Ankaragücü, deplasmanda Erzurumspor’a 1-0 yenilerek Trendyol 1. Lig’deki ilk yenilgisini aldı.
Rakibi küçümseyip de skordan dolayı Ankaragücü’nü eleştirenlerle aynı görüşte değilim.
Erzurum, sadece Ankaragücü için değil, şampiyonluk mücadelesi veren tüm takımlar için en zor deplasmanlardan biri.
Erzurumspor, 3 yıldır süren transfer yasağından dolayı aynı kadroyla oynayan, birbirlerini ezbere bilen, birlikte aynı acıları, sevinçleri yaşamış, direksiyonda Hakan Kutlu gibi TFF 1. Lig’i çok iyi bilen hocası olan bir takım.
Ayrıca, 1890 rakımlı bir kentte futbol oynamanın zorluğunu da futbolun profesyonelleri çok iyi bilir.
Geçen sezon Eyüpspor dışında şampiyonluğa oynayan tüm takımlar bu stattan eli boş döndü.
Eyüpspor, ligin son haftasındaki maçı şampiyonluk kutlamaları yapmak için İstanbul’da oynamak istemiş, Erzurumspor da bu isteği kabul etmişti.
Eyüp de Erzurum’da oynasa aynı hüsranı belki o da yaşayacaktı.
Erzurumspor maçının çok zor geçeceğini, beraberlik hatta yenilgi gelebileceğini tahmin edebiliyordum.
Tahmin edemediğim ise Ankaragücü’nün milyonluk ayaklarının bu kadar ruhsuz, isteksiz oynayacaklarıydı.
Maç sonu istatistiklere bakıyorsun, topla oynama oranları yüzde 73’e, yüzde 27 Ankaragücü lehine.
Bir ara bu oran, Ankaragücü lehine yüzde 80’lere bile dayanmıştı.
Bir takım yüzde 80 topa sahip olacak, koskoca 90 dakikada sadece ve sadece akıllarda kalan Bajic’in iki kez rakibe çarptırarak kaçırdığı tek pozisyon olacak.
Akıl alır gibi değil.
Buna karşın, rakip daha ilk 10 dakika son vuruşları iyi yapsa 2-0 öne geçecek.
Maçın başındaki pozisyonları atlatınca, Cihat Arslan hoca önlemini alır diye düşündüm ama nafile.
Sahada al gülüm, ver gülüm yapmaktan başka bir amacı olmayan futbolcu topluluğun varsa, yedek kulübende ise onları biraz olsun tehdit edecek alternatiflerin yoksa olacağı budur.
Geçen haftaki yazımın ana teması, bu takımın geleceğini futbolculardan çok yönetimin performansının belirleyeceğiydi.
Şanlıurfaspor galibiyetine rağmen bu yazıyı herkes gibi ben de Ankaragücü’nün çok iyi yönetilmediğine inandığım için kaleme aldım.
Öncelikli olarak transferde son yıllarda alışık olmadığımız şekilde düşük profilli oyuncular tercih edildi.
Renat Dadashov dışında şahsen beni heyecanlandıran bir transfer yok.
Erzurum’da henüz ilk yarının ortalarında mağlup duruma düşmüşsün, takım iyi oynamıyor, yedek kulübende seni umutlandıracak tek oyuncu aslında ilk 11’de olması gereken Renat Dadashov var.
Mert Çetin tüm haftayı hasta olarak geçirdi, o haliyle 70. dakikalara kadar oynayabildi.
Hasta oyuncuyla maça başlıyorsun, yeni transferin Diego Özçakmak’ı yeterli görmüyorsun ki oyuna almıyorsun.
Hasta oyuncuyu bile ikame edemeyecek bir oyuncu niye transfer edilir ki?
Mağlup, tel tel dökülen takımda sadece 3 değişiklik hakkını kullanıyorsun.
Kamplarda, hazırlık maçlarında görmediğimiz Hasan Nazarov adında 17 yaşındaki genci, kurtarıcı olarak maça sokuyorsun.
17 yaşındaki bir oyuncuya kurtarıcı rolünü teslim etmek nedir ya!
Bir teknik direktör için Hasan Nazarov hamlesi ya acemilik ya da çaresizlik olarak nitelendirilebilir.
Yılların deneyimine sahip Cihat Arslan acemilik yapamayacağına göre, çaresizliğinin göstergesi olabilir ancak.
Transferde en büyük başarı geçen sezonki kadroyu korumak denildi.
Doğru, ama kalanların kafası rahatlatılamadı.
Takımda o kadar çok kafası karışık oyuncu var ki.
Bu oyuncuları oynatmak, hele ki şampiyonluk gibi bir hedefe kilitlemek çok ama çok zor.
Burada öncelikli görev sportif direktör Seyit İçgül’e, ardından da yönetim kuruluna düşüyor.
Seyit İçgül ve yönetim kurulunun görevlerini eksiksiz yaptığını söylemek şu an için çok zor.
Takımdan ayrılmak isteyen Christian Bassagog yalvar yakar oynatılıyor.
