Ankaragücü, Süper Lig’in 33. hafta maçında deplasmanda Trabzonspor’a 2-0 yenildi.
Başakşehir maçında rotasyonun dozunu kaçıran teknik direktör Tolunay Kafkas, bu kez klasik 11’ine yakın bir kadroyla maça başladı.
Kart cezalısı Kevin Malcuit’in yerine Arda Kızıldağ’ı sağ stopere yerleştiren Tolunay Hoca, Lamine Diack’ın yerine de Andrej Djokanovic’i tercih etti.
Tolunay Hoca’nın kupadaki Başakşehir yenilgisinin ardından iddialı açıklamalar yapması açıkçası bu maçla ilgili beklentileri artırdı.
Normalde kâğıt üstünde hesap yaparken, kimse Trabzon deplasmanına 3 puan yazmaz, yazamaz.
Ancak, geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor, gerçekten çok kötü bir sezon geçiriyor ve futbol olarak haftalardır ortaya hiçbir şey koyamıyorlar.
Bu yüzden maç öncesi acaba demekten kendimizi alamadık.
Öte yandan, yaklaşık 7 yıldan beri Ankaragücü’nü profesyonel olarak takip ediyorum, haberlerini yapıyorum.
Bu süreçte en fazla tanık olduğum haberlerin başında “Haftalardır galip gelemeyen X takım ilk galibiyetini Ankaragücü maçında aldı” gelir.
Ankaragücü, her takımın kara gün dostu gibi.
Hangi takım zor gün geçiriyor, gelen yeniyor, giden yeniyorsa, o takımın dönüş maçı hep Ankaragücü maçları olur.
Bir şekilde bunu başarıyor, Başkent’in Sarı Lacivertli takımı.
3-4-3 dizilişi ile sahaya yayılan Ankaragücü, aslında maça iyi de başladı.
Savunmasını güçlü tutan Ankaragücü, ileride de Trabzonspor defansını zorluyordu.
Tam “Tolunay Hoca dediğini yapacak, olacak bu iş” dediğimizde maçı baştan bitiren pozisyon yaşandı.
Stelios Kitsiou’nun Hamsik’e yaptığı hareket, bazı hakem yorumcularının sıkça kullandığı ifadeyle “sarı buçukluk” bir sertlikte.
O an gözümün önüne Osai Samuel’in Alanyaspor maçındaki hareketi geldi, bu pozisyonun iki katı şiddetliydi, sadece sarıyla geçiştirilmişti.
Hakem Erkan Özdamar’ın o kadar uzaktan o pozisyonu net süzmesi kolay değil.
Pozisyon tam da 4. hakem Kutluhan Bilgiç’in önünde oldu, büyük ihtimal onun uyarısıyla direkt kırmızı kart çıkarıldı.
Hakemin çifte standardı sadece Stelios Kitsiou’ya gösterilen kırmızı kartla sınırlı kalmadı, Tolunay Kafkas’a gösterilen kırmızı da son derece abartılıydı.
Kırmızı kart pozisyonunda oyun durmuş, canı yanmış bir teknik direktör sahaya birkaç adım girmiş “Ne yapıyorsun sen Hocam” diyor ve anında direkt kırmızı kart görüyor.
Oyun oynanırken sahaya girse neyse, durmuş oyunda bu kadar doğal bir tepkiye kırmızı kart gösteriliyorsa, Jorge Jesus’un, Okan Buruk’un, Şenol Güneş’in her maç kırmızı kart görmesi lazım.
Onlar sahaya girince hakemlerimiz kafalarını başka yöne çevirir, Ankaragücü Hocası sahaya girince direkt kırmızı kart.
Belli ki Faruk Koca’nın basın toplantısının etkisi geçmiş, miadı dolmuş.
Başladılar yine Ankaragücü’nü ince ince doğramaya.
Trabzonspor’un ikinci golü de bence yüzde 100 ofsayt.
Atalarımız “Minareyi çalan kılıfını hazırlar” der ya.
VAR artık, futbol hırsızlarının kılıfı haline geldi.
VAR’ın çizgiyi top ayaktan çıktığı anda çekmesi lazım.
Yani topun Doğucan’ın ayağına yapışık olması gerekiyor.
VAR’ın çizgiyi çektiği ana bakıyoruz, top ayaktan çıkmış, Atakan geriye doğru hamlesini yapmış.
Bu durumda bile birkaç santimle ofsayttan kurtulmuş Umut Bozok.
