Ankaragücü: Bir futbol takımından çok ötesi… Banu Şahin
Orhan Karadağ’ın notu…
1910 yılında İstanbul’da savunma sanayisinde çalışan işçi futbolcular ile buralara işçi yetiştiren İmalat-ı Harbiye Mektebi’nde okuyan gençler tarafından oluşturulan Turan Sanatkarangücü ile Altınörs İdmanyurdu kulüplerinin birleşmesiyle kurulmuştur.
Ankaragücü ismini 1933 yılında almış ve kalplere kazınmıştır.
Ankaragücü’nü anlatırken ondan sadece bir futbol kulübü olarak bahsetmek doğru olmaz.
110 yaşındaki kulüp, tarihi boyunca hep bir futbol kulübünden çok ötesi olmuştur. Haksızlıklara karşı başkaldırış, boyun eğmeme en önemli özelliğidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temelindeki harçta büyük emekleri vardır.
Şöyle ki;
I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle oluşan yenilgi koşullarında İstanbul dahil yurdun bir çok kenti işgal altındadır…
Buna başkaldıran Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı kurtuluş hareketine ilk katılanlar İmalat-ı Harbiyeliler oldu.
İmalat-ı Harbiyeliler, silah fabrikalarının yabancı askerler tarafından basılması ve Kuvay-i Milliye hareketine desteğin engellenmesi üzerinde Anadolu’ya geçme kararı alır.
Türk Kurtuluş Savaşı sırasında çok zor koşullarda orduya silah ve cephane sağlayan İmalat-ı Harbiye işçilerinin bazıları savaş sırasında hayatını da kaybedecek, şehit olacaktır.
Yatık bir mermiden esinlenerek çizilen takımın arması, asaleti ve vatanı müdafaayı simgelemektedir.
İşte Ankaragücü bu ruha sahip bir kulüptür.
Ayrıca o dönem küçük bir Anadolu kenti olan Ankara’ya göçen İmalat-ı Harbiyeliler, kentin sosyal yaşamının gelişmesine, renklenmesine olumlu katkılar yapmıştır.
Biz de Ankaragücü’nün Başkent Ankaralılar için ne anlama geldiğini ve kent kültüründeki yerini sorgulayacağız.