Ankaragücü, Süper Lig sonuncusu Samsunspor’u ikinci yarıda bulduğu gollerle 2-0 yendi.
İki takım içinde son derece önem arz eden maç, çok özel bir güne denk geldi.
Cumhuriyet’in 100. Yılı kutlandı dün.
Bu özel günde, işgal altındaki bir ülkenin Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde bağımsızlık meşalesini yaktığı kent Samsun ile savaşın muhteşem zaferle sonuçlandığı Cumhuriyet’in ilan edildiği kent olan Ankara’nın takımları karşılaştı.
İki takım da sahaya bu özel gün için hazırlanan formalarla çıktı.
Maç öncesi stat hoparlöründen çalınan 10. Yıl Marşı’na Samsunlular da dahil tüm taraftarların coşkuyla eşlik etmesi tüylerimi diken diken etti.
Sol Kapalı’nın, konuk Samsunspor taraftarı ile karşılıklı İzmir Marşı’nı okuması da muhteşemdi dersem abartı olmaz.
Cumhuriyet Balosu’na katılmayan Gecekondu, Cumhuriyete olan inancını, ölümsüz lider Atatürk’e olan sevgisini Ankara Kalesi’nde sergilemiş, hepimizi gururlandırmıştı.
Dün akşam da şov sırası Sol Kapalı’daydı, gecenin yıldızı onlar oldu.
Başta Gecekondu ve Sol Kapalı olmak üzere bizleri gururlandıran, gözlerimizi yaşartan tüm tribünlere binlerce kez teşekkürler.
Maç öncesi duygusal bir etkinlik de stat dışında yaşandı. Ankaragücü formasını 6 sezon boyunca terleten, geçen yıl 1 Kasım’da kaybettiğimiz Gökmen Barış için stat dışında lokma dağıtıldı.
Şu an Erzurumspor Teknik Direktörlüğünü yapan Ankaragücü’nün efsane kaptanlarından Hakan Kutlu, kendisinin organize ettiği bu etkinliğe bizzat katıldı.
Dostluk, vefa anlamında güzel görüntülerdi yaşananlar.
Ruhun Şad, mekanın cennet olsun Gökmen Barış hocam.
Maç öncesi dolu dolu şeyler yaşandı.
Ya maç?
Maç için de aynı şeyleri yazmak isterdim.
Ama yazamıyorum.
Özellikle ilk yarı tam bir hayal kırıklığıydı.
Öncelikle şunu belirtmek isterim, Samsunspor gerçekten çok ama çok kötü bir kadro kurmuş.
Ligin en az gol atan takımı, en çok gol yiyen ikinci takımı.
Bu kadronun, Ankara’dan galibiyetle dönmesi imkansızdı, nitekim öyle oldu.
9 maçta sadece 5 gol atabilmişler.
Bunları da nasıl atmışlar, dünkü Samsunspor’u izleyince şaşırmamak elde değil.
Samsunspor, iki hafta önce teknik direktör değişikliği yaşadı.
Almanya’dan gelen yeni hocaları, biraz olsun takıma defans yapmayı öğretmiş.
O bile ilk yarıda Ankaragücü’nü durdurmaya yetti.
Emre Belözoğlu, geçen haftaki İstanbulspor rezaletinin ardından bazı oyuncularının performansının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söylemiş, bu oyuncuları yedek bırakacağının sinyalini vermişti.
Dediğini yaptı, takımın en maliyetli transferlerinden Olimpiu Morutan’ı ilk 11’e almadı.
Morutan’ın yerine 11’de Pedrinho’yu görevlendirdi.
Emre Hoca, İstanbulspor maçının ilk 11’inden farklı olarak Morutan dışında 3 değişiklik daha yaptı.
İkisi sakatlıktan dönen Ali Sowe ve Nihad Mujakic’ti.
Ali Sowe, Riad Bajic’ten, Nihad Mujakic de Mert Çetin’den emanetlerini geri aldı.
Renaldo Cephas’ın da hastalığı nedeniyle son anda kadrodan çıkartılması sonucu, Tasos aylar sonra ilk 11’de sahaya çıktı.
Emre Belözoğlu, 4-1-4-1 dizilişi ile sahaya çıkarttığı Ankaragücü’nde Tolga Ciğerci’yi tek ön libero olarak kullandı.
Pedrinho ve Efkan Bekiroğlu’nu da çift sekiz numara olarak sahaya sürdü.
Önceki maçlarda Tolga Ciğerci’ye de verilen defans ile ileri hat arasında top nakli görevi, bu maçta tamamen Pedrinho-Efkan ikilisine verildi.
Ağırlıklı olarak ilk yarıda olmak üzere iki takım da inanılmaz yüksek sayılarda top kayıpları yaptı.
Ankaragücü’nün kaybettiği top sayısı 127, Samsunspor’un ki ise 137 olarak istatistiklere yansıdı.
Emre Belözoğlu’nun oyun kurma görevi verdiği ikili, top kayıplarında başı çekince Başkent ekibi, zayıf rakibi karşısında pozisyon üretmekte zorlandı.
11 top kaybıyla oynayan Efkan Bekiroğlu, attığı golün yanı sıra ikinci goldeki etkili serbest vuruşu ile kendini affettirirken; Pedrinho 16 top kaybı, 5’te 0 orta isabeti, 0 şutla maçı tamamlayarak Emre Hoca’nın güvenini boşa çıkardı.
Pedrinho, bir daha 11 şansı yakalar mı, Olimpiu Morutan bu maçtan ders çıkartmış mıdır, ilerleyen maçlarda göreceğiz.
Pedrinho’nun aksine Tasos, çok iyi olmasa da bu sezon ilk kez yakaladığı ilk 11 şansını olumlu kullanabilmek için çok çalıştı.
