Sonda söyleyeceğimi başta söyleyim; “Dost acı söyler” derler.
Dışardan maval okumak değil benimki ama bu futbolla nereye kadar? Gençlerbirliği bu değil.
Gençlerbirliği’nin son dört maçını anımsayın, Ankaragücü maçında korkak oyunuyla yenilmesine karşın Altınordu’yu sahasında geçti, Samsunspor maçında dişe diş mücadele etti, “Takım ayağa kalktı” denilirken, istikrar aranırken Bolu’dan 3 gol yedi.
Hesaplar Bolu deplasmanından en az bir puan koparmak üzerine yapıldı sanki. Sonraki hafta ise lig sonuncusu Balıkesir’den alınacak 3 puan ile Ligde 9 veya 10.sıraya yerleşilecek ve sezon sonuna kadar bir aşağı bir yukarı idare edilecekti.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Lima ve Barış’ın zayıf ataklarıyla ilk yarı atlatılmaya çalışılırken hesapları Boluspor’un golcüsü Kasongo bozdu. 45+1’de Gökhan Karadeniz’in soldan ortasına çok iyi bir zamanlama ile yükselerek Gençlerbirliği ağlarını havalandırdı.
Gençlerbirliği hocası Metin Diyadin ikici yarıya Ömürcan ile Tshibola yerine Arda ve Lualua ile başladı. Biraz olsun canlılık yaşayan Gençlerbirliği’nin ilk şutu da o dakikalarda Lima’nın ayağından geldi. Top direkten dönerken kaleci sakatlanarak yerini Gençlerbirliği’nin eski kalecilerinden Serkan Kulbilge’nin oğlu genç Bartu Kulbilge’ye bıraktı.
60.dakikadan sonra Boluspor skoru korumak adına geri yaslanırken, Gençlerbirliği de bir türlü sonuç getirmeyen ataklarını artırdı, ancak geride de açıklar bıraktı.
Bu arada Samsunspor maçındaki oyununu da beğenmediğim, Gençlerbirliği’nin defans oyuncusu Muhammed Bayır, Boluspor karşısında da oyunuyla güven vermedi, gelen geçti resmen. Muhammed, sonunda 75.dakikada kaçırdığı rakibini ceza sahasında arkadan çelme takarak düşürmesiyle ikinci sarıdan kırmızı kartla oyun dışında kalarak takımını 10 kişi bıraktı.
Gökhan Karadeniz’in 76.dakikada penaltıdan takımını 2-0 galibiyete taşırken, Gençlerbirliği’nin de ümitlerini iyice söndürdü, “Bitse de gitsek” havasına girdiler.
Bolu karşısında Gençlerbirliği’nin iyilerinden birisi de Barış Alıcı oldu. Elinden geldiğince görevini yerine getirmeye çabaladı. Ama bazen kaybettiği topları geri almak için mücadeleyi bırakma huyundan da vazgeçmeli. Barış, takımının tek golünü de maçın 90+1 dakikasında sağdan getirdiği topu düzgün ve sert bir şutla Bolu kalecisinin sağında boş bıraktığı alandan kaleye soktu.
Gençlerbirliği, gole sevinemeden bir dakika sonra penaltıdan Berk’in golüyle 3-1 geriye düştü.
Gençlerbirliği’nin Brezilyalı oyuncusu Lima da çabaladı, mücadele etti, düşürüldü, kalktı, vurdu. Ama çarkın diğer dişlileri dönmeyince tek başına bu kadar oldu.
Gençlerbirliği’nin kalecisi Übeyt ise resmen takımının fark yemesini önledi. Bolu’nun ataklarıyla gelen şutlarına karşı kalesini kapatırken yüreklere su serpti. Bu maç, maazallah belki de 6-7 olabilirdi.
Nazar değmez inşallah
17.dakikada Gençlerbirliği’nin ümit veren Ukraynalı oyuncusu Balyaev rakibiyle girdiği mücadelede sakatlandı ve oyundan çıkmak zorunda kaldı. Oyundan çıkınca o bölgede boşluğu doldurulamadı. Takımda ataklar, Metehan ile başlıyor, Balyaev ile gelişiyor, Lima, Barış, Lualua ile sonuçlanıyordu. Benzetmemi bağışlayın, ama duvardan alınan bir tuğlanın yerine aynı kalitede bir tuğla koymazsanız boşluğu sağlamlaştıramazsınız. Daha önceki yazılarımda da değinmiştim, Balyaev için, “Gelecek vaat eden oyuncu” diye. Nazarımız değmez inşallah, bir an önce iyileşip takıma dönmesini diliyorum.
Hep derler ya… Önümüzdeki maçlara bakacağız, gerekli dersleri çıkaracağız ve bu maçı unutacağız. Dikkat, Alzaimer olmayalım da…
AHMET TEMÜRTÜRKAN