Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, neredeyse tüm tartışmalı konulara değindi ve ezeli rakipleri hakkında sert açıklamalarda bulundu.
Antalya’da sarı lacivertlilerin kamp yaptığı otelde basının karşısına çıkan Başkan Ali Koç’un açıklamalarında öne çıkan başlıklar şöyle:
KENDİ KULÜBÜMÜN ÇIKARLARINI KORUMAK ZORUNDAYIM
Bir kez daha tahkim kararları ve bunların medyaya yansıtılış şekli bilhassa bazı medyalarda ele alınış şekli gerçekleri yansıtmamaktadır. Fenerbahçe’nin harcama limitleriyle ilgili yaptığı başvuru ve münferit bankalarla yaptığımız yeniden yapılandırma başvurusu lisans kuruluna yapılıyor. İnceleme de devam etmektedir. Tahkime yapılan ise başka bir konudur, o konuya da açıklık getirelim. Taraftarlarımız da bu haberlerden ve spekülasyonlardan ciddi anlamda rahatsız oluyorlar. Konu son derece teknik, hepimiz için yeni, federasyon için yeni, medya için yeni. Yeni olan da TFF’nin UEFA benzeri Finansal Fair Play’i kendisine uygulaması.
UEFA’nın Finansal Fair Play’i Türkiye’de işleseydi bir adım daha öteye gitmemiz gerekmeyecekti. Türkiye, herhalde Avrupa’daki yegane ülkelerden biridir ve hatta tek ülke olabilir.
UEFA’nın Finansal Fair Play uygulamasının fayda sağlamadığı, meyve vermediği hatta kulüplerimizin ters istikamette gittiği, bu yüzden de başka bir önlem almak kaydıyla TFF de yeni fair play uygulamasına gitti diyelim.
Kimlerin nereden adil rekabet istediğini, isteyenlerin aslında kendilerinin ne kadar adil rekabet altında olmadıklarını burada dilim döndüğünce anlatacağım.
Önümüzdeki günlerde de çok daha açık ve daha da şeffaf olmak kaydıyla öyle bir noktaya geldik ki sabır taşımız çatladı.
Yarın Ankara’da devletimizin, Spor Bakanlığı’nın hazırlayacağı bir çalıştay var. O çalıştayda ilk önce Türk futbolunun geleceği olmak üzere önümüzdeki üç gün kulüp başkanları, federasyonlar ve devletimiz bir araya gelerek faydalı bulduğum bir çalışma ortamında ele alacağız.
Ama Türk futbolunda sırf rekabet hırsıyla gözlerini bürümüş insanların yaptığı açıklamalar ve bundan dolayı da bizim mecburen cevap vermeye bırakılan durumlardan sonra, bizler nasıl aynı masada çözüm üreteceğiz ve Türk futbolunun geleceğine katkı sağlayacağız bilmiyorum.
Ben artık bu aşamada Türk futbolunu, Türk sporunu değil; kendi kulübümün çıkarlarını korumak zorundayım.
Tahkime yaptığımız açıklamadan bahsettim. Tahkime yaptığımız açıklama Fenerbahçe’nin harcama limitlerini artırmaya yönelik değildir.
TFF ve tahkim neden sorumlu? Türkiye Futbol Federasyonu’nun Tahkim Kurulu, TFF’nin kurul ve organlarının altığı karaları inceler ve biz de bununla ilgili başvuru yaptık. İki ayrı itirazımız oldu. Birincisi Beşiktaş’ın itirazına benzerdi. Büyük kulüpler arasında faiz belki de en az bizi etkiliyor. Çünkü bizim borcumuzun yüzde 80’ini döviz kuru. Dedik ki faizlerin hesaplanmaya olan etkisi gözden geçirilmeli. Hesaplamalarda yüksek faiz kullanılıyor ve piyasa gerçeklerinden uzak rakamlar kullanılıyor.
