Ankaragücü, Alanyaspor’u 2-0 yenerek, biri bay olmak üzere 4 maçlık aradan sonra üç puanı bir arada gördü.
Maç öncesi Eryaman Stadı’nda yine olağanüstü güzel görüntüler vardı.
Haftalardır süren kötü gidişe rağmen tribünler büyük oranda doluydu.
Sosyal medyada yazılanlara inat, taraftar takımdan umudunu kesmemiş, çok zor geçeceği belli olan maç öncesi takımına destek olmak üzere Eryaman’a gelmişti.
6 Şubat’taki depremden bu yana ilk kez seyircisi ile buluşan Ankaragücü’nde yönetim; birlik, beraberlik mesajı vermek için koltukları Ay Yıldızlı bayraklarla donatmıştı.
Localarda çocuklarıyla birlikte depremzede aileler, VİP tribününde ise devler tarafından koruma altına alınan Sevgi Evleri’nde barındırılan çocuklar konuk edilmişti.
Tribünlerde yakın zamanlarda kaybedilen Ankaragüçlü kardeşlerimiz için anlamlı pankartlar asılmıştı.
Gecekondu da eski liderlerinden Koray Akdoğan’ın rahmetli olan annesi Ülfet Akdoğan’ı unutmamıştı.
Acılar paylaşılarak azalır derler ya, başta Gecekondu olmak üzere tüm tribünler bu acı günlerinde Koray abinin yanındaydı.
Bazen küskünlüklere son vermek için acılar vesile oluyor.
Umuyorum, Ali İmdat ile Koray Akdoğan abimizin arasındaki buzlar da erimiştir.
Maç öncesi Gençlerbirliği’nin efsanelerinden Okan Gedikali için saygı duruşu yapıldı.
Aslında saygı duruşu anonslarında önce kişinin adı söylenir, ardından İstiklal Marşı’nın okunacağı duyurulurdu.
Bu kez öyle olmayınca şaşırdım.
Sonrasında İstiklal Marşı’nın kabulünün 102’nci yılının anonsu o kadar anlamlı bir şekilde yapıldı ki hayatımda ilk kez bir statta İstiklal Marşı’nın bu kadar coşkuyla okunduğuna şahitlik ettim.
İşte böyle bir atmosferde maç başladı.
İtiraf edeyim bir çoğunuz gibi ben de maç öncesi oldukça umutsuz şekilde Eryaman Stadı’na gitmiştim.
Maç öncesi takımlar ısınırken, bir kulübe de teknik direktörlük kariyerine daha geçen hafta başlayan Sedat Ağçay, diğer kulübede ise kariyeri başarılarla dolu Ersun Yanal vardı.
Alanyaspor, zaten Ankaragücü’ne ters gelen bir takımdı, hele de geçen haftaki Başakşehir galibiyeti ve Ersun Yanal tecrübesiyle ibre maç öncesi Akdeniz takımından yana duruyordu.
Ankaragücü’nün maç kadrosunda Nihad Mujakic’in cezası, Kevin Malcuit’in artık rutinleşen sakatlık haberlerinden dolayı zorunlu değişiklikler vardı.
Nihad Mujakic’in yerine Atakan Çankaya, Kevin Malcuit’in yerine de transferin son günü kadroya katılan Stelios Kitsiou sahadaydı.
Sedat Ağçay bununla da yetinmemiş, Beşiktaş maçının iki etkisiz elemanı Pedrinho ve Giorgi Beridze’yi de kesmiş, yerlerine Taylan Antalyalı ve Milson’a ilk 11’de görev vermişti.
Maç, Ersun Yanal’ın karşılaşma sonrası basın toplantısında da ifade ettiği şekilde komik görüntülere sahne olarak başladı.
İki takım da topa sahip olmak istemiyordu.
Ersun Yanal, “Biz topu rakibe bırakmak istedik, Ankaragücü de bize bırakmak istedi. Bir türlü topu rakibe bırakamadık” dedi, gülerek.
