100. yılındaki ilk maçına İzmir’de Altınordu deplasmanında çıkan Gençlerbirliği, rakibine 2-1 yenildi.
Mustafa Dalcı’nın maça nasıl bir 11 ile başlayacağı merak ediliyordu.
Kadro gerçekten sürpriz oldu.
Sahada Barış Alıcı dışında tamamen yenilenmiş bir Gençlerbirliği vardı.
Doğru muydu Mustafa Dalcı’nın bu hamlesi?
Bence yanlıştı.
Ama Mustafa Dalcı’nın kadro tercihinden önce asıl yanlışı yapan Gençlerbirliği yönetimi oldu.
Gençlerbirliği 15 Kasım’da Mustafa Dalcı ile sözleşme imzaladı.
İmza günü Başkan Niyazi Akdaş, transfer yasağını çok erken açacaklarını, devre arası kampa tüm oyuncuların yetişeceğini söyledi.
Maalesef Başkan bu sözünün gereğini yerine getiremedi.
8 kişiyle başlayan kamp, aralıklarla yeni katılımlarla sona erdi.
Aradan 2 ay geçti hala sağ bek yok, teknik direktör mecburen Barış Alıcı’dan sağ bek yaratma peşinde.
Maç başladı 15 dakika geçmeden 2 ölümcül hata yapan Barış Alıcı’dan sağ bek olmayacağını gördük.
Biz bunu görüyoruz da 2 aydır onunla çalışan Mustafa Dalcı nasıl göremiyor o da ayrı soru işareti.
30 küsur yıldır gazetecilik yapıyorum, birkaç günde kurulmuş, toplama takımla kısa sürede başarı geldiğine sadece bir kez şahitlik ettim.
O da Ankaragücü’nde Mehmet Yiğiner-Mustafa Kaplan iş birliğiyle yaşandı.
Mustafa Dalcı birçok yeni oyuncuyla neredeyse 20-25 gündür çalışıyor.
O dönemde sadece 2 günde 12 transfer yapıldı, 3 gün sonra o takım Kasımpaşa’yı 3-0 yendi.
Ligden düşmesine kesin gözüyle bakılan takım, sezonun bitimine 2 hafta kala kümede kalmayı garantiledi.
Mustafa Kaplan, sonrasında çok büyük tercih hataları yapsa da Mustafa Dalcı’nın çok üzerinde bilgi, birikime sahip bir hoca.
Onun o gün başardığını, Mustafa Dalcı bugün başarır mı?
Zor bir soru ama dünkü kadroyu gördükten sonra Mustafa Dalcı’yla bile bu takımın ligde kalacağına umudum arttı.
Neyse konuyu dağıtmayalım, maça dönelim.
Kadro tercihi hocaya aittir ama eski kadronun bu kadar çabuk gözden çıkarılması da büyük hata.
Sakaryaspor maçında izlediğim Abdullah Şahindere’nin sağ bek potansiyelinin, Süper Lig takımlarının gündemine giren Gökhan Gül’ün bu kadar çabuk arka plana atılmasını yadırgadım.
Serdarcan Eralp, bu takımın yıldız adaylarındandı.
Sakatlığı var diye kampa çağırmadınız, sonra hatanızı anlayıp kampa davet ettiniz ama bu kez o kabul etmedi, onu da çok ararsınız şimdiden söyleyeyim.
Maçla ilgili yazacak çok bir şey yok.
Mustafa Dalcı 20 dakikalık takım yaratmış.
Maçın ilk 20 dakikasında parladı ve söndü takım.
Gabriel Torje’nin frikiği mükemmeldi.
Faslı Mohammed Rharsalla’nın net şutları var, çok takımın canını yakar.
Mustafa Dalcı’nın, öncelikle bu takımın 20 dakikalık performansını 40-50 dakikaya çıkarması, bunu da 90 dakikaya yayması gerekiyor.
Becerebilirse, bu takımın ligde kalacak potansiyeli var.
Gençlerbirlikli arkadaşlara tavsiyem, beklentilerinizi çok yüksek tutmayın ama sabırlı olun.
Metin Diyadin ikna edilseydi çok daha umutlu olurdum ama net söyleyeyim bu takım Mustafa Dalcı ile ikinci yarıda 30 puan kesinlikle alamaz.
Buna rağmen kim ne derse desin ligde kalma şansı var.
Nasıl mı?
Düşme hattındaki rakiplerin silinecek puanları, transfer yasakları, maddi sorunları var.