Sadece bir iki salise öncesinin çizgisi çizilse pozisyonun ofsayt olduğu net görülecek ama yapmazlar tabi.
Faruk Koca’dan rövanş alınacak ya!
Emre Kılınç’ın pozisyonu ise tam evlere şenlik.
Yüzde bir milyon penaltı pozisyon.
Hakem Erkan Özdamar’ın tam gözünün önünde oluyor pozisyon ve art niyeti o kadar belli ki hakemin.
Görüyor penaltı olduğunu ama çalamıyor düdüğü.
Birkaç saniye düşündükten sonra gözünü karartıyor, korneri gösteriyor.
Benim burada Ankaragücü yardımcı antrenörü Gökhan Geylani’ye bir çift sözüm olacak.
Maç sonu çıkıyorsun yayıncı kuruluşa, pozisyonun dışarıda olduğunu söylüyorsun.
Kör mü gözün, incele bak pozisyonu içeride mi dışarıda mı?
Sen oraya Ankaragücü’nün haklarını korumak için çıkıyorsun, hakemi korumak senin görevin değil.
Uzatmalarla birlikte 90 dakika 10 kişi oynayıp Trabzonspor deplasmanından puan çıkartmak kolay değil.
Buna rağmen hakem penaltıyı verse o puan alınacaktı.
Olmadı.
Maçı 10. dakikadan sonra tribünden takip eden Tolunay Kafkas, skoru değiştirmek için gerekli hamleleri yaptı.
Stelios Kitsiou’nun atılmasının ardından Andrej Djakonovic sağ beke çekilerek, sahadaki dizilim 5-3-1’e döndürüldü.
Sonrasında 4’lü defansa dönüldü, geçiş oyununda Ghayas Zahid’in takıma faydası olmazdı, ikinci yarı Ghayas Zahid/Lamine Diack değişikliği yapıldı.
Haftalardır unutulan Giorgi Beridze bile hatırlandı.
Nedense geçiş oyununda en çok işe yarayacak Milson yine görmezden gelindi.
Milson’un savunma zafiyetine takmış Tolunay Hoca.
“Zaten 10 kişiyiz, Milson’u da alsam oyunun savunma yönünde 9 kişi kalırız” diye düşündü muhtemelen.
Oyunu 1-0’da tutabilseler, son dakikalarda Trabzonspor’un yarı sahasına çekileceğini hesapladılar, 2-0 olunca da sonraki maçları düşünerek riske girmek istemediler anlaşılan.
Giresunspor’un Fenerbahçe maçından puan çıkartması, ligde kümede kalma barajını 42 puandan, 43 puana yükseltti.
Ankaragücü, yeni hakem faciaları yaşamazsa bu puana ulaşır ulaşmasına da.
Beni endişelendiren futbolcuların performansındaki düşüş.
Tolunay Hoca, göreve başladığında çok sert antrenmanlar yaptırdı.
Günde çift antrenmanların olumlu sonuçlarını da ilk maçlarda aldı.
Şu anda ise bazı futbolcularda ciddi performans düşüklüğü yaşanıyor.
Ankaragücü seçim sonrası çok zor bir periyoda giriyor.
12 günde her biri çok önemli Antalyaspor, Ümraniyespor, Başakşehir ve Galatasaray maçları oynanacak.
Ümraniye’yi hafife almanın sonucunu Sivasspor yaşadı.
Giresunspor’un Fenerbahçe, Antalyaspor’un Beşiktaş maçlarındaki performansına bakıyorum, bir de Ankaragücü’nün son haftalardaki oyununa.
Ligin sonuna geldik, tüm takımlar canını dişine takmış olağanüstü mücadele ediyor.
Ankaragücü’nün şu anki oyunuyla, kondisyonuyla, mücadelesiyle bu 4 maçtan istediği puanları, turu alması gerçekten zor.
Tolunay Hoca ne yapıp edip, takımın kondisyonunu bu 4 maçta en üst seviyeye çıkarmalı.
Takımını Trabzon’da da yalnız bırakmayan taraftarlar yine muhteşem performans sergiledi.
Bir kez daha hepsini tebrik ediyorum.
Bundan sonra da yük tamamen taraftarın omzunda olacak gibi görünüyor.
Ne yapacak edecek, bu taraftar bu futbolcuları oynatacak, Antalyaspor ve Ümraniyespor maçları kazanılacak.
