Ankaragücü, geçen sezonun şampiyonu, bu sezonun ise en büyük hayal kırıklığı Başakşehir’e evinde 2-1 kaybetti.
5-6 hafta ligde fırtına gibi esen Başkent ekibi, Gaziantep’te etkisiz bir futbol ortaya koyunca bu maç için de şüpheler artmıştı.
Önceki maçlar gibi rakibe sahanın her yerine basan, sağdan soldan saldıran bir Ankaragücü mü izleyecektik yoksa Gaziantep’teki gibi sahasına çekilen, 0-0’a razı bir takım mı?
Daha ilk dakikalardan Ankaragücü’nün rakibin isminden çekindiği ortaya çıktı.
7 haftadır üst üste kazanamayan, geçen maç İstanbul’da Erzurum’u zor bela yenebilen Başakşehir, muhtemelen korkarak geldiği Ankara’da böyle bir rakip görünce rahatladı.
17. dakikada Visca’nın çaprazdan attığı gole kadar sahada Ankaragücü’nü göremedik bile.
Ankaragücü oynamayı ancak golden sonra düşünmeye başladı.
Endri Çekici’nin inanılmaz frikiğiyle 3 dakika içinde beraberliği yakaladıktan sonra yine rölantiye geçti.
İlk yarı karşılıklı ataklarla, ancak Ankaragücü’nün pozisyon zenginliği ile tamamladı.
Mustafa Hoca, ikinci yarının daha 10. dakikası dolmadan kimsenin beklemediği sürpriz bir hamle yaptı.
Endri Çekici’yi Şahverdi, Borven’i Paintsil, Assane’yi de Voca ile değiştirdi.
Çekici gol atmış moralli, Assane zaman zaman riskli hareketleri olsa da hatasız bir ilk yarı geçirmiş, Borven de gol dışında takımın en tehlikeli atağının başrol oyuncusu olmuştu.
Maç sırasında kimse bu değişikliklerin nedenini anlayamadı, anlaması da zordu zaten.
Mustafa Dalcı’nın prolisansı olmadığından Ankaragücü’nün teknik direktörü kayıt üzerinde Necati Erkmen gözüküyor.
Erkmen raporluydu, bu yüzden maç sonrası basın toplantılarını Mustafa Hoca yapabiliyordu.
Erkmen Hoca’nın raporu bitti, artık maç öncesi ve sonrası o çıkacak ekranlara.
Ama herkes Mustafa Hoca’nın düşüncelerini merak ediyor doğal olarak
ViİRALSPOR olarak, herkesin merak ettiği konuları Mustafa Hoca’ya sorduk, o da düşüncelerini samimi bir şekilde paylaştı..
Hocanın görüşlerine katılıp katılmamak herkesin kendi bileceği konu.
Nitekim, katılanlar da oldu, çok sert eleştirenler de.
Ben de eleştirenlerden tarafım.
3 değişikliği birden yapmak için çok erkendi.
Hele ki maçı kazanmak için bu değişiklikler yapıldıysa Bolingi varken Borven’i çıkartmanın mantığını Hoca ne kadar süslü cümlelerle anlatsa da anlayacak adam bulamaz.
Teknik direktörlerin düşünceleri genellikle bizle, taraftarla örtüşmez.
Onlar çok farklı bir açıdan bakar sahada oynanan oyuna.
Taraftarından da biz medya mensuplarının da avantajlı olduğumuz nokta, maç bittikten sonra konuşuyor, yazıyor olmamız.
Maç sırasında yazdıklarımız, konuştuklarımız tutmasa kaybedecek bir şeyimiz yok.
Teknik direktörler, antrenörler için durum farklı.
Bir iki tercihiniz ters teperse, bir anda kendinizi kapı dışına konulmuş buluyorsunuz.
Mustafa Hoca’nın bu değişiklikleri maçtan önce de kurguladığını, maçı kafasında defalarca oynadığını, böyle kazanabileceğini gördüğüne inanıyorum.
Bu değişiklikleri maç berabere devam ederken yaparım diye kurgulamıştır muhtemelen kafasında.
Sanırım Mustafa Hoca, kazanmak için tüm riskleri alıp ileri çıkacak Başakşehir’in arkada bıraktığı boşlukları hızlı oyuncularla değerlendirmeyi planlıyordu.
Şansızlığı, değişikliği yaptığı dakikada Ankaragücü’nün 2. golü yemesi oldu.
Golden sonra Başakşehir, skoru korumak adına defansa çekilince plan tamamen çöpe gitti.
Ankaragücü’nün planı bir anda Başakşehir’in planı haline geldi.
Ankaragücü tüm hatlarıyla bastırdı, Başakşehir arkada boşluklar aradı.
Mustafa Hoca’nın buradaki başarısı hücum ederken rakibe arkada boşluk bırakmaması oldu.
Rakip sahasından çıkamadı, doğru dürüst pas yapamadı ama Ankaragücü de uzatmalarla birlikte kalan 40 dakikada sadece bir net pozisyon yakalayabildi.
Ankaragücü ilk kez kaybetmiyor, son kez de olmayacak.
Önemli olan kaybederken ders çıkarıp bir şeyler kazanabilmek.
Umarım Hoca da bu dersi çıkarmıştır.
Şimdi gelelim başlıktaki soruya.
Bu yenilgi kime yazılmalı?
Hoca ne kadar aldığı kararların doğruluğunu savunsa da haklı yönleri olsa da bu soruya verilecek ilk cevap Mustafa Dalcı olacaktır.
Galibiyetlerde nasıl en büyük pay ona ait oluyorsa, yenilgide de en büyük payı o alacaktır doğal olarak.
Ama ben şahsen bu yenilgiyi öncelikle yönetime yazıyorum.
Bu takımın olmazsa olmaz birkaç oyuncusu var.
Kitsiou ve Pinto, bunların başında geliyor.
Bu ikilinin birlikte olmadığı maçlardan Ankaragücü’nün puan çıkarması neredeyse imkânsız.
Sarı Lacivertlilerin bu sezon kazandığı 4 maçın üçünde bu ikili sahada.
Malatya maçında ise Kitsiou var, pinto yok.
Onların eksikliği, takımı komple etkiliyor.
Kitsiou’nun yokluğunda Saba da kayboluyor, Pinto olmayınca Paintsil’in varlığıyla yokluğu anlaşılmıyor.
Bu oyuncuların, özellikle Kitsiou’nun bir alternatifi yok.
Kadrodaki orijinal sağ bek Cebrail, yeteneği sınırlı ama mücadele gücü yüksek bir oyuncuydu.
Sanki kafasında Ankaragücü’nü bitirmiş, eski mücadeleciliği de gitmiş.
Kitsiou ve Pinto’nun sakatlıklarının üzerinde neredeyse 2 hafta geçti, bu arada transfer sezonu başladı.
Transfer yasağı aylar öncesinin konusu.
Pandemi döneminde para bulmak kolay değil, kabul ediyorum.
Ama o para öyle ya da böyle bulunacak belli.
Neden hep son dakikaya bırakılıyor anlamak mümkün değil.
Ankaragücü’nü belki de sınıf atlatacak 2 kritik maç, eksiklikler yüzünden kaybedildi.
Bu yüzden hem Gaziantep hem de Başakşehir yenilgisini öncelikle yönetime, sonra hocaya yazıyorum.