Pazar sabahı doğa yürüyüşü yapmak için arkadaşlarımla buluşmak üzere yola çıktım, günler uzamış gibiydi sanki.
Geçen hafta aynı saatte çıktığımda karanlıktı her yer!
Kış aylarından çıkmamıza az bir zaman kala mart ayı yine yapacağını yaptı. Her yer buz kesmiş durumdaydı. Güneş doğmuş gökyüzü pırıl pırıl.
Baharın müjdecisi kuş cıvıltıları kulağıma geliyor.
Güneş doğudan yükselmeye başlamış ama gökyüzünde dekor gibi duruyor. Hava sıcaklığı eksi yedi derece. Doğa yürüyüşü için uygun bir hava, sadece gözlerim açıkta, şapka eldiven, kat kat giysiler ve kaz tüyü kabanım neyse ki sıcaklığımı muhafaza ediyor.
“Tabanvay kervanı” trekking rehberimiz Çetin Oğuz bu pazar doğa severleri Bolu il sınırları içerisinde bulunan Gerede Gebeler yaylasına götürmek için organizasyon yaptı. Katılımcılar kendi özel araçlarıyla belirtilen yerde toplanıp daha sonra hareket edecek.
Ankara’dan çıkıp Kızılcahamam’ı geçtik kar tipi bize az sonra hoş geldin dedi.
Kar fırtınasından dolayı görüş mesafesi zaman zaman araçlar için tehlike yaratsa da biz yolumuza devam ettik. Buluşma noktasında tüm katılımcılar bir araya geldik.
Rutin sabah kahvaltısı için olmazsa olmazımız kamyoncu lokantası olarak bilinen çorbacıda herkes damak tadına uygun çorbasını içti ve doğa yürüyüşü yapacağımız bölgeye hareket ettik.
Birkaç noktada araçları bırakıp yürüyüş için hazırlık yapacaktık fakat kar yüzünden araçlarımızı güvenli bir yere koyamayınca birkaç yerde durduk. Rehberimiz kısa bir keşif yapıp en uygun yer olarak karayolları şantiyesinin park yerini uygun gördü. Yetkililerle konuşup oradan yürüyüşe
başlamak için araçlarımızı park edip hazırlıklarımızı yapacağımızı bizlere bildirdi.
Bu arada sokak hayvanlarından 10 köpek, yol kenarlarında gelen geçen araçların peşinden koşup belki yemek verirler umuduyla sağa sola yol boyunca koşmalarını izledik.
Araçlarımızda bulunan köpek mamalarını azar azar kendilerine ikram ettik. Çok sevinip etrafımızda dolaşmaya sevinçlerini kuyruklarını sallayarak bize gösterdiler.
Doğa yürüyüşüne rehberimizin talimatlarını dinleyerek başladık. Kar bazı bölgelerde özellikle dere yataklarında, boğazlarda bir metrenin üzerindeydi. Bu arada tipi devam ediyordu.
Köpeklerden bir tanesi bizimle yürümeye başladı. Diğer köpekler dağıtılan yiyeceklerle baş başa kalmıştı. Öncü grup dediğimiz arkadaşlar karları yara yara ilerlerken sevimli köpeğimiz bir saniye bizden ayrılmadı.
Gerede Gebeler Yaylası’na çıktıkça kar yağışı da hızlandı. Çam ağaçlarında rüzgarla birlikte savrulan kar taneleri adeta bir havai fişek gösterisine dönüştü.
Yer yer güneş kendini gösterse de hava soğukluğu eksilerdeydi.
Öğlene doğru uygun bir yer bulup kumanyalarımızı yedik. Eldivensiz bir şey tutmak çok zordu.
Adını koymadığımız sevimli köpeğimizde kumanyalarımızdan nasibini aldı.
Sokak köpekleri bölgede araçlardan ve karayollarında çalışan insanlardan başka kimseyle karşılaşmayınca. Bizimle kader birliği yapan bu sevimli köpeğimiz, arkadaşlarımızın tümünden gördüğü sıcak ve içten sevgiyle adeta coştu, sürekli karlara bata çıka neşesini bizimle paylaştı.
Öğlen molasından sonra kış aylarında özellikle ormanda hava erken kararıp çok çabuk soğuduğu için vakit kaybetmeden dönüşe geçtik. Sevimli köpeğimiz yanımızda bazen tek sıra halde arkamızda bacaklarımızın arasında keyifli yürüyüşüne devam etti. Bir ara köpeğimizin ayağı kaydı karlar içinde çıkmak için hareket etmek istedi, ama arada iki patisini saplandığı kardan kurtaramadı.
Gözlerinde ve yüzündeki bakışı” beni buradan kurtarın “der gibiydi.
Hemen yanına koştum ön patilerinden çektim ama arka patilerini çıkarmak mümkün değildi. Birkaç
arkadaşımla sevimli köpeğimizi yukarı çekince arka iki patisi karın kapattığı kuyu gibi bir çukurun içine sıkışmış haldeydi. Hemen müdahale edip sıkıştığı yerden kurtardık.
Dönüş yolunda zaman zaman tipi yürüyüşümüzü zorlaştırsa da herkes durumundan memnundu.
Sabah araçlarımızı bıraktığımız karayolları tesisine yaklaşmıştık. Sevimli köpeğimiz yol kenarında ve tesisin içindeki arkadaşlarının yanına adeta uçarak gitti.
Toplam 9 kilometreyi bizimle yürümenin keyfini anlatmak için etrafını saran diğer arkadaşlarına herhalde bizimle geçirdiği saatleri ve yaşadıklarını anlatacaktı!
Dokuz kilometrelik yürüyüşü aslında karın yarattığı zorluğu düşünürsek bu kilometreyi ikiye üçe katlamak gerekir. Bu doğa yürüyüşümüz, belki de bu yılın son bol karlı rüzgârlı doğa
yürüyüşümüzdü.
Sonunda herkes sağ salim araçlarına ulaşmış oldu.
Rehberimiz Çetin Oğuz ve yardımcılarına teşekkür edip zorlu parkuru bitirmenin ödülü olarak kendimizi de alkışladık.
Dönüş yolunda Kızılcahamam’da küçük esnaf lokantasında akşam yemeğimizi yiyip Ankara’ya dönüşe geçtik. Kızılcahamam’a girdiğimizde ne çevrede ne de yol kenarlarında kar yoktu her yer kupkuru sanki bir başka şehirden dönmüş gibi olduk.
ALİ YILMAZ