Ondan sonra Başakşehir maçına bakılacak.
Trabzonspor maçı kaybedilse de Andrej Djokanovic ve Arda Kızıldağ’ın performansları iyiydi.
Hoca umarım bu iki oyuncudan bundan sonra daha fazla yararlanır.
Ali Sowe maç boyu Hüseyin Türkmen’in yakın markajındaydı, buna rağmen tek başına çok mücadele etti.
Sırtı dönükken aldığı topları kaybetmedi.
Hücumda kendisine destek olacak bir arkadaşını aradı ama maalesef Ankaragücü’nün kadrosunda böyle bir oyuncu olmadığından bulamadı.
Ara transferde 9 futbolcu alındı, bunlardan sadece 2’si, 3’ü oynuyor.
5-6 futbolcuya boşuna para ödeniyor.
Halbuki Gaziantep FK, depremden önce de Joao Figueiredo’yu satmaya hazırdı.
Gaziantep FK sportif direktörü Adnan Erkan ile bir görüşmemizde Ankaragücü bu oyuncuyu isterse her türlü kolaylığı sağlayacağını söylemişti.
Ama Emre Yıldız beyin işine gelmiyor bu tür transferler, o Oko’yu Ankaragücü’ne itelemeyi tercih etti.
Sosyal medyada yine futbolcu bazında eleştiriler yapılıyor.
Üzülerek söylüyorum Ankaragücü’nün bugünkü kadrosuyla kupada yarı final oynamak, ligde de hala düşme potasının üzerinde olmak başarı.
Bu başarı da pay Ömer Erdoğan’ın ve Tolunay Kafkas’ın.
Bu kadro yapılanmasıyla “Türkiye’nin en büyük teknik direktörü” Mustafa Dalcı’da ısrar edilseydi, bu yönetim çoktan hat trick yapmıştı.
Son olarak bir eleştiri de kaleci Gökhan Akkan’a.
Bir kaleci ceza sahası içinde topu yumrukluyorsa o top ta tribünlere gitmeli.
İlk goldeki gibi 3-5 metre öteye düşmemeli top. Kasımpaşa maçında da yapmıştı aynı hatayı.
Gökhan, topu yumruklama, tokatlama konusunda kendini geliştirmeli.
Bu dakikadan sonra bireysel hatalara yer olmamalı bu takımda.
METİNER ERDEM
2 yorum
Syın Metiner tespitlerinz doğru ama eksik. Bu kıtsuyu denen şımarık her maç bi vukuatın içinde yer alıyor. Fıratcan bundan daha faydalı. Kıtsuyu her maç oynamak zorunda değil. 2 sezon önce son maçlarda yaptığı laubalı davranış sonucu takım yenilmiş küme düşmüştü. Gitmesi iyi olmuştu.Gelmesi hata.Lig sonuna kadar Fıratcanla devam edelim. Hanusek ne hucumda var ne defansta. Dün defansta bi top bile kazanamadı.Yasin bile bundan faydalıyıdı. Mücadelecıydı.Gol atıyordu. defanstan top çıkarıyordu. Nerde hasan Ali. Bunları yaz lutfen. Dün oyunda pedrınyo 10 dk kaldı. Topa ayağını bile değmedi. Yureğiyle oynayan oyuncuları sahaya sureceksın. Çakma isimleri değil.
Ankara başkenti neresi?
Ankara Hayır derim.
Doğrulanmış Cevap. Ankara’nın başkenti yoktur.
Ankara Türkiye’nin başkentidir. Ankara bir başkent olduğu için başkenti yoktur. Ben gayrı böyle düşünmüyorum.Saltanatı kaldıran Cumhuriyetin başkenti güzel Ankara’m ne hallere düşmüştür.Etnik güçler Ankara’yı kullanarak emellerine ulaşmış durumda bu sebeple Ankaragücü ağzında kuş tutsa aidiyet duygusunu kaybetmiş veya hiç olmayan sadece sesi olanın sözünü dinleyen basiretsiz göstermelik yöneticiler tarafından tekrar zar zor çıktığı lige demir atacaktır.
Bu işte bir gariplik var.Ankara’nın ekmeğini yiyen fakat bir türlü faydası olmayan saltanat uşakları olduğu sürece bu iş olmuyor.Birde neden Galatasaray’ı yenmiyoruzda Antalya’yı veya diğer takımları yeniyoruz. Bu iştede bir gariplik var.