Gençlerbirliği, Başkent derbisinde Keçiörengücü’nü 2-0 yenerek düşme hattından bir nebze uzaklaştı.
Son 6 haftada sadece 1 yenilgi almasına karşın, Altınordu ve Denizlispor’un muhteşem performanslarıyla kendini bir anda ateş hattının içinde bulan Gençlerbirliği için her puan altın değerinde.
Maça biraz tutuk başlayan Alkaralar, ilk 15-20 dakika benim “Beşli Çete” olarak adlandırdığım, top teknikleri ve fiziki güçleri yüksek Keçiörengücü’nün yabancılarını durdurmakta zorlandı.
Eze, Olawoyin, Uzodima, Alhassan ve Ackah’tan oluşan “Beşli Çete”, bu dakikalarda Gençlerbirliği defansını oldukça zorladı.
Başta kaleci Ramazan, stoperler Arda Kızıldağ ve Gökhan Gül, bekler Rahmetullah ve Muhammed Bayır, canla başla mücadele ederek Keçiörengücü’nün yabancı oyuncularını durdurmayı başardı.
Gençlerbirliği yönetiminin taraftar sayısını artırmak amacıyla başlattığı projenin meyvelerini vermesi, bu sezon ilk kez seyirci sayısının 2600’ü bulması Gençlerbirlikli oyuncuların bu direnci göstermesinde oldukça etkili oldu.
Taraftar desteğiyle önce oyunda dengeyi sağlayan Gençlerbirliği, ardından rakip kalede pozisyon üzerine pozisyon bulmaya başladı.
İlk yarıda Barış Alıcı’nın formda olmaması birkaç ciddi atağı başlamadan bitirdi, birkaç atakta da final istenilen seviyede olmadı.
Aksel Aktaş, Sandro Lima, Dmytro Grechyshkin ve Musa Şahindere ile gelişen ataklarda Gençlerbirliği final vuruşları iyi yapılmayınca ilk yarı golsüz beraberlikle sona erdi.
İlk yarıda saç baş yolduran Barış Alıcı, ikinci yarıya bambaşka bir kimlikle çıktı.
Henüz 50. dakikada kaleciden dönen topu iyi takip ederek takımını 1-0 öne geçiren Barış Alıcı, Sandro Lima’nın attığı ikinci golde de mükemmel asistin sahibiydi.
Keçiörengücü teknik heyetinden futbolcusuna kadar oruç tutan bir takım.
İnançları sorgulamak kimsenin haddi değildir ama ikinci yarı Keçiörengücü’nde önemli performans düşüklüğü olması dikkatlerden kaçmadı.
Teknik direktör Taner Taşkın, bu konudaki soruyu, “Biz teknik heyet de futbolcular da sadece bu dünya için çalışmamalıyız. Evet ikinci yarıda performansımız düştü ama ben bunun oruçtan kaynaklandığını düşünmüyorum. Dünyada da birçok yıldız oyuncu oruç tutuyor ama performansında düşüş olmuyor” diye yanıtladı.
Oruçtan ya da başka nedenden bilinmez, ikinci golden sonra oyundaki üstünlük tamamen Gençlerbirliği’ne geçti.
Başkent’in Kırmızı Siyahlı ekibi, maç sonunda 3 puanın sahibi olurken, Keçiörengücü kalecisi Metin Uçar, 2 gol yemesine karşın yaptığı 7 önemli kurtarışla farklı yenilgiyi önleyen isim oldu.
Devre arasında önemli transferler yapıp karşılığını alan Keçiörengücü, Gençlerbirliği maçından önce ikinci yarıda oynadığı 10 maçta sadece 1 yenilgi almıştı.
4 beraberlik, 5 galibiyetle ateş hattından kurtulan Keçiörengücü, derbi yenilgisiyle play off hayallerine veda etmek zorunda kaldı.
Gençlerbirliği yönetimi, yokluklar içinde güzel işler yapmaya çalışıyor.
