ALİ YILMAZ – Doğada olmak insanı daima yeniler.
Doğa yürüyüşlerine katılanların çoğu bir gece öncesini uykusuz geçirir.
Bu konuda konuştuğum birçok arkadaşım aynı sıkıntılı uykusuz gecesini ertesi gün bir biriyle paylaşır.
Sebepsiz yere endişelenirsiniz.
Acaba sabah zamanında uyanabilir miyim?
Otobüse zamanında yetişebilir miyim?
Kabus dolu düşler ve abuk sabuk karabasanlarla sabahlarsınız.
Saatler ayarlarsınız, alarmınızı kurarsınız ama her zaman alarmdan önce uyanırsınız.
Cami hocasından önce güne başlarsınız.
Sabah gözler şişmiş, kafanızın içinde uykusuzluktan Hindistan cevizleri yuvarlanır durur sanki.
Apar topar geceden hazırladığınız sırt çantasını alıp kahvaltı bile yapmadan heyecanla evden çıkarsınız.
Rehberinizin belirlediği duraktan araca binip o gün içi doğadaki yaşayacağınız saatleri düşünerek mola verilecek yere kadar şekerleme değil resmen geceden kalma uykusuzluktan, motor sesi ve yol sesinden dolayı sızar kalırsınız.
Her yürüyüş gurubunun bir tane ortalığı ateşe veren sabahın o erken saatinde hiç susmayanı muhakkak olur.
Sabah sabah o enerjiyi nerden bulur bilinmez.
Ses sınırlarını zorlayan yüksek volümdeki sesi insanın hele uykusuzsanız kafasına matkap gibi girip çıkar.
İşi daha ileriye götürür.
Kaptana, “Kaptan neşeli bir şeyler çal da uykumuz açılsın” anonsunu eksik etmez.
Sabahın ilk mola yerine geldiğinizde rehberlerin özelikle kamyoncu lokantalarında verdiği mola anlatılmaz ancak yaşanır.
Sabahın serinliği otobüsten inince yüzünüze vurunca kendinize gelirsiniz.
Lokantanın içine girdiğinizde nefis çorbalar tezgâhta sizi karşılar.
Kemik suyu, kelle paça, işkembe, mercimek çorbaları, kavurma, et ve tavuk soteler dumanı tüte tüte size tatlılarla beraber hoş geldiniz der.
Sabah kahvaltısını yapmış olsanız bile bu çorbalardan muhakkak birini içmenizi tavsiye ederim.
Mola süresi bittiğinde araçlarda yerinizi alırsınız.
Özellikle sarmısaklı çorba içenler yan yana oturmayı tercih ederler.
Otobüs içi bir süre sonra metan gazı ile dolar yol almaya başlarsınız.
Günlerdir rejim yapanlar bu sabah tüm kuralları bozarak mideleri şişmiş halde yerlerinde yeniden uyku haline geçerler.
Yolunuz bu lokantalara düşerse kesinlikle uğramalısınız.
Sürekli taze yemek ve çorbalar, tatlıları bulmak mümkündür.
Yürüyeceğiniz parkura geldiğinizde rehberiniz vücudumuz için kısa ısınma hareketleri yaptırarak bizi yürüyüşe hazırlar.
Yürüyüşün ilk on, on beş dakikası bol oksijen ve temiz hava sizi çarpar ve yürümekte zorluk çekebilirsiniz.
Ama daha sonra ortama uyum sağlarsınız ve keyifli bir günün başlangıcına geceden uykusuz kalmanızı, yorgunluğunuzu, baş ağrınızı unutup ormanın serin havası ve kuş sesleriyle bambaşka bir alemde yolculuğa başlarsınız.
Ormanda muhakkak rehberin her söylediği kurala uymak gerekir.
Aksi takdirde doğanın şakası yoktur.
Her an sizi bekleyen sürprizlerle karşılaşırsınız.
Bir anda domuz sürüsü karşınıza çıkabilir.
Dişi domuz, yavrularını koruma içgüdüsüyle çok tehlikeli olabilir.
Bir yürüyüş sırasında, aşağıdan yukarıya tıslaya tıslaya boz bir domuz, ben diyeyim yüz siz deyin yüz eli kilo ağırlığında ayaklarımı sıyırıp yokuş yukarı buldozer gibi çıkıp gözden kayboldu.
Bir adım daha önde olsaydım beni ezip geçerdi.
Bu olayın şokuyla uzun süre kendime gelememiştim.
Yılkı atları çok uzaklarda fotoğraf makinanızın kadrajına takılabilir.
Sürekli koşma durumunda olan tavşanlar ormanın vazgeçilmez sahipleridir.
Çok nadir kirpi ve sincap dostlarımızı da görmek mümkün olur.
Ayılarla hiç karşılaşmadık ama çok kısa süre önce önümüzden geçtiğinin ayak izlerini gördük.
Yağmurlu havaların ardında mantarlar ormanın vazgeçilmezleridir.
Hani yağmur yağdığında bir anda ortalıkta bir sürü şemsiye satan çıkar ya.
İşte yağmurdan sonra mantarlar kendini ormanın derinliklerinden gün yüzüne çıkarırlar.
Mantardan anlayanlar ellerinde poşetlerle akşam yemeği için iyi nevale toplarlar.
Genelde bu arkadaşlara şöyle bir uyarıda bulunuruz.
-“Her mantar yenir ama bazıları sadece bir kere yenir”.
Şifa niyetine mevsimine göre dağ çileği, frambuaz, kuşburnu, böğürtlen o güzel aroması ve tadıyla sizi karşılar.
Bunları toplamak için yanınızda muhakkak boş bir pet şişe taşımak iyi olur.
Öbür türlü toplayıp taşırken ezilebilirler.
Çok nefis kendinize reçeller yapabilirsiniz.
Tamamen doğal elma, armut toplayıp sirke yapabilirsiniz.
Göz hakkı diye bir şey var o yüzden.
Öğlen molası en keyifli anlardan bir başka saattir.
Herkes akşamdan hazırladığı kumanyalarını çıkarır.
Böyle ikram kralların sofrasında olmaz.
Salatalar, ezmeler, sarmalar.
Aşure yapanlar, helva ikram edenler.
Bunların yanında ikram edilen kuruyemişler yemekten sonra çok makbule geçer.
Dere tepe, dağ bayır derken doğa yürüyüşünün sonunda belirlenen noktada araçlarımızın yanına geldiğimizde, kaptanın demlediği çay ikramını anlatmakla olmaz, yaşamalısınız.
Siz de bu keyifli anı yaşamak için hafta sonunuzun bir gününü kendinize ayırıp bu ayrıcalığa imza atmalısınız.
Tatlı bir yorgunluk, soluduğumuz temiz hava, bol oksijen yaşamda ömrünüze ömür, gençliğinize ve güzelliğinize güzellik katacaktır.
Doğaya ayak izlerimizden başka bir şey bırakmadan, bir sonraki doğa yürüyüşünün hayaliyle iyi ki bugünümü doğada geçirmişim dersiniz.
Doğada olmak her canlıya taze kan bol nefes, huzur sakinlik katar.
ALİ YILMAZ