Bundan 4-5 yıl öncesi.
Trabzon Cudibey Orta Okulu’ndan okuyan büyük oğlum Hasan Aruvhan, ‘’ Baba benim sınıf arkadaşım Yusuf Yazıcı çok müthiş bir futbolcu. Trabzonspor A Takımında oynayacak gibi’’ dediğinde bıyık altından gülmüştüm.
Çünkü, Gökdeniz ve Fatih Tekke’den sonra alt yapı daha bal yapmıyordu.
Anzer balı değil, yiyen hastanelik olan kara ballar piyasaya ya da sahaya sürülüyordu.
Altyapıya Sadi Tekelioğlu’nun getirilmesiyle birden bire ‘Anzer Balı’ gibi değeri artan, kıymete binen ve bulunması zor olan oyuncular gündeme geldi.
İşte Yusuf Yazıcı’da bunlardan biri oldu.
Az daha Samsunspor’a satılırken Tekelioğlu’nun müdahalesiyle direkten döndü.
Yazıcı, oynatılmıyordu bir türlü.
Sonunda sahaya sürülmek zorunda kaldı
Bir oynadı ve pir oynadı.
2 sezonda Trabzonspor’da yıldızlaştı. Koluna kaptanlık bazubandı bile taktı.
Avrupa’nın büyük dev takımlarınca takip edilmeye başlandı.
Artık, sona gelindi.
Has uşak Yusuf, Fransa’nın Lille takımına Trabzonspor’a 120 trilyon meblağ kazandırarak gitti.
Hayırlı oldu bana göre.
Trabzonspor Kulübü, tabiri caizse Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nden Yoroz’a kadar gidecek parası bile olmayan bir halde.
Yönetim doğrusunu yaptı.
Yusuf’a da teşekkürler
Trabzon’u ve Trabzonspor’u en iyi şekilde temsil edeceğinden şüphem yok.
Kulübüne maddi anlamda rekor gelir sağladı. Yolu açık olsun.
Son söz, bizim Hasan Aruvhan’a da çok teşekkür.
Futbolcu kumaşını iyi biliyor!
KAMİL ANAHAR