TRABZONSPOR’A GÖRE KURGULANMIŞ BİR MODEL VAR
Biz, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu işi doğrudan kurgulamak varken ve bu işin bugünden birkaç sene sonra sonuç vermeyeceği aşikârken, bankalar, banka temsilcileri ve kulüpler de farkındayken, TFF de ‘doğrudur’ derken, marka olmuş bilinen tanınan insanlar gerek bankalarda gerek federasyonda gerek kulüpleri yöneten insanlar, birbirimizin gözüne baka baka birkaç sene sonra çökecek bir sistemi sanki çökmeyecekmiş gibi çökeceğini kabul ederek neden ilerliyoruz?
Devletimize teşekkür ederim.
Sadece yeniden yapılandırma ve aldıkları inisiyatif değil; stopajların 6-7 gün içinde kulüplere iade edilmesi, profesyonel sporcuların mukavelelerinden kaynaklanan.
Niyet iyi ama sonuç ne? Çare olmadığını anlatmak istiyorum. Beş yıllık bir yapılandırma sunuluyor. İlk iki sene anapara ödemesiz ama faiz ödemesi var. 3. senede yüzde 5, 4. senede yüzde 15 ve 5.senede de anaparanın yüzde 80’ini ödenecek. Anapara kulüplerin harcama limitlerini hesaplamadaki en önemli unsur. Yüzde 15 dördüncü yıl belki ama beşinci yılda yüzde 80 ödendiği için kulüplerin harcama limitlerinin eksi çıkacağı herkes tarafından biliniyor. Bunu sorduğumuz zaman ‘oraya gelince bakarız’ deniyor.
Bugün anapara ödemeyenlerin harcama limitleri yüksek çıkabiliyor. Üç büyük rakibimiz yeniden yapılandırma yaptığı için yüksek çıkabiliyor. Biz yapamadığımız için, yapmadığımız için değil; Bankalar Birliği ile yapamayacağımız için ilk başta açıklanan rakamlar istediğimiz seviyede değildi. Ama bu model olacaksa 5. senede kesin çökecek. Çünkü eksi harcama limiti diye bir şey olmaz.
Fenerbahçe Spor Kulübü en çok borç sıkıntısı çeken kulüp. Gelirlerimiz, ödeme gücümüz farkı. Ödeme yükümlülüğünde olduğumuz miktarlar da farklı. Diğer kulüpler için de benzer şeyler geçerli. Belki bir kulübün bizden çok daha az borcu var ama çok daha fazla geliri var. Biz niye imzalayamıyoruz? Birinci günden temerrütte düşüyoruz. İmzaladığımız an 250 milyon Fenerbahçe’nin hiçbir ihtiyacın karşılayamıyor ve 5 yılda da bu borçlar ödenemiyor. Onlar da biliyorlar. Ne yapılacak o zaman? 5 yılın sonunda bir 5 yıl daha eklenecek. Niye bugünden doğru modeli kurgulamadığımızı soruyoruz. 10 yıl yapalım, 2-3 sene ödemesiz anapara faiz diyoruz ama talimatnamenin öyle olduğunu söylüyorlar. İmzalayan kulüpler ne kadar memnun? Üç büyük kulüpler imzaladı. Bazı Anadolu kulüpleri de imzaladı. Benim konuştuğum imzalayan kulüplerden memnun olanını bir tanesi hariç başka görmedim. Hatta bir Kulüpler Birliği toplantısında ben devletle yaptığımız bir konuşmayı aktarırken, Mustafa Cengiz kendileri imzaladıktan sonra dedi ki ‘sizin yapılandırma ne durumda? Sizden iyi haber bekliyoruz.’ Fenerbahçe’nin müzakereleri daha olumlu sonuçlanır da her takıma yansıtılabilir. Devletimizin bu iyi niyetinden dolayı teşekkür ederiz ancak işin derinine indiğimizde, üç dört ay sonra insan ister istemez şunu düşünüyor; bu 250 milyon liralık anapara ve 5 yıllık süre en fazla Trabzonspor’a yarıyor.
Trabzonspor kendi başkanları da daha şubat ayında ne kadar kötü durumda olduklarından, iflastan bahsediyordu. Ama ne olduysa mayıs ayında sıkıntılarının çözüldüğünden bahsetti. O arada ne oldu bilmiyoruz. Trabzonspor’a göre kurgulanmış bir model çünkü en çok onların ihtiyacını karşılıyor.
