HABER VE FOTOĞRAFLAR:METİNER ERDEM
Çok değil, 4 ay önceki hayatıma dönmek için neler vermezdim.
Nasıl da değişti tüm hayatımız.
Günlük hayatın en basit aktivitelerini dahi binbir prosedürden geçtikten sonra yapabiliyoruz.
Bugün Ankaragücü’nün, kritik Başakşehir FK maçı için Eryaman Stadı’ndayım.
Önceden maçtan bir gün önce, TSYD Ankara Şubesi akredite sorumlusuna maça akredite olmak istediğimi söyler, ertesi gün maça yarım saat kala stada girerdik.
Çay, kahve muhabbeti, maç değerlendirmeleri, bir süredir görüşmediğin arkadaşlarla ya da konuk takımı takip eden gazetecilerle sarmaş dolaş kucaklaşmalardan sonra yerlerimize geçer, heyecanla maçı izlerdik.
Gecekondu’nun, Maraton’un, BEÇ’in Sağ ve Sol Kapalı’nın performansları zaman zaman bizleri maçtan kopartır, sahada oynanan futboldan çok tribünlerdeki gösterileri izlerken kendimizi bulurduk.
Maçtan sonra Ankaragücü galip geldiyse, sarmaş dolaş kutlamalar, kötü bir sonuç alındıysa sessiz sedasız basın toplantı odasına gidip bekler, dakikalarca maçın kritiğini yapardık.
Dolu dolu geçerdi maç günleri.
Taraftar olarak maç izlemenin keyfi ise bambaşka olurdu.
Ya şimdi?
Gelin bir de Koronalı günlerde gazeteciler nasıl maç izliyor onu anlatayım size.
Öncelikle altını çizeyim, ne kadar eziyetli olsa da bu dönemde basın mensubu olduğum için şanslı hissediyorum kendimi.
Eryaman Stadı’na, iki takımın futbolcuları, teknik heyetler, yöneticileri, top toplayıcıları, görevlileri dahil 295 kişi bulunuyor.
Söz konusu 295 kişiden biri olmak, Milli Piyango’dan önemli bir ikramiye kazanmakla eşdeğer.
İzlenilen maç Ankaragücü’nün olunca ikramiyenin miktarını varın siz düşünün.
Evet, bir gazetecinin pandemi döneminde maç izlemesi için öncelikle akredite olması gerekiyor.
Eskiden bir haftaya yayılan akreditasyon süreci, bu dönemde birkaç saat ile sınırlı.
Pazartesi öğlene kadar akredite için başvurdun ne ala, yoksa maçı takip etme şansın kalmıyor.
Akredite için başvuran onlarca gazeteciden eleme yapılıyor, 10 muhabir ya da yazar basın tribününde 10 foto muhabiri de sahada görev yapıyor.
Akreditesi kabul edilen 20 gazeteciye, Covid-19 testini yaptıracakları merkez salı günü bildiriliyor.
Çarşamba günü sabahı da bildirilen saatte o merkezde bulunmak gerekiyor.
Bizlere sabah saat 10.00’da Çankaya Toplum Sağlığı Merkezi’nde bulunmamız bildirildi.
Covid-19 testi ucunda pamuk olan yaklaşık 20 santimlik bir çubukla yapılıyor.
Upuzun çubuğu önce boğaza, genize kadar sokuyor, oradan örnek alıyorlar.
Aynı çubuğu daha sonra da buruna, en derinlere kadar sokuyorlar.
Acıtmıyor ama nedense herkesin gözünden yaş geliyor.
Sonra, bir ya da iki günlük heyecanlı bekleyiş başlıyor.
Allah korusun sonuç pozitif çıksa, tüm aile, yakın çevrenin hayatı alt üst olacak.
Belki virüsü sen onlardan kapmışsındır ama testi sen yaptırdığın için daha fazla stresli oluyorsun.
Ailecek heyecanla geçen bir günün ardından test sonucunun negatif çıkmasıyla rahatlıyoruz.
Sonra maç saatini beklemeye başlıyorsun.
Maç için araçla Eryaman Stadı’na geldiğinde ister istemez bir burukluk oluyor.
Sadece polisler ve sen…
Gözünde eski maç günleri Eryaman ve Metro AVM’deki hareketlilik canlanıyor.
Taraftar yok ama güvenlik üst düzey.
Listeler kontrol ediliyor, isim bulunuyor, araç kontrolleri yapılıyor, en sonunda güvenlik çemberi aralanıyor, stadın otoparkındasın.
Basın tribününün bekleme salonuna girdiğinde sessizlik hakim.
Aynı sessizlik Eryaman Stadı’nı da sarmış durumda.
Taraftarsız maçın ne zevki olacak, izleyip göreceğiz.