Sanırım şubat ayının ortalarıydı, Ankaragücü ligde üst üste kötü sonuçlar alırken, komşusu Gençlerbirliği Hüseyin Eroğlu ile müthiş bir seri yakalamış, şampiyonluğa koşuyordu.
Gençlerbirliği Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu’nun Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret edeceği bilgisi geldi, ben de bu başarının mimarıyla tanışmak için o toplantıya katıldım.
Hüseyin Eroğlu döneminde yapılan tüm transferler yüzde 100 isabetle performans gösteriyordu.
Sohbet sırasında Hüseyin Hoca’ya bu transfer başarısının nasıl gerçekleştiğini sordum.
Cevap Hüseyin Eroğlu’ndan değil, ziyarette ona eşlik eden, ismini ilk kez orada öğrendiğim Sportif Direktör Ali Ekber Düzgün’den geldi.
Öncelikle transferleri ne teknik direktörün ne de kendisinin tek başına yaptığını, başarının ekip çalışmasının sonucu olduğunun altını çizdi.
Scoutingin önemini vurguladı.
Teknik direktörün ihtiyacı belirlediğini, ardından scout ekibinin o ihtiyacı karşılamak için devreye girdiğini anlattı.
Hatayı minimuma indirmek için sadece kulüpteki 3-4 scoutun bilgisinden değil, kendi networkunda bulunanlardan da yararlandıklarını söyledi.
Transfer edilen futbolcuların sadece futbol yeteneğine bakmadıklarını, karakterini, Ankara’ya uyum sağlayıp sağlamayacağını da araştırdıklarını ifade etti.
O gün 2 saate yakın bu konuları derinlemesine konuştuk.
Gençlerbirliği’nin başarısının tesadüfü olmadığını da o 2 saatin sonunda anlamıştım.
Sonraki günlerde Ankaragücü’ndeki yoğun gündem nedeniyle Gençlerbirliği’ni sadece uzaktan takip edebildim.
Başkan Osman Sungur, kutlamalarda şampiyonluğun mimarı olarak Ali Ekber Düzgün’ü işaret edince, aklıma Gazeteciler Cemiyeti’ndeki o görüşme geldi.
Ali Ekber Düzgün ile dün de Gençlerbirliği Tesisleri’nde kahvaltıda birlikteydik.
Hüseyin Eroğlu döneminde 10’a yakın oyuncunun gönderilmesi, yerlerine Matej Hanousek, Leo Gaucho, Daniel Popa, Joca ve Adem Eren Kabak’ın alınması sırasında kulübün kasasından sadece 30 bin Euro çıktığını söyledi.
Rakamı duyunca küçük dilimi yutacak gibi oldum.
Kulaklarıma inanamadım, yanımdaki arkadaşıma teyit ettirdim.
30 bin Euro tanıdık bir rakam.
Bugünkü kurlarla 1 milyon 320 bin TL.
Küme düşen Ankaragücü’nün son 2 maçta futbolcu başına ödediği prim.
Bir tarafta TFF 1. Lig’in sıradan bir takımıyken 30 bin Euro harcama ile şampiyon olan bir takım.
Diğer tarafta, sadece 2 maç için futbolcu başına 30’ar bin Euro ödeyip küme düşen bir takım.
İşte Ankaragücü’ndeki futbol aklı ile Gençlerbirliği’ndeki futbol aklı arasındaki en büyük fark.
Ali Ekber Düzgün’e Süper Lig’e yükselen Gençlerbirliği’nin kadrosunu oluşturmak için sezon başından beri ne kadar harcadıklarını sordum.
180 Milyon TL cevabını verdi.
TFF 1. Lig’de en düşük bütçeli 3. kadro.
Geçen sezon 1 milyar TL olan borcu, bu sezon 2 Milyar TL’ye yükselten Ankaragücü ise 20 takım arasında en yüksek bütçeye sahipken, şimdi TFF 2. Lig’de.
Gençlerbirliği’ni yazarken konuyu sık sık Ankaragücü’ne getiriyorum.
Zaten Gençlerbirliği Basın Sorumlusu Erhan Doğan da şaka ile karışık toplantı sonrası sitemini etti.
“Abi yine dayanamadın, konuyu Ankaragücü’ne getirdin” diye.
Haklı olmasına haklı da toplantıda biri çıkıp, “Gençlerbirliği artık Süper Lig’de. Eryaman Stadı’nın koltuk renkleri hala sarı lacivert ağırlıkta mı olacak? Süper Lig takımının taraftarı hala metroda Ankaragücü durağında inip Gençlerbirliği maçlarına mı gidecek?” diye soruyorsa, biz de konuyu Ankaragücü’ne getiriyoruz ister istemez.
Ali Ekber Düzgün CV’si dopdolu, TFF kurslarında teknik direktörlere ders veren biri.
Yıllarca Gençlerbirliği’nde çeşitli görevler üstlenmiş, aidiyet duygusu yüksek bir sportif direktör.
Başarısından dolayı Ali Ekber Düzgün’ü, böyle bir yeteneği TFF’den koparıp getirmesi, Gençlerbirliği’ni emanet etmesinden dolayı da Başkan Osman Sungur’u tebrik ediyorum.
Yazıyı yine Ankaragücü’ne getirip bitireyim istiyorum.
Ankaragücü’nün çiçeği burnunda yönetim kurulu “Yeniden Diriliş” mücadelesi başlattı.
Bu mücadele sadece 21 kişiyle ve onlara her türlü desteği veren Onursal Başkan Mehmet Yiğiner ile başarılacak bir iş değil.
Binler, on binlerin yönetim kuruluna, Mehmet Yiğiner’e maddi, manevi destek olması gerekir.
Yoksa sizler de benim gibi böyle holiganlarının sorularına çok muhatap olursunuz.
METİNER ERDEM