Geldiğimiz noktada anlatmaya çalıştığım hem talimatnamenin hem de yeniden yapılandırmanın şu anki haliyle çözüm olmayacağı, kısa süre sonra, 3-4 sene içinde mecburen gözden geçirileceği, geçirilmek zorunda olduğu, bununla yapılan görüşmelerde kulüpler, TFF, bankaların, hepsinin kabul ettiği ama gözümüzün içine baka baka olmayacak duaya amin diyoruz.
BİR TALEBİMİZ OLMADI
Buradan gelelim 30-40’a. Fenerbahçe’nin harcama limitlerinin yüzde 30’dan 40’a çıkması için talebi olmamıştır. 40’tan 30’a inmesi için de talebi olmamıştır. Sağ olsun basından etkilenen bir federasyon var. Açın sorun. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi ya da gayri resmi TFF’den limitleri 30’dan 40’a çıkardığına ilişkin bir talebinin olup olmadığını sorun. Bu rakam çıkartıldığı zaman biz daha kulüp olarak federasyonla toplantımızı bile yapmamıştık. Bu bize ifade edildiği zaman da biz sistemin çalışmayacağını ifade ettik. Hayretle izliyorum.
Bize telkinde bulunan kulüpler var, TFF ile haklı argümanlarla toplantı yaptık. Nedir bu haklı argümanlar? Transfer dönemi bittikten sonra rakamlar açıklandı. Fiilen harcamayı yap sonra sınırları getir. Yüzde 13 yayıncı kuruluş gelirleri düştü, kurlarda oynama oldu, faizler gerçekçi olmadı. ‘Biz anlattık, siz de anlatın toplantınızda bu yüzde 50’ye çıksın’ dendi. Biz daha toplantımızı yapmadan 40’a çıkmıştı. Ama bunu söyleyen kişi televizyona çıkıp 40’tan 30’a insin altına imza atarız dedi. Sayın Fikret Orman Kulüpler Birliği Başkanı iken bu konular konuşulduğunda, pek çok kulüp başkanı bu taslaklar üzerinde çalışıldığında bu sezon geçiş sezonu olsun, yüzde 50’nin altından olmasın gibi telkinlerde bulunuyordu. Bugün 40’tan 30’a insin diye savunan, birkaç ay önce farklı konuşan kulüp başkanları da hala aynı kulüp başkanları.
TFF’DEN DIŞARIYA BİLGİ SIZDIRILIYOR
Gelelim takım harcama limitleri ve yaptığımız başvurumuza. Şu an başvurumuz engellenmeye çalışılıyor. TFF bilgi sızdırıyor. İki gün evvel bazı medya mensupları ki teşekkür ediyorum onlara bize dürüstçe yaklaştı ve onlara Fenerbahçe Spor Kulübü’nün rakamları veriliyor. ‘Fenerbahçe Spor Kulübü, şu kadar limitin üstündedir’ şeklinde bilgiler verildi. Bizi o kişiler arıyor ve haber yapmamız isteniyor diyorlar. Rakamı da yuvarlak olarak 85 diyorlar ki bizde 82. Bir mekanizma Fenerbahçe’yi transfer konusunda hiç hareket edemeyeceği bir hale getirmek için harcama limitlerini içeriden sızdırıyor ve gazetecilerden haber yapmasını istiyor. Bu yüzden kamuoyu baskısı yaratılsın diye yine içeriden dışarıya bilgiler veriliyor ki Fenerbahçe eksik yaptı, geç kaldı gibi. Sabrımız taştı dediğim bu.
3 TEMMUZ RUHUNU TEKRAR DİRİLTMENİN ZAMANI GELDİ
Taraftarımıza ve camiamıza sesleniyorum: Artık 3 Temmuz ruhunu diriltmemizin zamanı geldi. Fenerbahçe’nin haklarının yendiği, saldırı altında olduğu, aleni bir şekilde, kör göze parmak hedef alındığı bir ortamda iş başa düşüyor. Artık kendi kulübümüzü çok daha dinamik ve diri bir şekilde savunmak zorundayız. 3 Temmuz’da ki Fenerbahçe’nin haklı şampiyonluğunu elinden almaya çalışan o örgüt, o örgüt değil belki ve başka aktörler var ama bugün de bizi şampiyon yapmamak üzere, muhtemel şampiyonluğumuzu engellemek üzere benzer bir zihniyetle çaba harcıyor. Başvurumuzu yaptık, çünkü başvuru kabul edilmediği takdirde daha zor olacaktı. Bizim başvurumuz haklı ve meşru bir başvurudur. Kendi imkanlarımızla bir yapılandırma yapmışız ve bunun hesaplanmaya dahil edilmesini bekliyoruz. Talep ediyoruz. Bu görüşümüzü TFF’ye açıkça belirttik. Bu da işin bu tarafı.”
