla ve ailemle sokaklarda, bazen de normal sahalarda futbol oynardım. Futbol oynamaya bu şekilde başladım. Önce okulum için, sonrasında da mahalle takımımız için oynadım ve zamanla profesyonelleştim.
Zor bir çocukluk döneminin ardından profesyonel seviyede futbol oynamak nasıl bir his?
Aaron Tshibola: İngiltere’deki herkes tarafından bilinir ki, benim içerisinden geldiğim sokak ve mahalle pek iyi değildir. Mahallemdeki insanların çok fazla sıkıntısı vardı, bunların içinde şiddet de vardı. İçerisinde yaşadığımız bu şiddet ortamı yüzünden birçok arkadaşımı ve aile ferdimi kaybetmek zorunda kaldım. Başka yollara sapan, kötü şeyler yapan arkadaşlarımı gördükçe futbola daha çok odaklandım. Bu odaklanma benim için önemliydi, futbol oynamak için ne yapmam gerekiyorsa yapmamı sağladı.
Aston Villa transferinden sonra Kilmarnock kariyerin ayrıca göze çarpıyor. Hatta kısa süreli Portekiz ve Belçika deneyiminden sonra Kilmarnock’a geri döndün. Yeniden Kilmarnock’a dönmeni ne sağladı?
Aaron Tshibola: Aston Villa’ya gittiğim zaman 22-23 yaşındaydım. Reading’te beraber çalıştığımız teknik direktörüm, beni Aston Villa’ya transfer ettirmişti. Sonra, kendisi İskoçya’ya gitti, takımda birçok değişiklik oldu ve ben de kiralık olarak gönderildim. Reading’te beraber çalıştığım teknik direktörüm İskoçya’daydı. Aston Villa’dan ayrıldıktan sonra İngiltere’de başka kulüplerde oynamak istiyordum ama geçmişte beni anlamış olan bir teknik direktörün yanına gitmek istedim. İskoçya’da mutluydum, zihin sağlığım ve futbolum için beni tanıyan biriyle çalışmak iyi gelmişti.
İki ülkenin farklı bir futbol profili olması Ada futbolundan sonra seni zorladı mı?
Aaron Tshibola: Bu iki ülke, kültür olarak oldukça farklıydı ama futbol kalitesi, futbol oynama biçimleri ve futbola karşı olan sevgileri açısından benzerlikleri vardı. Ancak, saha dışında iki ülke arasındaki hayat elbette benzer değildi. İngiltere’de oynanan futbol, Avrupa ülkelerinden ve özellikle Belçika, Portekiz liglerinden farklı. İngiltere’de çok daha fiziksel mücadelenin şiddetli olduğu bir lig var. Elbette, oyunculardan beklenti de çok fazla. Tabi ki, oynadığım ülkeler farklıydı ama ben bütün bu yerlerden farklı tecrübeler edindim. Benim için iyi olan buydu.
Hayat hikayende vazgeçmeme durumunu net bir şekilde görüyoruz. Bunun futboluna yansıdığını düşünüyor musun?
Aaron Tshibola: Kariyerimde hak ettiğim fırsatları alamadığım anlar oldu ama asla pes etmedim. Benim mantalitemde pes etmek yok. Ben futbol oynamayı seviyorum, bu benim hayalim. Bu hayalimin peşinden gidiyorum, oynamadığım tek bir anı düşünemiyorum bile. Elbette benim de düştüğüm anlar veya performansımın zirve yaptığı anlar var ama bu anlarda asla durmayı düşünmem. Olduğum yeri korumaya çalışmam, hep daha iyi olmak için çalışırım.
Şimdi senin için yeni bir meydan okuma zamanı. Gençlerbirliği’nden ilk teklif aldığında nasıl değerlendirdin?
Aaron Tshibola: Evet bu benim için yeni bir meydan okuma. Buraya gelme imkanım olduğunda, çok mutlu oldum. Daha önce Türkiye’de oynamış birçok arkadaşım vardı, onlarla konuştum. Türkiye ve özellikle bu kulüp hakkında bana çok güzel şeyler söylediler. Arkadaşlarımdan da bunları duymak beni iyi hissettirdi. Gençlerbirliği beni aradığında teknik direktörümüzle görüştüm. Beni daha önceden tanıdığını ve takımında görmek istediğini söyledi. Teknik direktörümüzden bunları duymak çok güzel bir histi. Telefon konuşmasının ardından hemen gelmek istedim. Tabi ki İngiltere’de ve başka ülkelerde farklı ülkelerde opsiyonlarım da vardı ama burası benim ilk tercihimdi.
Senin gibi LuaLua da benzer takımlarda oynayarak buraya geldi. İkiniz için uyum sorunu konusunda bu bir avantaj olabilir mi?
Aaron Tshibola: LuaLua’nın burada olması benim için elbette önemli olacaktır. Uyum sürecimin hızlanmasında benim için bir artı olacaktır, ikimiz de aynı ülke vatandaşıyız. LuaLua’nın ağabeyi, benim milli takımda oynarken teknik direktörümdü. Geçmişte birlikte oynamamış olsak da birbirimizi iyi tanıyoruz. Söylediğim gibi, uyum sürecimin hızlanmasında aynı dili konuşuyor olmamız iyi olacak. Saha içinde ve dışında birlikte zaman geçirebileceğiz.
Daha önce bir röportajda “Eğer birlikte oynama şansın olsa, hangi isimle oynamak istersin?” sorusuna Xavi ya da Iniesta demişsin. Bir orta saha oyuncusu olarak iki futbolcuyu senin için farklı kılan nedir?
Aaron Tshibola: Orta saha oyuncusu olduğum için Xavi ve İniesta benim için birer ilham kaynağıydı. Teknikleri, pas verme stilleri ve oyunu kontrol etme biçimleri açısından her ikisinin de benzer özellikleri vardı. Eğer bir orta saha oyuncusuysanız, bütün bunların hepsini yapabilmeyi hayal edersiniz. İkisi de dünya klasında oyunculardı… İniesta belki hücuma biraz daha fazla destek verirdi ama Xavi tam anlamıyla bir ustaydı.
Bu sezon kendine nasıl bir hedef belirledin?
Aaron Tshibola: Benim için bu sezonki hedef çok net bir şekilde Gençlerbirliği’nin yeniden Süper Lig’e dönmesine yardımcı olabilmek. Bu benim tek hedefim. Buraya takımın yeniden Süper Lig’e çıkmasına yardımcı olabilmek dışında başka bir şey yapmak için gelmedim.