O da belki performasının çeyreğini sahaya yansıtıyor.
O haliyle bile takımda heyecan yaratan tek oyuncu.
Hazırlık maçlarının yıldızı Renado Cephas’ın maaş artırım talebi uzun süre göz ardı edildi.
Oyuncu da belki kızgınlık belki de cahillikle bir eylem gerçekleştirdi.
Ankaragücü hafta boyunca alay konusu oldu.
Herkes futbolcuyu suçlasa da ben asıl suçlunun süreci iyi yönetemeyen yönetim olduğu düşüncesindeyim.
Ne yapıp edilmeli, Renaldo Cephas kafası rahatlatılarak bu takıma monte edilmeli.
Artık, transferde küçük pazarlıkların zamanı geçti.
İstanbulspor’dan sol bek Ali Yaşar ve kanat oyuncusu Valon Ethemi için görüşmeler yapıldığı bilgisi aldım.
İkisi de bu takıma ilaç olacak oyuncu.
Ümraniyespor maçına kadar onlar ya da en az onlar ayarında sol bek, kanat oyucusu ve bir stoperle bu takım takviye yapılmalı.
Ankaragücü çok yumuşak, kırılgan bir takım görünümünde.
Cihat Arslan, bu ligin tecrübeli hocalarından biri.
Süper Lig’de teknik oyuncular iş yapar, bu ligde ise savaşan oyuncular.
Futbol anlamında kavgadan, dövüşten kaçan oyuncu topluluğu ile TFF 1. Lig’de başarılı olmak zor.
Bu yüzden pahalı oyunculardan oluşan bir kadrodan çok, takım olmuş, birbirine güvenmiş, hedefe kilitlenmiş oyunculara ihtiyaç var.
Cihat Hoca, maç sonu açıklamalarında oyunun çok durduğundan, hakemlerin buna izin vermesinden yakındı.
Hocam Ankaragücü hedef takım.
Herkesin bildiği nedenlerle uzun süre şampiyonluk hedefi olan bir takım çalıştıramadın.
Ama senin futbolculuk kariyerin de teknik direktörlük kariyerinin başlangıç dönemleri de bu takımlarda geçti.
Bu tür rakiplere alışık olmalısın.
Artık her maçta bu tür görüntülerle karşılaşacaksın.
Ayrıca, koskoca 90 dakikada senin 1 net, rakibin ise en az 3-4 net pozisyonu vardı.
Rakibi, hakemi eleştireceğine şapkayı önüne koyup neyi yanlış yaptım diye düşüneceksin.
Yazacak çok şey var.
Benim için çok da sürpriz olmayan bu sonuç, umarım Ankaragücü için erken uyarı olur.
Transferde yapılan hatalar göz ardı edilir, kötü futboldan ders alınmaz, fatura rakibe, hakemlere kesilmek istenirse Ankaragücü doğru yolu bulamaz.
Ankaragücü bu anlayışla play off bile oynayamaz.
Son olarak ne kadar eleştirsek de Tolga Ciğerci’yi aramamak elde değil.
Ayak tabanındaki ağrılarından dolayı maça yetiştirilemedi.
Birinci kaptanlık Garry Rodrgues’e verilse de Tolga Ciğerci takımın sahadaki doğal lideri.
Sık sık kendi kendime soruyorum, “Acaba Garry Rodrigues’e kaptanlık verilmesi doğru bir karar mıydı” diye.
Oyuna, oyunculara ayrıntılı girmedim.
Çünkü ne yazmaya değecek bir oyun ne de olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapacak oyuncu vardı.
Tolga Ciğerci gibi Stelious Kitsiou da bu hafta kadroya dönecek.
Bu ikili, gerçekleşirse yeni transferlerle Ümraniyespor karşısında çok farklı bir Ankaragücü izleyebiliriz.
Umut fakirin ekmeği.
Ummaktan başka çaremiz de kalmadı.
METİNER ERDEM
4 yorum
Abi yorumlara bak sen umutluyum falan yazarken ben ordada yazdım bu takım ilk 10a gi-re-mez. Hoca kim gözünü seviyim biz bu ligden bodrumu çıkaran ismeti beğenmeyip ismail kartalı getirdik anca 2. Olarak çıktık. At sahibine göre kişner vizyonsuz yönetimle acemi hocayla bu yol yürünmez. Hakan keleş ya da ersun bu takımın hocası olmalıydı.
bir yol olmaz
Deplasmanda defansın arkasına yadadefans arasına top atılması ve butonları koşacak hareketli tlpcularinin olması lazım bizimkiler klasik kanatlardan
.
Ankaragücü takımının iki haftalık peryodu ve özellikle son maçı baz alınarak yönetim, hoca ve oyuncu olarak genel değerlendimesi bu kadar güzel ve gerçekçi yapılabilirdi. Sayın yazarımıza hislerimize tercüman olması hasebiyle teşekkür ediyorum. Ankaragücü ‘nün sevenlerine geçen seneki eziyeti tekrar yaşatmaması dileğiyle saygılar..