VİRALSPOR olarak öncelikle okuyucularımıza teşekkür ediyor, bir de özür diliyoruz.
Geç de olsa Ankaragücü’nde yaşanan hataları gördük, korkmadan, çekinmeden, küfürlere, ölüm tehditlerine aldırış etmeden bildiğimiz her şeyi okuyucularımızla paylaştık.
Sizler de bizlere destek oldunuz, sadece 2 yıllık bir geçmişi olan VİRALSPOR’u, Ankara’nın en çok okunan spor sitelerinden biri yaptınız.
Destekleriniz için sonsuz teşekkürler.
VİRALSPOR, emekli maaşından biriktirilen mütevazı bir bütçeyle kurulmuş internet sitesidir.
Bugüne kadar Google reklamları dışında hiçbir kurumdan reklam kabul etmemiştir.
Küçük bir bütçeyle kurulduğu için altyapı sorunları oluyor, yoğunluk olduğunda hata veriyor, siteye girmekte zorluk yaşanıyor.
Okuyucularımızdan yaşadıkları bu tür zorluklardan dolayı da özür diliyoruz.
…………………………………..
Ankaragücü’nde bir seçim süreci yaşandı.
Bu süreçte yine cesur haberlere imza attık.
Kimsenin piyonu olmadık, olmayacağız da.
30 Temmuz kongresinden sonra yeni bir olağanüstü kongre daha yapılacağını ilk kez VİRALSPOR’dan duydunuz.
Son kongre kararı alındığında malum şahıs “destek alamazsam bırakacağım” dese de son 2 güne kadar amacı yine aday olmaktı, bunu sadece VİRALSPOR’da okudunuz.
(Ayrıntıları bir başka yazıda kaleme alacağım)
Yukarılardan gelen baskılar sonucu çaresiz kaldığında, “aday olmayacak” diye net ifadeyi ilk kez VİRALSPOR yazdı.
Algı operasyonlarına da alet olmadık.
Birileri Fatih Mert, Tamer Açar’ın başlattığı oluşumu malum şahsın yönetiminin devamı gibi göstermeye çalıştı.
Çekmecesi yayınlanmayan röportajlarla dolu arkadaş, son gün malum şahsın yönetimindeki 4-5 ismin yeni yönetimde de yer alacağını canlı yayında çok büyük habercilik yapıyormuşçasına paylaşırken, VİRALSPOR malum şahsın yönetimindeki bir kişinin bile Fatih Mert’in listesinde yer almayacağını yazdı.
Ertesi gün liste açıklandığında, kimin gerçekleri yazdığı, kimin algı operasyonunun piyonluğunu yaptığı ortaya çıkmış oldu.
VİRALSPOR’u izlemeye devam edin.
……………………………………
Türk futbolunda yaygaracılık prim yapan bir davranış biçimidir.
Hele İstanbul takımlarında.
İstanbul takımlarındaki yaygaracıları anlatmak için Osmanlı döneminden kalma bir deyim kullanılır: “Palikarya Yaygaracıları”…
Hırsızlık yaparlar, ilk önce “Hırsız var” diye onlar bağırır, adam döverler, bıçaklarlar “Katil var” diye ilk bağıran onlardır.
İstanbul takımları da şike yapar, rakibini şike yapmakla suçlar, kendi hakem satın alır, rakibi hakemle kazanmakla suçlar. Federasyonun tüm kurullarını istediği gibi kullanır, rakibi Federasyonu kullanmakla suçlar.
Türk futbolu alışıktır bu yaygaracılara.
Ankaragücü’nün de yaygaracıları vardı bir süredir.
Malum şahsın diline pelesenk ettiği bir konu var.
Her yerde onu anlatır, durur.
Bakary Kone’nin 300 bin Euro konusu.
Neymiş efendim?
Bakary Kone’ye ödedikleri 310 bin Euro’nun 300 bin Euro’sunu menajerler almış, görüntüsünü de gizlice kaydetmiş.
Bakary Kone şu anda bir Rus takımında 300 bin Euro’ya oynuyor.
Ankaragücü’ne kaç Euro’ya imza attı?
1 milyon 110 bin Euro.
Sözleşmesinin altında kimin imzası var?
Malum şahsın.
Malum şahıs bilmiyor muydu, Bakary Kone’ye fazladan ödeyecekleri 600-700 bin Euro’nun çok büyük kısmının menajerlere gideceğini?
Tabi ki biliyordu.
Niye o zaman “kardeşim bu adamın değeri 300 bin, taş çatlasın 500 bin. Ben 1 milyon 110 bin Euro’luk sözleşmeye imza atmam” diye diretmedi.
Bifouma, Malatya’da 600 bin Euro’ya oynuyor.
Ankaragücü ile ne kadarlık sözleşme imzalamıştı?
1 milyon 330 bin Euro.