MUSTAFA CENGİZ ATIŞLAR YAPIYOR
Tabii bu çabaların içerisinde bazı rakiplerimizi de görmek bizi daha da fazla üzüyor. Galatasaray Başkanı Sayın Mustafa Cengiz, zaman zaman Fenerbahçe’nin adını ağzına almadan böyle atışlar yapıyor. Tabii ki sempatik olmak, taraftarınıza, tribünlere şirin gözükmek, koltuğu daha sağlamlaştırmak başkanlık yöntemi olabilir ama çok kısa vadeli başkanlık anlayışıdır, çünkü futbola zarar veriyor. Onlar bunu yaptıkça biz cevap vermek zorunda kalıyoruz. ‘Yok, efendim maç oynanırken kurallar değişir miymiş?’ diye gidip 2011 play-off’unu örnek gösteriyor ama orada da değişmişti diyor. Ya bilgi sahibi değil, ya gözümüzün içine bakarak gerçekleri saptırtıyor veya yanlış bilgilendiriliyor.
2011’deki play-off 3 Ağustos’ta Kulüpler Birliği’nde kabulüyle açıklandı, 25’inde fikstür çekildi, 9 Eylül’de ligler başladı. Dolayısıyla neden bahsediyor. İnşallah bu yaşına gelmiş bir adam kamuoyunun gözünün içine baka baka yalan söylemiyordur, inşallah yanlış bilgilendirilmiştir, atlama olmuştur. Sonra şeffaflıktan bahsediyor, bize bir dokunduruyor.
Geçen sene mart sonunda Türkiye Futbol Federasyonu bir tane liste yayınlandı ve bu liste Türkiye Süper Ligi Spor Toto TFF 2.Lig’deki kulüplerin menajerlere ödediği paralar. Size de birer tane dağıtıyorum, aslında bu açıklandığı zaman neden hiç kimse sorgulamadı bunu, Türkiye’de neden bu rakamlar böyle, ona da şaşırıyorum. O sene Fenerbahçe Spor Kulübü- açık ara bir şekilde yaptığı açıklamalarla, hani o şeffaf olmayan spor kulübü, 2.6 milyon Euro menajerlik ücreti ödemiş. Zaten yaptığımız transferlere baktığımızda aşağı yukarı yüzde 9-10 arası. Bütün süper lige baktığınızda 4.4 milyon Euro, 170 bin dolar ve 1.7 milyon TL, toplamda. Yani Euro, dolar ve TL porsiyonları var bunların. Fenerbahçe Spor Kulübü açık ara en yüksek menajerlik ödemesi yapmış. En az menajerlik ödemesi yapan ise Galatasaray; 10 bin Euro. Tekrar ediyorum 2018 yılında 2018 yılında yapılan bütün transferlere Galatasaray Kulübü, 10 bin Euroluk menajerlik ödemesi yapmış. Muğdat Çelik, Kostas Mitroglou, Nagatomo, Ndiaye, Onyekuru, Emre Akbaba, Luyindama, Rodrigues, Ömer Bayram, Carole gibi isimler alınmış. Bütün bu oyuncular alınmış ama topu topuna 10 bin Euroluk menajerlik ücreti ödenmiş. Şöyle bir şey diyebilirsiniz; ‘ben, futbolcu ödemelerinin içine koydum bunu.’ Bu şeffaf mı değil mi, vergi açısından nasıl ele alınmalı, doğrusu bu mudur, değil midir? Balıkesirspor bile 7 bin 500 Euroluk menajerlik ödemesi yapmış. Spor Toto Ligi’nde Gazişehir Gaziantep 139 bin Euro, İstanbulspor 95 bin Euro ve bu kadar oyuncuyu alıp 10 bin Euro menajerlik ödemesi şeffaf mı değil mi, artık kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”
ZORLA KONULARIN İÇİNE ÇEKİLİYORUZ
Gelelim diğer rakibimize: Trabzonspor’a. Trabzonspor sağ olsun Türkiye’de haklı ve adil rekabetin bekçisi konumunda. Neredeyse gün aşırı konuşmalar yapıyor. Onlara da buradan bir kez daha genç kadroyla oynuyorlar, ciddi anlamda bütçelerini düşürdüler, doğrulara da iyilere de değinmemiz lazım. Ama sırtını devlete dayamış, denecek ki stadını devlet yapmış, olabilir. Türkiye’de pek çok stadı devlet yapıyor. Buna da saygı gösteriyoruz. Ama kendilerinin yaptığı açıklamalara gelelim; Sayın Ünal Karaman istifa etti, Fenerbahçe olarak bizi ilgilendiren bir şey değil. Hiçbir şekilde bizi ilgilendiren bir konu değil ama böyle zorla konunun içine çekiliyoruz.
