Matematik en kesin bilim dalıdır.
M.Ö. Beş binde de vardı, şimdi de var. Ama artık kimse matematiğin eski olduğunu düşünmüyor. Ondan vazgeçmeye çalışmıyor.
Spor bilimcileri de çalışmalarını matematiğe dayandırdıklarından günümüzde yaptıkları taktir görmektedir.
1921’de Archibald enerji metabolizmasını ortaya koydu ve Nobel Ödülü’nü aldı.
1991-1999 yılları arasında hiçbir üniversite anatomi, fizyoloji ve beden eğitimi alanlarında Harvard kadar gerekli bilgiyi sağlayamadı ve bu alanı geliştirmek içinde yüksek lisan programları düzenlemedi.
Bu programları yönlendirenlerin başında Dr. George Welle geliyordu.
1939’da Robinson, maksimal kalp atım sayısı ve oksijen arasındaki etkiyi tanımladı. Karpovich fizyolojinin beden eğitiminde temelleyici olarak kullanılmasını sağladı. 1953’te Watson ve Crick genetiğin önemini gösterdiler.
1970 yılında kadın fizyologlar Eccen ve Piehl kas lifi bileşimi ve işlevi üzerine araştırmalar yaptılar. Bütün çalışmalarım temeli matematiksel çözümlemelere dayandığından dayandığından. tüm antrenman plan ve programlarının temelinin oluşmasına katkı sağlamışlardır.
İnterval antrenman geçmişte de kullanılıyordu, günümüzde de sıkça kullanılıyor, Benzer biçimde Fartlek antrenmanı geçmişte ve günümüzde antrenman programlarının vazgeçilmez yöntemlerinden biri olmuştur.
İstasyon antrenmanı opera gibi hem klasik hem de günümüzdeki uyarlamaları ile yaşamaktadır. Tüm spor dallarında halter antrenmanı bütün sporların milli marşıdır. Hareketlilik antrenmanı ise antik çağlardan günümüze kadar yaralanmaları önlemek ve toparlanmayı sağlamak için kullanılmıştır .
Kısaca sporda ‘eski ve yeni kavramı’ antrenman biliminde yer almaz. Eski ve yeni ile olsa olsa yönetmeliklerde ve kurallarda ve organizasyon biçimlerinde değişiklikler anlaşılmalıdır. Örneğin olimpiyat oyunlarına katılımın değişmesi gibi. Bugün geçerli olan kurallar yarın geçerli olmayabilir.
Sporda kafa karışıklığın önlenmesi için sporda eski ve yeni kavramının yerli yerine oturtulması gerekmektedir.
Yöntemlerine yeni isimler verip, bunun yeni olduğunu söylemek samimiyetsizliktir. Çoğu yeni denilen yöntemin ambalajı açıldığında içindekinin pekte yeni olmadığı görülmektedir.
Diamond Lig’de sporcuların mayıs ayından eylül ayına kadar form da kalmaları sağlayan faktörler, yaklaşımlar nelerdir? Burada desteği sağlayan bilim temelidir.
Artık geçmişin bir hedef yarışmasında forma girmek yerine çok sayıda yarışmada, hem yüksek hem de aynı düzeyde kalabilecek antrenman anlayışı öne çıkmaktadır. Bu açıdan gelecek yıl yapılacak oyunlarda bu gerçeği yok sayarak sadece bir yarışa odaklanmak, çok sayıda üst düzey de yarışa katılan ve başarılı olan sporcuların arasından çıkmayı da zorlaştıracağımı düşünmekteyim.
Aşkın Tuna bir yazısında, “Uzun süre formda kalmayı bilmek bizim de hakkımız” diyerek insanların buna dikkat etmesini ve buna uygun antrenman yapmasının önemini öne çıkartmaktadır.
Uzun süre formda kalmak spor bilimine ve matematiksel çözümlerine bağlı olduğundan, olimpiyat oyunlarına 8 ay kala herkese şimdiden başarılar dilerim.
ARTUN TALAY