Taş Mektep (Atatürk Lisesi) ile başlayan sonra diğer liselerde devam eden taraftar edinme çabaları yavaş yavaş sonuç vermeye başladı.
Kocaelispor maçında taraftar sayısı 2 bine yaklaşmıştı, bu maçta 2600 oldu.
Süper Lig’de bile bazı takımlar 2-3 bin kişiye oynarken, Gençlerbirliği’nin 2600 rakamına ulaşması önemli.
Gençlerbirliği, protokol tribünleri siyasetçiden, bürokrattan geçilmeyen bir kulüp değil.
Tribündeki taraftarların büyük çoğunluğu da organik.
Ekmeklerini taştan çıkarıyorlar, bazıları gibi hazırı yemiyor, kulübü borçlarla yönetmeye çalışmıyor.
Hedefleri bu sezon için ligde kalmak, bu hedefe büyük ölçüde de ulaşacaklar.
Bu yüzden tebrikler Niyazi Akdaş ve arkadaşları.
Bir tebrikte Metin Diyadin’e.
Lualua sezonu kapatmış, Balyaev’in de akıbeti aynı olabilir, Ömürcan sakat, Tshibola sakat, Metehan cezalı.
11 futbolcu çıkarabilmiş sahaya, yedekte sadece 4 santrafor, 2 stoper var, orta saha sadece Serdarcan…
Sahada birçok mevkide devşirme oyuncular oynuyor.
Sakatlar, cezalar var, Eleke gibi havalara girmiş, adeta oynamamakta direnen oyuncuları var ama o hiçbir zaman pes etmiyor.
90 dakika bitmek üzere, yokluktan dolayı sadece 1 oyuncu değiştirebildi.
O da sakatlanan Musa’nın yerine Serdarcan.
Musa sakatlanmasa Serdarcan’ı da almayacaktı muhtemelen.
Sonrasında da vakit kazanmak için 2 oyuncu daha.
Bu denli sorunlara rağmen son 7 maçta sadece 1 yenilgi aldı.
Başkent derbisinde ikinci yarının en formda ekibi Keçiörengücü’nü çok rahat yendi.
Gençlerbirliklilere bakıyorum hala eleştiri üzerine eleştiri.
Efendim elindeki kadro Ankaragücü’nden değerliymiş.
Buna rağmen şampiyonluğa değil de ligde kalmamaya oynuyorlarmış.
Neye göre?
Transfermarkt verilerine göre.
Hadi oradan!
Transfermarkt olası bonservis bedellerine göre oyuncuya değer biçer.
Ankaragücü’nün 36-37 yaşındaki futbolcusuna kim bonservis ücreti öder ki bonservisinin değeri olsun?
O yüzden Eren 250 bin Euro, Pinto, Aatıf 200’er bin Euro, Abdullah 100 bin Euro gözükür.
Bu rakamlar Gençlerbirliği’nin 19-20 yaşındaki oyuncularından bile düşük.
Yoksa, dördünün aldığı maaş Sandro Lima ve bir iki futbolcu dışında tüm Gençlerbirliği takımına ödenen maaşla aşağı yukarı eş değerdedir.
Sevgili Gençlerbirlikliler değerlerinize sahip çıkın.
Gençlerbirliği bugün Ankaragücü’nden değerli gözüküyorsa, Metin Diyadin’in gençlere verdiği önemdendir.
Maçın yıldızı Barış Alıcı dip yapmış oyuncuydu, bugün nerelerde.
Sezon başı Sandro Lima’ya gitsin diye gözünün içine bakıyorlardı, bugün Süper Lig seviyesinde oyuncu oldu.
Balyaev sakatlanmasa ligin tozunu atacaktı.
Ömürcan’ın, Metehan’ın, Gökhan Gül’ün geldiği noktalar ortada.
İddia ediyorum Aksel Aktaş Gençlerbirliği’nin geleceği olacak.
O yüzde eleştirmeyi bırakın, yiğidin hakkını yiğide verin.
METİNER ERDEM