Koskoca bir şehrin belediye başkanı kendi hocalarının istifası, bu istifanın akabinde artık o camiada istifanın sebepleriyle ilgili ne gibi dedikodular, haberler, doğru yanlış, haklı haksız o da bizi ilgilendirmiyor, koskoca bir şehrin belediye başkanı bu açıklamayı yapıyor. Bu açıklamada Sayın Karaman’ın istifası ve bunun bazı bakanlarımızla ilişkilendirilmemesi gerektiğini ifade eder iken yine Fenerbahçe yine devre arası, yine ahlaksızlık ama yine başaramayacaklar. Neren aklına esti? Bu cinlik nereden? Bu saygısızlık nasıl?
Birincisi, bizi hiç ilgilendirmeyen konunun içine çekildik ama burada 8 tane madde var, beşinci maddede bir bakandan bahsediyor. Trabzonspor’un hiçbir zaman işleyişine karışmadığı, sadece Trabzonspor yönetiminin hangi konuda kapısını çalarsa yardımcı oldu, öyle bir yardımcı oldu ki iflas etti denilen kulüp yeniden şampiyonluk yarışına girdi. Ben merak ediyorum, nasıl yardımcı olmuş, hem de bu kadar kısa sürede? Bitmedi, yine bu tartışmayla ilgili bir milletvekilimiz twitler atıyor. Burada da Trabzonspor’un 860 milyon TL’lik yapılandırmayla tüm kulüplere, kişilere ve menajerlere olan ödemelerini yapmasına vesile olan bakan beyden bahsediyor, bu denli çok sevdiği kulübün başarısından başka beklentisi olmadığını biliyoruz, olabilir. Bu da bizi ilgilendirmiyor. Allah daha çok versin. Bizim bunda da gözümüz yok. Soruyorum Sayın Ağaoğlu’na? Kaç devlet kurumu stadınızdan loca aldı? Ne kadara aldı? Ne paralar verdi? Türkiye’nin en pahalı locaları bizim stadımızda, gelin bedellerini karşılaştıralım. Bir adım daha öteye gidiyorum, Trabzonlu olmayan ama bir şekilde devletle iş yaptığı için Trabzon’da loca alan iş adamları var mı? Bizim bu destekte hiçbir gözümüz yok ama çıkıp adil rekabet vs. vs. diye konuşmasın. Türkiye’nin en büyük medya grubu tarafından sahipleniliyor, devlet ciddi anlamda yardım ediyor ki onlar da açık açık söylüyorlar. Ben söylemiyorum, sizin belediye başkanınız, milletvekiliniz söylüyor. Yeter artık. Dolayısıyla bunları söylemek zorunda kalmak dahi beni üzüyor. Ama ben artık Türk sporunda barış olsun, omuz omuza verelim sorunlarımızı giderelim, geleceği tasarlayalım, yok geçti artık, siz anlamıyorsunuz o dilden.”
