Ankaragücü, Süper Lig tadında geçen maçta en önemli rakiplerinden Erzurumspor’u 2-1 yendi.
İlk tebrikim rakip Erzurumspor’a.
Maçın tek bir dakikasında bile oyunu çirkinleştirmediler, üç puan için gelmişler, çatır çatır mücadele ettiler, kaybettiler ama alkışlanacak bir oyun ortaya koydular.
Maçın istatistiklerine bakıldığında da ne denli mücadele ettikleri net bir şekilde görülür.
Topla oynamada, şut sayılarında, uzun, kısa her türlü pas sayılarında, top sürmede, top çalmada üstün olan taraf Erzurumspor’du.
Penaltı bekledikleri pozisyonlar oldu, direkten dönen topları oldu, kazanmak, puan almak için her şeyi yaptılar ama olmadı.
Ankara’nın yetiştirdiği değerli teknik direktörlerden Erkan Sözeri’yi maddi zorluklar içinde verdiği mücadeleden ve oynattığı güzel futboldan dolayı kutluyorum.
Erzurumspor’un güzel oyunu, ortaya koyduğu mücadele, Ankaragücü’nün galibiyetine de farklı bir anlam kattı.
Tamam Erzurumspor güzel mücadele etti ama Ankaragücü de maçın son 15 dakikası dışında kesinlikle rakibinden geri kalmadı.
Geri kalmak bir yana rakip 4. viteste oynadıysa Ankaragücü 5. vitese çıktı, rakip 5’e çıktıysa Ankaragücü, kendi gücünü sonuna kadar zorlayarak 6’ncı, 7’nci vitese ulaştı.
Bu galibiyet, geçen hafta deplasmanda alınan 4-0’lık Bursaspor galibiyetinden çok çok daha anlamlı oldu.
Bugüne kadar alınan tüm galibiyetlerin bir bahanesi vardı.
Denizlispor transferi yeni yapıyordu, Gençlerbirliği yeni takımdı, İstanbulspor bu sezon çok kötüydü, Bursaspor çok karışıktı…
Herkesin gözü gerçek rakip Erzurumspor ile yapılacak maçtaydı.
Camia bu galibiyetle Ankaragücü’nün gerçek gücünü görmüş oldu.
Camia sözüme “duygusal nedenlerle yönetime her şart altında destek verenler de” dahil, Eryaman’daki ilk maçın ilk dakikasında istifa diye stadı inletenler de sosyal medyada en sert eleştiride bulunanlar da…
“Duygusalları” bir kenarda bırakırsak, ben bu yazımda Ankaragücü sevdalılarıyla, geçen iki sezonun başarısızlıklarından dolayı kırgınlık, küskünlük yaşayanlarla dertleşmek istiyorum.
Zor kabulleniriz ama çoğu zaman egolarımıza yenik düşeriz.
En ağır şekilde eleştirdiğimiz kişilerin başarılarını kabullenmekte zorlanırız.
Sevgili Ankaragücü sevdalıları;
Gelin hep beraber egolarımızdan arınalım.
Bu takıma layık olduğu şekilde sahip çıkalım.
Başarıyı gönülden alkışlayalım.
Önce ben başlayayım.
Eren Derdiyok transferi yapıldığında, ne de çok küçümsemişim.
Ununu elemiş, eleğini asmış, Özbekistan Ligi’ne kadar düşmüş bir Eren Derdiyok, Ankaragücü’ne ne katabilir diye peşin hüküm vermiştim.
Nasıl da yanılmışım.
İshak’ı, Murat’ı sıradan oyuncular olarak görmüş, “Bu oyuncularla Süper Lig hayal olur” diye düşünmüştüm.
Nasıl da yanılmışım.
Ariyibi’yi “Eyüpspor’un almadığı oyuncunun Ankaragücü’nde işi ne” diye eleştirmiştim.
Nasıl da yanılmışım.
37 yaşındaki Erdem transfer edildiğinde, “Ankaragücü emekliler takımı mı oluyor” demiştim.
Nasıl da yanılmışım.
“Altınordu’nun sözleşme uzatmadığı Sinan’ın Ankaragücü’nde işi ne” demiştim.
Nasıl da yanılmışım.
“Korcan ile Akın’ın ne farkı var, niye Korcan gönderildi” demiştim.
Korcan da Kocaeli’de iyi işler yapıyor ama Akın’ın şu ana kadarki performansı inanılmaz.
Bunu yanılmış olarak saymıyorum )
Yusuf Abdioğlu, Owusu transferlerini de zaten desteklemiştim.
Mustafa Dalcı için “TFF 1. Lig için uygun bir hoca ama Süper Lig için değil” demiştim.
TFF 1. Lig için yanılmadığımı görüyorum, umarım takım Süper Lig’e çıkar, beni oradaki başarılarıyla yanıltır.
Sevgili Ankaragücü sevdalıları;
Bakın dün Bekar Evi Çocukları, teknik direktör Mustafa Dalcı’yı maç sonu tribüne çağırdı, alkışladı.
Ne güzel görüntüydü.
Siz de artık alkışlayın.
Sosyal medya paylaşımlarınızda Mustafa Dalcı’ya da gereken değeri verin.
Hani biz en ağır şekilde eleştirirken, hatta hakaretler ederken, “Ben bunlarla baş ederim ama bu paylaşımları çocuklarım da okuyor” demişti ya.
O gün üzdüğümüz o çocuklar da artık sevinsin, babalarıyla gurur duysun.
Unutmayın, geçen sezon Süper Lig’den düşen takımdan sadece Pinto var.
Yepyeni ve verdikleri mücadele ile desteklenmeyi sonuna kadar hak eden bir takım var sahada.
Yönetime gelince…
“Duygusallar” şimdiden kahramanlar yaratmaya başladı bile.
Destekleyen destekler ama benim desteğimi alabilmeleri için önce iki sezon üst üste düşürdükleri bu takımı yeniden Süper Lig’e çıkarmaları lazım.
Yeter mi?
Göreve geldiklerinde bu takım zaten Süper Lig’deydi.
Ortada bir başarı olmaz ki.
Bu yüzden tabi ki yetmez…
Gerçek anlamda destek için Sayın Başkan Faruk Koca’nın “Bu takım 2023’te Süper Lig’de şampiyonluğa oynayacak” sözünü de yerine getirmesi lazım.
Yine söz verdiği gibi çıkıp ortaya “Bu takımın borcu artık sıfırlanmıştır” müjdesini vermesi lazım.
19 Mayıs Stadı’nın temelinin atıldığını, Ankaragücü futbol takımlarının Saray Tesisleri’nde antrenman yaptığını görmem lazım.
O zamana kadar bu takım namağlup TFF 1. Lig’de şampiyon olsa bile bekleyeceğim.
METİNER ERDEM