Özellikle Garry Rodrigues’e bomboş durumda alda at dediği, Garry’nin de topu dağlara taşlara vurduğu pozisyondaki çabası takdire değerdi.
Tasos’un Ankaragücü’nde yedek kalmasına karşın, sürekli Yunanistan Milli Takımı’na çağrılmasını anlamakta zorlanıyorum.
Yunanlılar mı bu işi bilmiyor, Ankaragücü mü Tasos’u oynatamıyor, bu soruya cevap vermek çok zor.
Efkan Bekiroğlu’nun efektif katkılarının dışında Ankaragücü adına maçın yıldızları Tolga Ciğerci ve Garry Rodrigues’ti.
Tolga Ciğerci, kaptığı toplarla rakibin atak organizasyonlarını başlamadan bitirirken, Garry Rodrigues Sarı Lacivertli ekibin neredeyse tüm hücum organizasyonlarının başrol oyuncusu oldu.
Garry Rodrigues’in, Samsunspor’un direncini kıran ilk golde Efkan Bekiroğlu’na yaptığı asist olağanüstü güzellikteydi.
Ali Sowe sonunda ilk 11’e döndü ama henüz tam olarak hazır olduğunu söylemek çok zor.
Ali Sowe’un en büyük gücü hücum presi ve hava topu mücadelesindeki etkinliğiydi.
Presi eskisi kadar olmasa bile yine yapıyor da kırılan elinin henüz tam iyileşmemesinden kaynaklı hava topu mücadelelerinden kaçınıyor.
Ali Sowe henüz hazır olmadan nasıl Riad Bajic’i kesebiliyor?
Aslına bakarsanız, burada ben suçu Riad Bajic’te bulmuyorum.
Riad Bajic, tek vuruş oyuncusu, sağdan soldan ortalarla beslenecek, oda o final vuruşunu yapacak.
Bajic’e topu kim getirecek?
Kanat oyuncuları ve bekler?
Ankaragücü’nün bugün yaşadığı tüm sorunların nedeni de burada bir bakıma ortaya çıkıyor.
Bu takımın en büyük sorunu bekler.
Hayrullah Bilazer 26 top kaybı yapmış, başarılı orta sayısı 0.
Matej Hanousek, 13 top kaybı yapmış, başarılı orta sayısı sadece 1.
Beklerin defansif yetersizliklerinin yanı sıra hücuma katkıları bu kadar düşük olan bir takımdan başarı beklemek hayal olur.
Emre Belözoğlu’nun işi çok zor.
Hocanın kolay pes etmeyen bir yapısı var.
Çok da agresif.
İlk 2 maçta sarı kart gördü.
Maçları en az sahadaki futbolcu kadar yaşıyor.
Bir pozisyonda taca çıkmakta olan topu, çizgide ayağıyla kontrol etti.
Top çizgide kaldı, oyun alanının dışına çıkmadı.
Allah’tan yardımcı hakem, Emre Hoca’dan böyle bir hamle beklemediğinden erkenden bayrağı kaldırdı da üçüncü sarı kart çıkmadı.
Hoca’nın agresifliği o kadar yoğun ki bu kadarının doğru olup olmadığı konusunda ciddi kaygılar duymaya başladım.
Maçın 90 dakikası boyunca sürekli bağırıyor, elleriyle pozisyon yanlışlarını anlatmaya çalışıyor.
Oyuncuların bir gözü sahada diğer gözleri hep Emre Hoca’da.
Bu yoğunluktaki agresiflik, gün gelir ters tepki verir endişesi taşıyorum.
Umarım yanılıyorumdur.
Maç sonu basın toplantısında, statta maçı izlediğine dair duyum aldığım önemli bir futbolcunun transfer listesinde yer alıp almadığını sordum.
Bu futbolcunun adını bu akşam Gölge TV’deki yayında paylaşacağım.
Bunun üzerine konuşurken transferlerde son kararı kendisinin vereceğini söyledi.
Ben de Ankaragücü taraftarının Emre Yıldız hassasiyetini kendisine aktardım.
Kendisine ilk teklifin Emre Yıldız tarafından yapıldığını hatırlattı, bu kişi hakkında olumlu ifadeler kullandı.
Ben görevimi yapmış oldum, gerisi onun bileceği iş.
Ankaragücü, ilk yarıda zorlansa da ikinci yarıdaki futboluyla maçı rahat kazandı.
Galibiyette rakibin zayıflığı önemli etkendi.
Kayserispor galibiyetinden farkı, bu maçta pozisyon dahi vermedi.
Ankaragücü, ligin güçlü ekipleri Fenerbahçe, Galatasaray ve Adana Demirspor ile oynadı.
Son yıllarda ligi domine eden Beşiktaş, Trabzonspor, Başakşehir ise artık Ankaragücü’nün dengi takımlar oldu.
Son 2 hafta iki lig sonuncusu ile oynayan Ankaragücü bundan sonraki tüm maçlarını denk takımlar ile yapacak.
Emre Belözoğlu’nun farkı da bu maçlarda ortaya çıkacak.
Bu takımın ligin son sıralarıyla işi olmaz.
Kupa hayali kurmak, bu takımı Avrupa’ya götürecek dördüncülük, beşincilik de Emre Hoca’nın performansına bağlı.
Emre Hoca’ya, bir sonraki milli arada TSYD Kupası maçı oynanması konusunda ricada bulundum, olumlu yanıt verdi.
200’e yakın üyesi bulunan Ankara Şubesi’nin en önemli geliri bu kupa maçları.
Umarım Emre Hoca da Sinan Kaloğlu hoca da gerekli hassasiyeti gösterir.
METİNER ERDEM