3 TEMMUZ 2011’DE ŞAMPİYONLUĞUMUZU ELİMİZDEN ALMAYA ÇALIŞTILAR
Fenerbahçelilere tekrar ediyorum: 3 Temmuz 2011’de şampiyonluğumuzu elimizden almaya çalıştılar. Yekvücut kulübümüze sıkı sıkı sarıldık, birbirimize sarıldık ve sahip çıktık. Şimdi şampiyonluğumuzu engellemeye çalışıyorlar. Belki aktörler ayrı ama zihniyet aynı. Lütfen, artık kısır çekişmeleri bırakın, neyin ne olduğunu daha iyi anlayın. Güzel bir laf vardır, ‘arsız güçlü olunca haklı suçlu olurmuş’ diye. Sanki öyle bir dönemden geçiyoruz, Fenerbahçe söz konusuysa.
FENERBAHÇE’DEN BU KADAR MI KORKUYORSUNUZ?
Denetlenmiş bir şekilde federasyonumuza verdik. Fenerbahçe’nin geç kaldığı itibarı yaratmaya çalışıyorlar. Bize göre Türkiye’nin iki büyük grubunda bunu pompalayacaklar. Lehte kara çıkmış ama bekletmişler. Bu benim duyduğum. Sarmala sokup da Fenerbahçe geç kaldı, esastan değil usulden takılıyor gibi bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Onun için basın toplantısı yapıyoruz. Bu yolda giderlese büyük sıkıntı olur. Biz hakkımızı istiyoruz. Dünden beri sizlere bunu işleyin diyorlar. Aynı iki üç gün evvel harcama limitlerini aştığımızı söylemenizi istedikleri gibi şimdi de bunu istiyorlar. Çok üzücü. İyi olmaz. Dünyanın sonu değil 1-2 transfer ama gözleri rekabet hırsıyla, Fenerbahçe karşıtlığı ile bürünmüş ki. Bizim önümüzü kapamaya çalışıyorlar. Bu kadar mı korkuyorsunuz Fenerbahçe’den? Limitler artsa bile UEFA’da sınırlama var zaten. Ne yapıp ne yapamayacağımız belli zaten. Ben ilahi adalete inanan bir insanım. Zaman gösterecek.”
BİZ FETÖ’YE KARŞI EN GÜÇLÜ DÖNEMİNDE MÜCADELE ETTİK
(Fenerbahçe’ye Kumpas Davası’na ilişkin bir soru üzerine) “Söz konusu Fenerbahçe ise FETÖ yok ama diğer her konuda var. Seçim zamanları bu konu daha sempatik oluyor ve daha çok işleniyor. Bunu büyük bir saygısızlık ve haksızlık olarak görüyorum. Bu kadar davalar, mahkemeler olmuş, bu kumpasların içeride olduğu, yurt dışına kaçtığı ortada iken söz konusu Fenerbahçe ise yok. Daha da üzücüsü eski milletvekili bir hanımefendi bu konuları değerlendirmiş. Geçmişini araştırıyorsun. Kadın 11 yıl Bank Asya’da avukatlık yapmış. O bavulu taşıyan adama sosyal medya güzellemeleri yapmış. Türkiye Cumhuriyeti ve devlet büyüklerimiz bu konuda Fenerbahçe’yi takdire şayan buluyor. Bize saygıları var. Biz bu örgüte karşı en kuvvetli, en rüzgârı arkasına aldığı dönemde, bütün devletin kılcal damarlarına işlemişler, topyekun üstümüze geldiğinde biz yapayalnızken, kimse yanımızda değilken ve olmak isteyenlerin de korktuğu bir dönemde iş başa düştü, bunlarla mücadele ettik. Kesinlikle bu mücadelenin fitilini biz ateşledik. 17-25 Aralık’ta değil; 3 Temmuz’da başlamıştır. Vicdanlı olan, objektif ve vatanını seven birçok insan Fenerbahçe’nin mücadelesini saygıyla karşılamıştır. Bu şampiyonluktan ve maç kazanmaktan çok daha büyük bir olaydır. Bunu yapan siyasilerin müteşekkir olması lazımken sempatiklik unsuru olarak görmelerini olayı hafife almak olarak algılıyorum.” Kaynak: fenerbahce.org