Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 99. yıldönümü tüm yurtta etkinliklerle kutlanıyor.
Cumhuriyet, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da başlayan şanlı mücadelelerinin taçlandırılması oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği Onuncu Yıl Nutku’nda, bu günü “en büyük bayram” olarak nitelendirmiştir.
Yaşasın cumhuriyet, sonsuza kadar cumhuriyet.
Ve o güne ait, Banu Mertyürek Güler‘in kaleminden facebook sayfasında ”Düne Bakma Durağı” köşesinde yayımladığı bir anı…
Saat 19.37’ydi…
Bütün milletvekilleri ayaktaydı.
“Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırdılar tam üç kez.
Çığlıklar, ağlamalar, alkışlar.
Zangır zangır titriyordu Meclis’in camları…
Haber dışarıda bekleyen halka ulaştığında kalabalık arasında öyle bir dalgalanma olmuştu ki görülmeye değerdi.
8 top, 101 pare ateş için haber bekliyordu Meclis’ten.
Meclis “Cumhuriyet”i ilan etmişti bile…
”Yaşasın Cumhuriyet” diye diye…
İşte o günün ertesi günü yani 30 Ekim 1923’te Mustafa Kemal yine yazı masasının başındaydı…
Bu kez yol arkadaşı İsmet Paşa’ya upuzun bir mektup yazıyordu…
O upuzun mektubun birkaç satırında diyordu ki :
“Sevgili paşam, Cumhuriyet’in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın.” Sonra da anlatıyor da anlatıyordu. “Durumumuz bildiğinden çok daha acıklı” diyordu mektubunda ve ekliyordu. “Elektrik, motor, makine yok. Düşman 830 köyü yaktı. Ülkeyi yeniden kurmalıyız”
Ve diyordu ki bu mektubun son satırlarında:
“Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney.
Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız.
Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.
Allah yardımcımız olsun!”
29 Ekim gecesinde; bir gecelik olsun unutmuştu Mustafa Kemal Paşa sıkıntıları.
Seymenlerin naraları öyle güçlüydü ki…
Hâlâ yankılanıyor ülkenin sokaklarında:
“Yaşasın Cumhuriyet ! Yaşasın Cumhuriyet !”