Maç sonu topla oynamada yüzde 68/32 Alanyaspor lehineydi.
Çoğu maçta avantaj olan topa sahip olma, bu maçta iki teknik direktörün satrança benzeyen hamleleriyle Alanyaspor’un aleyhine dönmüştü.
Alanyaspor’un sezon başından beri bir zaafı vardı, oyunu kendi ceza alanı içinde paslaşarak başlatıyor, bu arada baskı sonucu kaybettiği toplarla gol yiyor.
Birbirinin benzeri goller yemesine karşın, bir türlü bu taktikten vazgeçmiyor.
Sedat Ağçay, bu kez farklı bir şey denedi.
Ali Sowe’dan başka üçüncü bölgede baskı yapacak oyuncusu olmadığından Ghayas Zahid ve Emre Kılınç’ı da Ali Sowe’a eşlik ettirerek yalancı baskı yaptırdı.
Sedat Hoca’nın güvendiği esas yer orta sahayı emanet ettiği iki dirençli, kesici oyuncu Taylan Antalyalı ve Lamine Diack’tı.
Yalancı baskıyı rahat geçen Alanyaspor, orta sahada kayaya çarpıldı.
Nitekim ilk gol, Taylan Antalyalı’nın kaptığı bir topla geldi.
Taylan kaptığı topu nefis bir ara pasıyla Ghayas Zahid’i defansın arkasında buluşturdu, o da boş durumdaki Ali Sowe’u gördü.
Ali Sowe da futbol hayatının en rahat gollerinden birini atarak takımını 1-0 öne geçirdi.
Golü henüz 18. dakikada erken bulan Ankaragücü, bu kez geriye yaslanınca Alanyaspor, sol kanattan Yusuf Özdemir, sağ kanattan da Efecan Karaca ile Ankaragücü defansını zorlamaya başladı.
Bir iki duran top ve çizgiye inerek yapılan ortalardan tehlike yaratan konuk ekip, Milson’un kendisini göstermeye başlamasıyla bu kez art arda kalesinde tehlike yaşamaya başladı.
Ömer Erdoğan, 6 Şubat’taki veda basın toplantısında Milson ve Andrej Dokanovic’i kendisinin önerdiğini, bu oyunculara kefil olduğunu söylemişti.
Bu maçta Milson, 10 numara 5 yıldızlık bir performansla oynadı.
Aldığı her topla dikine rakip kaleye giden, bugüne kadar Ankaragüçlü hiçbir oyuncuda görmediğimiz niteliklere sahip bir futbolcu.
Daha maçın 30. saniyesinde öyle bir depar attı ki rakibin en hızlı oyuncularından Yusuf Özdemir arkadan sarılarak durdurabildi.
Çok rahat adam eksiltiyor, ceza sahası içi dışı demeden etkili şutlar atabiliyor, 1,70’lik boyuna rağmen 1,90’lık defans oyuncularının arasından kafa topu alabiliyor.
Milson 76. dakikada Alanyaspor’un klasik top kayıplarından birinde topla buluştu, ceza sahası dışından öldürücü bir vuruşla galibiyeti perçinleyen golü attı.
Ceza sahası dışından gol atmaya alışık değildi Ankaragücü, bu da nasip oldu.
Opsiyonu Ankaragücü’nde Angolalı oyuncunun.
Umarım bu performansını sürdürür, Ankaragücü de bonservisini alarak taraftarı mest edecek bir oyuncuya tapusuyla sahip olur.
Milson’un eksik yönü defansif özelliğinin olmaması.
Bu nedenle de Sedat Hoca, arkasında oynayan Hasan Ali Kaldırım’ın ileriye çıkmasına izin vermedi.
Hatta bir pozisyonda isteği dışında ileri çıkınca çok sert tepki gösterdi.
