Ankaragücü, Kahramanmaraş merkezli deprem nedeniyle futbola verilen bir aylık aranın ardından oynadığı ilk maçta deplasmanda Beşiktaş’a 2-1 yenildi.
Çiçeği burnunda teknik direktör Sedat Ağçay, maç sonu düzenlenen basın toplantısında oynanan oyundan mutlu olduğunu, camianın da mutlu olduğuna inandığını söyledi.
Sevgili Sedat Ağçay, 6 yıldan beri futbolcusu, personeli, şimdi de teknik direktörü olarak bu kulübün bir parçasısın.
Ankaragücü’nün hafızası yok edildiği için, bu kulüpte birkaç çalışanın dışında futbol kısmında, kulübün en eskisi durumundasın.
Bu camianın hele de rakip Beşiktaş olunca, tüm stat maç öncesinden başlayıp, maç sonuna kadar bıkmadan usanmadan senin takımına ana avrat küfür ederken, oynanan oyun ne olursa olsun mağlubiyette mutlu olmayacağını, aksine kahrolacağını en iyi sen bilirsin.
Sevgili Sedat Ağçay, seni çok sevdiğimi de bilirsin, bu görevlendirmenin zamanlama açısından hata olduğuna inanmama rağmen, bende kredin var, o yüzden ilk maçta ağır eleştiride bulunmak istemiyorum.
Usta gazeteci, VİRALSPOR Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karadağ’ın yazısını mutlaka oku, tüm yazdıklarının altına imza atıyorum.
Ben sadece şunu söyleyeyim, bende de buruk bir mutluluk var ama oynanan oyundan dolayı değil, Ankaragücü tarihi bir fark yemekten kurtulduğu için.
Gökhan Akkan 8 kurtarış yapmış, rakibin en az 5-6 gollük şutu da auta gitmiş.
Bir maçta 13-14 net pozisyon verilmiş, karşılığında Cenk Tosun tarafından hediye edilmiş gol ve Emre Kılınç’ın nefis kafa vuruşunu inanılmaz şekilde çıkaran Mert Günok’un kurtarışı.
İlk maçın hataları mutlaka olacaktır, bu maçta da onlar yaşandı doğaldır.
Maç sonu açıklamanı da heyecan, dil sürçmesi olarak değerlendirmek istiyorum.
Maç boyunca oyun kadar saha kenarında seni izledim.
Maçın her saniyesinde oyunun içindesin, futbolcuları bir abi gibi sahipleniyorsun.
Bunlar artı puanlar, olumlu dönüşü de mutlaka olacaktır.
Sadece tribünlerde Beşiktaş taraftarının Atakan Çankaya’ya yönelik akıl sır erdiremediğim bir nefreti vardı.
40 bin kişi koro halinde küfür ettiler, maç sonu bir Beşiktaşlı spor yazarı, “Atakan Çankaya bu maçta oynamak istemiyormuş, size de bu isteğini söylemiş, doğru mu?” sorusunu keşke o kadar basit geçiştirmeseydin, futbolcunun karşı karşıya kaldığı saldırıyı net bir şekilde ifade etseydin.
İlk maçın heyecanıdır diyorum, zamanla bunlar da düzelir.
Alanya maçını hedef gösterdin, 90 dakika bu camia senin arkanda olur, kazanırsan kahraman gibi ayrılırsın stattan, kaybedersen çok şey yaşanır.
O ciddiyetle çalış bu hafta.
Dedim ya ilk maçtır, o yüzden takımın da hocanın da çok üzerine gitmemek gerekir.
Ankaragücü’nün asıl sorunu sözde istifa eden Emre Yıldız.
Dün Stelios Kitsiou transferi açıklandı, Gökhan Töre’nin açıklaması bugün yapılır.
Gaziantep FK’dan Matej Hanoesek’in transferinde de taraflar anlaşma sağlamıştı, Polonya’daki eski kulübünden bir belge gelmesi gerekiyordu.
O belgede yetiştiyse bugün onun ismi de açıklanır.
Böylelikle sezonu 30 transferle kapatmış olacak Ankaragücü.