Aradaki farkın büyük kısmı yine menajerlere gitmedi mi sanki?
Sakat Heurtaux 800 bin Euro, yine sakat Cerci 1 milyon 100 bin Euro’luk sözleşmeye başka hangi kulüpte imza atabilirdi.
Neymiş efendim, Cerci’ye itiraz ettikleri için Ankaragücü’ne operasyon başlatılmış.
Cerci Ağustos ayında sözleşme imzaladı, sözde operasyonun başlangıcı olan Sivasspor maçı 15 Aralık’ta oynanmış.
Arada neredeyse 5 ay var.
Cerci’den dolayı operasyon başlatacaklar da, 5 ay bekleyecekler ha!
Bu arada Ankaragücü 11 maçta 20 puan toplayacak, Lig beşinciliğine kadar yükselecek.
Güldürmeyin beni.
Bir operasyon oldu mu?
Evet oldu.
Ama Ankaragücü’ne değil, malum şahsa.
Operasyonun başlamasının sadece ve sadece tek nedeni vardı, Ahmet Ketenci tarafından değişik kaynaklardan sağlanan ve kulübün kasasına giren paraların nereye harcandığı malum şahsa soruldu ve tatmin edici cevap alınamadı.
Malum şahıs ve çevresindekiler, bu sorulara cevap bulamayınca yaygaraya başladı.
Ankaragücü’ne operasyon yapılıyor diye.
Öyle bir yaygara ki sormayın gitsin, Palikarya yaygaracıları bile ellerine su dökemez bunların.
Bir kez daha altını çizeyim.
Evet bir operasyon vardı ama hedef Ankaragücü değil, malum şahıstı.
Malum şahıs gitti, operasyon artık sona erdi.
Bundan sonra Ankaragücü yeniden eşit şartlarda mücadele edecektir.
Eşit şartlarda diyorum, Ankaragücü’ne bir ayrıcalık tanınmayacaktır.
Hakkı yine yenecektir, yine hakem mağduru olacaktır ama en azından artık haklarını sonuna kadar arayacak, sesine değer verilecek bir yönetim olacaktır.
Gücü yeterse ligde kalacak, yetmezse küme düşecek.
Malum şahıs kulübü, son derece kısıtlı bir kadroyla, küme düşme hattında, 2. Lig ekibine kupadan elenmiş olarak teslim etti.
Yeni yönetimi de mutlaka eleştireceğiz ama nasıl bir tabloyla kulübü devraldıklarını da unutmayacağız.
…………………………………………………
Biliyorum şimdi yazacaklarım için tepki alacağım.
Olsun.
Murat Ağcabağ’ın avukatı değilim.
En ağır eleştirileri yaptım.
Futbolcularla çekilen o fotoğraf çok büyük hatadır.
Menajerlerle ilişkisini kesmeliydi, devam ettirmesi affedilmez hata.
Ama Ankaragücü’nün geleceğini karartan o fahiş sözleşmelerde en ufak bir dahli yoktur.
Kone’yle, Bifouma’yla, Heurtaux’la, Cerci’yle ve diğerleri ile imzalanan o şaibeli sözleşmelerden Murat Ağcabağ’ın da, Osman Gazi Kandaş’ın da, Metin Akyüz’ün de, dönemin futbol şube sorumlusu Ercan Soydaş’ın da haberi yoktur.
O günkü yönetimde olup, malum şahsa hala çok yakın olanlar da var, çıksınlar haberimiz vardı desinler, yalanlasınlar beni.
O şaibeli sözleşmeler, sadece ve sadece menajerler ile malum şahıs ve kulüp müdürünün bilgisi dahilinde imzalanmıştır.
Metin Akyüz, son toplantıda “Bu kulübün 11 milyon Euro’su çalındı” diyordu ya, bu 11 milyon Euro’nun sorumlusu kesinlikle Murat Ağcabağ değildir.
Murat Ağcabağ, şaibeli sözleşmelerin hesabını sorduğunda, adı herkesçe bilinen menajerlerle malum şahıs tarafından “bunlar bizim dostlarımız” diye tanıştırılmıştır.
Yeni yönetimden isteğim bu 11 milyon Euro’nun hesabının mutlaka ama mutlaka sorulması, yaygaraların artık son bulmasıdır.
……………………………
Bu konuları bugüne kadar niye malum şahsa sormadınız diyebilirsiniz?
Sorulmadı mı soruldu.
Ne oldu, ya konu saptırıldı ya da insanlar küfür yiyip, tehdit edildi, dayak atıldı.
İşte Ali İhsan Mutlu son örneği..
Cevap hakkını kullanacaksa, köşemiz açık demeyeceğim, bu köşede artık adı bile anılmayacak.
Ha yılmaz savunucusu Bahadır Erdemir’in cevabı varsa, ona her zaman köşem açıktır.