Dünkü maç öncesi Nihad Mujakic’in cezalı olması herkesi endişelendirmişti.
Nihad Mujakic, ikili mücadelelerde müthiş bir yetenek.
Kolay kolay bu mücadeleleri kaybetmiyor.
Ancak, uzun boyuna rağmen hava toplarında çok etkili değil.
Uros Radakoviç ile birlikte alan paylaşmada da sıkıntı yaşıyor.
Bu yüzden de Ankaragücü, hemen her maç bu hatalardan pozisyon veriyor, gol yiyor.
Bu sezon 23 maç yaptı, iki Konyaspor maçı dışında her maç kalesinde gol gördü, Sarı Lacivertliler.
Nihad Mujakic’in yokluğunda Atakan Çankaya stoper bölgesinde görev yaptı.
Kusursuza yakın bir oyun sergiledi.
Adeta Hocası Sedat Ağçay’a, “Uros’u mu kesersin, Nihad’ı mı bilmem ama bu forma benim” mesajını verdi.
Özellikle ikinci yarı yerinde müdahaleleri ile birçok pozisyonu başlamadan bitirdi.
Ofansif yönden maçın adamı Milson ise defansif yönden de Atakan Çankaya idi.
Ghayas Zahid, Ali Sowe, Stelious Kitsiou, Taylan Antalyalı, Lamine Diack maçın iyilerindendi.
Kaleci Gökhan Akkan’a pek iş düşmedi, Hasan Ali Kaldırım, Uros Radakovic ve sakat sakat oynayan Emre Kılınç görevlerini yerine getirdi.
Georgi Beridze, sezona iyi başlamıştı
Şimdi bu oyuncuyu tanımakta zorlanıyorum.
Aynı geçen sezon Portekiz’in asist kralı Pedrinho gibi.
Tasos da Milson’un gelmesinin ardından formasını bir daha ne zaman alır bilemiyorum.
Bu üçlünün ilk 11’e dönmesi için çok ama çok çalışmaları gerekir.
Andrej Dokanovic, kumaşı iyi oyuncu.
Takıma uyum sağlarsa, Taylan Antalyalı, Lamine Diack ikilisinden birini keserse şaşırmam.
Maçın bir diğer kahramanı tabi ki büyük Ankaragücü taraftarıydı.
90 dakika oyunun içindeydiler.
Tribünlerde müthiş uyum vardı.
Galibiyette, tüm tribünlerin mutlak payı vardı desek abartı olmaz.
Sevgili Faruk Koca, her karşılaşmamızda eleştirecek bir şey buluyorsun diye laf atıyor.
Eleştirmeyi bildiğimiz gibi alkışlamayı da biliriz, takım böyle oynasın siz görevinizi yapın biz her zaman yanınızda oluruz.
“Tek Yürek İmalat-ı Harbiye” filmi ile ilgili yazımda Başkan Faruk Koca ile ilgili kısım latifeydi.
Onu bile yanlış yere çekenler oldu.
Ama şimdi yazacaklarım latife değil.
Sevgili Başkan, maç sırasında lütfen telefonunuzu cebinize koyun, mesajlarla şunla bunla vaktinizi harcamayın.
Bırakın herkes işini özgürce yapsın.
Son sözüm bu maçta bile galibiyeti küçümseyenlere.
Ankaragücü ne Real Madrid ne de Manchester City.
Pozisyon da verecek elbet.
Kim pozisyon vermeden maçı tamamlayabilir ki bu ligde.
Alanyaspor karşısında Ahmed Hassan’ın zayıf vuruşu dışında Gökhan Akkan yere bile yatmadı.
Bir galibiyetle ligde kaldı da denemez.
Ama bu takımın, bu hocanın morale, desteğe ihtiyacı var.
Takım kazanmış, onu bari esirgemeyelim.
Yarın hata yapılır maçlar kaybedilirse, eleştirinizi o zaman yaparsınız.
METİNER ERDEM