Dile kolay 30 transfer.
Anlamayanlar için yazıyla da yazayım otuz.
4 sağ bek, 3 sol bek…
Yazarken ben utanıyorum.
Gelen de Emre Yıldız’a yazıyor, giden de.
30 futbolcu geldi, gelenlerin 13-14’ü ayrıldı.
Kumarda hep kasa kazanır ya Ankaragücü’nde borçlar milyara dayansa da kazanan hep Emre Yıldız oluyor.
Madem Marlon’un annesi kanser gitmek istiyor, niye Yasin Güreler’i gönderirsin ki?
Son alınanlar da ya müzmin sakat Enock Kwateng gibi ya da kafasında futbolu bitirmişler.
Onun da örneği Hasan Ali Kaldırım, Gökhan Töre.
Hasan Ali Kaldırım’ı dün maçta gördünüz, Gökhan Töre’yi de oynarsa görürsünüz.
Her transferin arkasını araştırıyorsun başrolde Emre Yıldız.
Doymuyor adam, biliyor ki Faruk Koca artık gidici.
Kalan sürede ne kadar transfer yapsa o kadar kazanacağından kadroyu şişiriyor da şişiriyor.
Onun için takımın ihtiyacına göre futbolcu almak önemli değil, sadece ve sadece transfer yapılsın yeter.
Oynaması da önemli değil.
Sözde nokta atışı denilen, bir aydır takımla çalışan futbolcular 88’inci dakikada oyuna alınıyor.
Bu takımın ihtiyacını sokaktaki simitçiye sorsan söyler ama futbol dâhisi (!) Emre Yıldız nasıl bilemiyor anlamakta zorlanıyorum.
Allah gözünü doyursun, çek elini artık Ankaragücü’nden diyeceğim de adam menajer.
Ona bu fırsatı verenler, bu kulübün transfer politikasını bir menajere teslim edenler var oldukça, o da Ankaragücü üzerinden kazanmaya devam edecektir.
Tepki olur diye maçlara gelmez ama basından bile gizlenen hazırlık maçlarının baş konuğudur.
Ankaragücü’nde futbol konuştuğumuzda ne kadar içimiz kararıyorsa, iş futbol dışındaki konulara geldiğinde 7’den 70’e herkes “İyi ki Ankaragüçlüyüm” diyebiliyor.
Dün maç öncesi ısınmada “Umut” formalarının giyilmesi bir güzellikti.
Maçta giyilen formanın tasarımları gözlerimi yaşarttı desem abartı olmaz.
Her formanın arkasında depremin yaşandığı kentin ismi yazılı, önde bir Türk Bayrağı ve “Tek Yürek Türkiye” yazısı.
Kurumsallık adına bu kadar güzel işlere imza atanlara sonsuz teşekkürler.
Yarın akşam, Nata Vega Prestij Sinemaları’nda “Tek Yürek İmalat-ı Harbiye” filminin galası var.
Camianın önde gelenleri orada olacaktır.
Cuma günü de tüm sinemalarda gösterime girecek.
Müthiş bir heyecanla filmi bekliyorum.
Alanyaspor galibiyeti, üstüne de sinema…
Ne keyifli bir hafta sonu olur değil mi?
METİNER ERDEM
1 Yorum
Siz de biliyorsunuz ki Emre YILDIZ’a başkanın seninle işimiz bitti, yolun açık olsun dediği anda ilişki biter. Bu tamamen yönetimin kusurudur. Emre YILDIZ ne yapsın başka adam yokmuş gibi ona sarılıp her şeyi onunla yapmaya çalışırlarsa profesyonel bir anlayış yoksa olacağı budur. Yazıktır bir Keçiörengücü’nün yönetimi kadar olamadılar.
Yönetim “biz buraya paramızı zamanımızı koyduk, maddi risk aldık çalışacağımız kişileri de biz seçer sorumluluğuna katlanırız” diyebilir, bunu tüm Ankaragücü taraftarı bilir, tereddüt yok. Ama insanlar dik durmayan perde arkasından iş yürüten, taraftarı saf yerine koyan davranışlardan tiksinir.