Doğa yürüyüşü için gideceğim grup rehberini aradım sosyal medya sayfasında yayınladığı ve benim için önemli bir bölge olan Ankara iline bağlı Kahramankazan ilçesi Güvenç göleti yakınlarında bulunan DAĞYAKA (Teşrek) Ankara’ya 30 kilometre uzaklıkta, küçük ve şirin bir köy.
Bu bölgede doğa yürüyüşü yapılacağını öğrendim hemen yerimi ayırttım.
Sabahın ilk ışıklarıyla hazırlıklarımı yaptım ve yola çıktım. Sokakta ilk karşılaştığım kişi mahallemizin temizlik işçisiydi. Kendisine günaydın deyip yoluma devam ettim.
Sokak başında bulunan can dostlarımız köpeklerimiz beni görünce koşarak yanıma geldiler. Sırt çantamdan çıkardığım mamaları sabah kahvaltısı için önlerine serdim. Etrafımda fır dönerek teşekkürlerini etmiş oldular. Hepsinin başlarını okşadım sabah kahvaltıları ile baş başa bıraktım ben yoluma devam ettim.
Kararlaştırılan durakta benim gibi doğa yürüyüşüne gidecek arkadaşlar ve rehberimizle selamlaşıp arabamıza binip Ankara’nın Kazan ilçesine yolculuğumuz başladı.
Yol üstünde bulunan kamyoncu lokantasında ilk molamızı verdik.
Bazı arkadaşların pek tercih etmedikleri çorbaya karşılık ben çorba içme keyfini yaşamak istiyordum. Tezgâhta kele paça, mercimek, işkembe çorbasının dumanları karşımda adeta beni çağırıyordu. Ben tercihimi kelle paça çorbasından yana kullandım. Nefis çorbamı ekmekle kaşıklayıp bir güzel karnımı doyurdum. Üstüne tabi ki olmazsa olmaz çay güne merhaba demenin bir başka şifresiydi.
Kısa moladan sonra hareket ettik ve Kahramankazan sınırları içerisindeki deniz kabukları fosillerinin bulunduğu bölgeye geldik.
Rehberimiz bölgeyle ilgili şu bilgileri verdi:
Doğa yürüyüşü yapacağımız köyün hemen üstlerindeki tepelerde birçok türe ait bozulmamış deniz kabukları fosilleri bulunduğunu öğrendik. Bunlar arasında İstiridyeler, midyeler, deniz kestaneleri, deniz minareleri ve balık fosilleri gibi türler tepelerde yüzeyde çok miktarda bulunuyormuş. Yapılan araştırmalara göre fosillerin yaşlarının en az 3 milyon yıl olduğunu bilgisine ulaşılmış.
Ankara ili, Kahramankazan ilçesi, Örencik Fosil Yatakları Doğal Sit Alanı, Bakanlık Makamının 10.02.2020 tarihli ve 34772 sayılı OLUR’u ile “Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak tescil edilmiş olup, “Doğal Sit-Kesin Korunacak Hassas Alan” kısımlarına dair tescil işlemleri devam etmekteymiş
Şimdi biz de rehberimiz eşliğinde bu sit alanında milyonlarca yıldır toprak altında bulunan deniz kabukları fosilleri ile buluşacaktık.
Yolumuzun ilerleyen etaplarının da yol kenarlarında hemen deniz fosilleriyle karşılaştık. Arkadaşlardan bir çoğu bu fosillere dokunarak geçmişe yolculuk etmeye çoktan başlamıştı.
Benimde bulduğum deniz kabukları istiridye kabukları görülmeye değerdi. Tarihin içinde sanki zaman makinesiyle yolculuğa çıkmıştık. İnanın bölgenin her metrekaresinde bir fosille karşılaşmak mümkündü. Bulduğumuz dokunduğumuz her fosil parçası bizi çocuklar gibi sevindirmişti
“Acaba bir kaçını hatıra olarak alalım mı? “sorusunu rehberimiz onaylamasa da arada sızmalar kesin olmuştur.
Düşünün milyonlarca yıllık bir hazinenin üstündeydik.
Doğa yürüyüşümüz boyunca bu muhteşem doğan hazinesinin bir parçası olmuştuk. Köyün muhtarının rehberimize anlattığına bir başka bilgi de şuydu…
Bu bölgede şekilleri hiç bozulmamış çok miktarda deniz kabuğu fosilleri de varmış. Yağışlardan hemen sonra kabukların daha da çok belirginleşerek ortaya çıktıklarını görülmüş.
Muhtarın, Ankara’nın hemen yakınındaki bu çok değerli tabiat mirasımıza sahip çıkılması gerektiğini, rehberimizden de yardım istediğini belirtmiş.
Bizler de bu konuda ne yapabiliriz diye aramızda konuşup gerekli yerlere başvuruda bulunacağımızın kararını aldık. Yoksa bir gün gelecek bu tabiat mirası yok olacak.
Doğa yürüyüşünün sonunda bizi bekleyen aracımızın başındaydık.
Milyonlarca yıl öncesine seyahatimizde demek ki Ankara’da deniz varmış şehir efsanesinin tanıklarıydık artık. Bu güzide tarihi hazinenin nesilden nesile aktarılması hepimizin boynunun borcu olması dileği ile doğa yürüyüşümüzü Ankara’ya dönerek noktalamış olduk.
ALİ YILMAZ