Lig bitmeden dağılması, havlu atması muhtemel takımlar var.
Ayrıca bu sezon çok fazla takım şampiyonluk ve play off mücadelesi veriyor.
Onların arasındaki rekabet, ligden düşen takımların çok düşük puanlarla sezonu tamamlamalarına neden olabilir.
Gençlerbirliği’nin de bu şekilde onları geçme şansı var.
Altınordu, Gençerbirliği’nin bire bir rakibiydi, bu mağlubiyet mutlaka moral bozmuştur.
Haftaya Boluspor maçı var.
Bu maç da kaybedilirse Mustafa Dalcı çok ciddi şekilde tartışılır.
2,5 milyon liralık tazminatı sözleşmesine yazdırdıktan sonra artık umurunda olur mu bilemem ama aklıma birden geçen sezonki Boluspor-Ankaragücü maçı geldi.
Bir hafta önce Samsun’da Erdem Özgenç ve Sinan Osmanoğlu’nu kesen Mustafa Dalcı, maç kaybedilince çok yoğun tepkilerle karşı karşıya kalmıştı.
Taraftarı boş verin, yönetimdekiler bile Mustafa Dalcı’nın istifası için kazan kaldırmıştı.
Faruk Koca, bu baskılara ısrarla direndi, “Boluspor maçını bekleyin o maç da kaybedilirse gereğini yaparız” dedi.
Maçta Erdem Özgenç’in asistinde Sinan Osmanoğlu gol atmış, Mustafa Hoca kendi kestiği oyuncuların performansıyla kovulmaktan kurtulmuştu.
Ankaragücü, sonraki haftalardaki performansıyla da rakiplerle aradaki puan farkını açmıştı.
Umarım, geçen yılki gibi bu sezon da Mustafa Dalcı’nın şansı bir Boluspor maçıyla döner.
Alınacak bir galibiyet güzel günlerin habercisi olur.
Aksini düşünmek bile istemiyorum.
Gençlerbirliği camiasının da işi şansa bırakmamak için müthiş bir birliktelik sergilemesi gerekir.
Altınordu maçında deplasman tribünü yapmaları hoş bir görüntüydü.
Yıllar sonra ilk kez Gençlerbirliği’nin deplasmanda bu kadar etkili tribün yaptığına şahitlik etmiş olduk.
Boluspor maçında Eryaman Stadı’nda en az 10-15 bin taraftar olmalı.
Gerekirse kardeş Ankaragücü’nden de destek istenmeli.
Boluspor maçı kazanılacak başka yolu yok.
METİNER ERDEM
2 yorum
Ankaragüçlüler şehrin tüm takımlarına destek verir. Bu onların aidiyet duygularındandır. Ama başarısızlığına inandıkları Mustafa DALCI için bunu yapabilirler mi bilmem. Dalcının kişiliğine bir şey diyemem ama geçen sezon Ankaragücü Mustafa DALCI’ya rağmen şampiyon olmuştur. Mesleki başarısızlığını göremeyen tek bir kişi vardır. O da başkanımız Faruk KOCA. Seviyor adamı, elinden geleni yapıyor ama olmuyor.
Değerli arkadaş,kusura bakma ama Dalcı ile ilgili bilgi ve görüşlerin gerçek ile bağdaşmıyor.ben bu arkadaşı Eyüp maçında artık iyice anladım.soldan gelen tehlikeli akınları bizim gibi seyretti.Müdahalede bulunmadı.İki golü de ordan yedik.Dalcı oyunu kurgulayamıyor. Oyun kurgusu da önce rakibi iyi tanımaktan geçer. Arkadaşlardan öğrendim bir video izlememiş yav. Gerekli değişiklikleri yapamıyor çünkü anlamıyor. Takımın bana göre bir tek kondisyonu iyi. Yorulmuyor. O kadar. Ne bilgisi ne becerisi başarı için yeterli değil. Zaten olaylar bunu ispatlamıyor mu ? 7 maçta sıfır puan. kusura bakma ama sen bir futbol yazarına pek ykışmayan bir yaklaşımla gerçek durumdan yrılıp tahayyül ve düş kurma ile takımın kurutulacağını söylüyorsun. Bunun için elde hiç bir veri yok. Olay Nasrettin Hocanın “borcunu dikenlere takılan koyun yünlerini satarak ödeyeceği” fıkrasına benziyor. Sağlıcakla kal.